BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının yüzde 90’ından fazlası insan hakları yükümlülüklerine karşılık geliyor
“Dünya İnsan Hakları Günü” kapsamında değerlendirmede bulunan Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, küreselleşen dünyada temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasının tüm dünyanın ortak hedefi haline geldiğini ifade etti: “SKA’ların amaç ve hedeflerinin yüzde 90’ından fazlası insan hakları yükümlülüklerine karşılık geliyor. Devletler ve özel sektör SKA’larda ilerleme kaydettikçe, insan hakları uygulamaları da ilerleme kaydedecek.”
Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, bütün insanların temel haklara sahip olmasını ve bu hakların korunmasını sağlamak amacıyla her yıl 10 Aralık tarihinde kutlanan Dünya İnsan Hakları Günü’ne yönelik açıklamalarda bulundu. İnsan hakları kavramının ırk, ulus, etnik köken, din, dil, cinsiyet veya diğer herhangi bir statüye bakılmaksızın herkesin doğuştan sahip olduğu ve tüm insanlara özgü haklar olarak tanımlandığına dikkat çeken Dr. Kavak, şu ifadeleri kullandı:
“Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilişinin yıl dönümünü kutluyoruz. İnsanlık tarihinde farklı yollarla doğruluk, adalet ve hak kavramlarının tanımlanması için yürütülen mücadeleye baktığımızda evrensel insan haklarının en modern ifadelerinden birinin, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ‘gelecek nesilleri insanlığa tarifsiz acılar yaşatan savaş felaketinden kurtarmak’ amacıyla bir araya gelen Birleşmiş Milletler tarafından yapıldığını görüyoruz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, modern insan hakları anlayışının temellerini attı ve altmış yıl boyunca insan haklarıyla ilgili çok sayıda sözleşme veya bildirinin ortaya çıkışına rehberlik etti. Bildirge, bugün hala temel hak ve özgürlükler konusundaki en önemli referans belgesi olma özelliğini koruyor.”
“İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi son 75 yılda, insan haklarının dünya çapında daha fazla tanınmasını ve daha fazla garanti altına alınmasını sağladı.”
Dr. Kavak, sözlerine şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde ilan edilen bildirge, dünyanın her yerinde bulunan insanların sahip olduğu çok çeşitli temel hak ve özgürlükleri belirleyen bir önsözden ve 30 maddeden oluşuyor. Dünyanın tüm bölgelerinden farklı yasal ve kültürel geçmişe sahip temsilciler tarafından hazırlanan bildirge, zamanla devletler ve halkları arasında bir sözleşme olarak kabul edildi. Bildirge ile insan hakları, ülkelerin iç işi ya da uygulaması olmaktan çıktı. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilmesinden bu yana geçen yaklaşık 75 yılda, insan hakları dünya çapında daha fazla tanınır ve daha fazla garanti altına alınır hale geldi. Ancak insan hakları konusundaki ilerlemeler, hak ve eşitlik mücadelesinin bittiği anlamına gelmiyor.”
“İnsan hakları ihlallerinde en büyük zararı çocuklar gördü.”
Tüm ayrımcılık biçimlerine son verilmesinin insan haklarını korumakta hayati önem taşıdığını ifade eden Dr. Kavak, şu açıklamalarda bulundu: “Tarih boyunca insan hakları ihlaline sebep olan birçok savaş, milyonlarca insanı mağdur etti. Ne yazık ki bu durumdan en büyük zararı çocuklar gördü. İnsanların hayatlarını ve özgürlüklerini tehdit eden savaşlar beraberinde açlık ve yoksulluğu getirirken, insanları göçe yöneltti. Yaşadıkları bölgeden ayrılmak zorunda kalan birçok sığınmacı, temel haklarından mahrum kaldı. Günümüzde insan hakları ihlallerinin başında gelen bir diğer olgu ise ırkçılık ve ayrımcılık. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan insanların etnik köken gözetmeksizin eşit sayılma hakkı, çeşitli ırkçı grupların propagandalarıyla birlikte yok sayılarak insan hakları ihlallerine neden oldu. Buna karşı pek çok farklı milletten insan biraraya gelerek ırkçılığa karşı ortak bir söylem geliştirmeye çalıştı ve temel insan haklarının karşılık bulması için mücadele yürüttü.”
“İnsan hakları, hakkaniyet ve adalet temelinde garanti altına alındığında sürdürülebilir kalkınma, barış ve güvenliği beraberinde getirecektir.”
Küreselleşen dünyada temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasının bugün artık devletlerin iç işleri olmaktan çıktığını ve ulusal sınırları aşarak tüm dünyanın ortak hedefi haline geldiğini ifade eden Dr. Kavak sözlerini şöyle tamamladı: “Güven inşa etmek ve sürdürülebilir bir kalkınma yolunda ortak ve kapsamlı bir insan hakları vizyonunu benimsemek için tüm paydaşlar sorumluluklarını yerine getirmeli. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın (SKA) iyileştirici bir misyona sahip olmasının en önemli sebeplerinden biri de insan haklarını temel almaları. SKA’ların amaç ve hedeflerinin yüzde 90’ından fazlası insan hakları yükümlülüklerine karşılık geliyor. Devletler ve özel sektör SKA’larda ilerleme kaydettikçe, insan hakları uygulamaları da ilerleme kaydedecek. Unutulmamalı ki, tüm sektörler ve aktörler koşulların iyileştirilmesi konusunda sorumluluk taşıyor ve herkesin insan haklarının benimsenmesini teşvik etmede yapıcı ve etkili bir rolü bulunuyor. Günümüzün en büyük krizlerine yönelik çözümlerin köklerinin dayandığı insan hakları, hakkaniyet ve adalet temelinde garanti altına alındığında sürdürülebilir kalkınma, barış ve güvenliği beraberinde getirecektir.”