Birinci Sınıfa Başlayan Çocukların Okula Uyum Sürecinde Neler Yapılmalı?

Duygular bulaşıcıdır; duygularınız çocuğunuza doğrudan bulaşır. Dolayısıyla çocuğunun okula başlamasıyla ilgili kaygı ve korku gibi duygular yaşayan ebeveynler bu duyguları çocuklarına da aktarabilirler. Bu noktada ebeveynin kendi duygusuna yönelik destek alması önerilir. Belirsizlik yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da kaygı uyandırır. Soyut düşüncesi gelişmekte olan çocuğunuza okul sürecini somutlaştırarak gelişimine uygun bir dille anlatın. Örneğin; okulun nasıl bir yer olduğu, kaçta okula gideceği, onu kim nasıl ve nerden alacağı, orada kimler olacağı ve ne yapacakları konusunda sade anlaşılır bir dille bilgilendirin. Çocuğunuz okula başlamadan birlikte gideceği okulu gezin, sınıfını, kantini okulun tuvaletlerini ona gösterin öğretmeniyle tanıştırın. Bu tutum çocuğun okulun nasıl bir yer olduğu ve kendisini nelerin beklediği konusunda somutlaştırma yapmasına yardımcı olarak kendisini güvende hissettirecektir.

Çocuğunuz kaygı ve korku gibi olumsuz duyguları yetişkinler kadar doğrudan aktaramayabilir. Bu dönemde duygular somatik deneyimlerle çıkabilir. Örneğin karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi belirtiler çocuğunuzda gözlemliyorsanız duygularını ifade edilmesi için oyun yolu ya da resim yoluyla alan açın ve gerekli durumlarda uzmandan destek alın. Abartıya kaçmadan kendi çocukluk deneyimlerinizden korku ve kaygılarınızdan bahsedebilir ve duyguları normalleştirebilirsiniz. Bunu yaparken çocuğunuzun duygularını görmezlikten gelme ya da küçültmeye tutumunuzun kaymadığından emin olun. Okula başlayacak olan çocukların olayları sebep sonu ilişkisi ile ilişkilendirmesini bekleriz. Ebeveyn olarak bu konuda çocuğunuzla kurallar konusunda tutarlı bir tutum sergilemenizi öneririm. Bu noktada kurallarda zaman zaman esneklik ve fikir alışverişinde bulunma ortak bir karara varma çocuğun düşünme becerisinin gelişmesine yardımcı olacaktır. Okul çağı çocuğu bu yaşlarda biricikliğini ve bu biricikliğinin ötekilerle ilişki kurarak benlik saygısı üzerinde belirleyici etkiler oluşturur.  Özellikle bu dönemlerde ebeveynlerin eleştirel baskıcı tutumları çocuğun benlik algısında zedeleyici bir etki oluşturabilir. Örneğin; ‘böyle bir çocuk olmaya devam edersen okulda hiç arkadaşın olmaz’ ‘yaramaz çocukları öğretmenler sevmez’ ‘iyi sen tembel çocuk ol’ tam tersi olumlu geri bildirimler veren destekleyici ebeveyn tutumları ise çocukta yüksek benlik saygısının oluşumuna zemin hazırlar.   Okula başlayabilmek için dikkatini toplayabilme, verilen çalışmaları sonuna kadar yapabilme yani dikkatini sürdürebilme, el göz koordinasyonu, anneden ayrılabilme gibi birçok özellikleri çocuğun barındırıyor olması gerekir. Bu özelliklerden bir ya da daha fazlasının olmaması çocuğun okula uyum süreci üzerinde zorlaştırıcı bir etki oluşturabilir. Okula ve okumaya akademik yaşama tutumu olumsuz yönde etkilenebilir.   

Dolayısıyla okul öncesi fizyolojik gelişimin takibi kadar duygusal, sosyal ve bilişsel gelişiminde okula uyum konusunda son derece önemli olduğunu söyleyebilirim. Çocuğunuzun okula hazır oluşluğunun ve gelişimsel sürecinin uzman tarafından değerlendirilmesi ve test edilmesi uyum sürecinin sağlıklı bir şekilde geçirilmesinde önemli bir rol oynayacaktır.   Okula başladıktan sonra da benzer şekilde çocuğun biyo-psiko-sosyal gelişimi ebeveynler ve öğretmenler tarafından gözlenmeli herhangi bir gelişimsel bozukluk belirtileri görülüyorsa psikolojik destek alınması faydalı olacaktır.  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı