CHP Lideri Özgür Özel, Romanlar Buluşmasında Konuştu: “Cumhuriyet, Eşit Yurttaşlık İlkelerine Göre Kuruldu”
SEÇKİNHABERTV- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Romanlar Buluşmasında, yaptığı konuşmada, “Cumhuriyet eşit yurttaşlık ilkesine göre kuruldu. Anayasamız herkesin eşit olduğunu ifade ediyor. Belki ihtiyacı olan her türlü ayrımcılığa karşı güvence maddeleri yok. Ancak bu toprakları birlikte kurtardığımızı, bu Cumhuriyeti birlikte kurduğumuzu, bu Cumhuriyette hepimizin eşit yurttaşlar olduğunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş ilkeleri, kurucu Anayasamız açıklıkla ifade ediyor” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, İzmir’de Roman vatandaşlarla bir araya geldiği etkinlikte yaptığı konuşmada, “10 yaşından 24-25 yaşına kadar hayatımı geçirdiğim şehirdeyim. O şehri sizin gibi çok sevenlerden bir tanesiyim. Bir dedesi Üsküp’te doğmuş, anneannesi Selanik’te doğmuş, ilk olarak İzmir’e göç etmiş, daha sonra buradan Manisa’ya yerleşmiş bir ailenin evladı olarak bugün İzmir’de sizlerle birlikte olmak benim açımdan çok önemli” ifadesini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“CUMHURİYETTE HEPİMİZ EŞİT YURTTAŞIZ”
“Yerel seçimlere 9 gün var. Bugün il başkanımız, sizlerin de bir evladı olan değerli il başkan yardımcımız, milletvekillerimizle birlikte, Cemil Başkanımız, büyükşehir belediye başkan adayımızla birlikte sizlerle birlikteyiz. Bu partinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk. İki büyük eserim var diyor. Biri Cumhuriyet, diğeri CHP’dir diyor. Biz onun partisinde siyaset yapıyoruz. Hepimiz birden Atamızı, onun kurduğu Cumhuriyeti çok seviyoruz. Cumhuriyet eşit yurttaşlık ilkesine göre kuruldu. Anayasamız herkesin eşit olduğunu ifade ediyor. Belki ihtiyacı olan her türlü ayrımcılığa karşı güvence maddeleri yok. Ancak bu toprakları birlikte kurtardığımızı, bu Cumhuriyeti birlikte kurduğumuzu, bu Cumhuriyette hepimizin eşit yurttaşlar olduğunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruluş ilkeleri, kurucu Anayasamız açıklıkla ifade ediyor.”
“GELİR EŞİTSİZ DAĞITILIYOR”
“Romanlar ciddi sorunları olan bir toplum kesimi. Siz onların kıymetli temsilcilerisiniz. Romanların uğradıkları çeşitli ayrımcılıklar var, adaletsizlikler var. Gelir adaletsizliği Türkiye’nin sorunu ama Romanların çok daha önemli bir sorunu. Gelir eşitsiz dağılıyor ve bu eşitsiz dağılımdan en dezavantajlı yararlanan gruplar Romanlar. Yine bir başka mesele kayıt dışı istihdam alanına itilen, kayıt içi istihdamdan dışlanan, hem günlük kazançlı güvencesiz işler yapmaya zorlanan, önemli bir topluluğu temsil ediyorsunuz. Sosyal ve ekonomik statülerinin çok ileriye taşınması gereken ve hiçbir dışlamaya maruz kalmadan, pozitif ayrımcılık uygulamaları ile aradaki farkınızla kapatılması gerekiyor. Maalesef bu ülkede ekonomik olarak bazı çocuklar, bazı çocuklardan aradaki farkı kapatamayacak kadar geride yarışa başlıyor. Şüphesiz Roman çocukları buna en iyi örnek. Çünkü okula erişimin, gittiği okulların nüfusunun, giyimin, kuşamın, kendine ait bir odası olmama sorunun, barınma sorununun, ısınma sorunun, beslenme sorunun Roman çocukları hayata farkı kapatamayacakları kadar geriden başladığını, birçok Roman çocuğunu başlattığını biliyoruz. Bu imkansızlıklar, aslında Romanların birilerinin onların üzerine attığı, ayrımcılık yaptığı birtakım eksiklikler gibi göstermeye çalışmalarının aksine, Roman çocukları biraz imkan tanındığında, kendi yetenekleri, zekaları, hatta o çalışmalardan haberdarım, üstün zekalı oranı Roman çocuklarda çok fazla. Yetenek, kültür sanat konusundaki yeteneğin yanında matematik alanında iyi eğitim verildiklerinde vardıkları nokta ortada.”
“ÇOCUĞUN BOYNUNDA BOYA SANDIĞI”
“Biraz imkan sağlandığında inanılmaz başarılar gösteriyorlar. Bununla ilgili geçtiğimiz yıllarda bir ziyaret almıştım. Üniversiteli genç romanlardan. Şimdi gezerken denk geldik. Nazlı, ben dedim seni tanıyorum. Sen bana gelmiştin. O şaşırdı ve nasıl hatırladığımı sordu. Çünkü çok iz bıraktılar bende. Üniversitelerde okuyan, üniversiteyi bitirmiş, gencecik Romanlar. Çok başarılı olmuşlar. Hayat hikayelerini dinlediğinizde aslında hayata avantajlı bir yerden başlamamışlar. Sadece belki bir öğretmenin, yakının, ailenin ona birazcık imkan yaratması onların hayata tutunmasına imkan sağlamış. Ama bazen bu imkan hiç olmuyor. Hayata tutunmak yerine çocuğun boynuna boya sandığını asıyorlar, ailenin ve toplumun şartları gereği okulu görmeden çalışmaya başlayan çocuklar var. Bu konuda üzerimize düşen çok önemli görevler var. Ben Alman Sosyal Demokrat Partisinin kongresinde ifade ettim, Sosyalist Enternasyonal Kongresinde ifade ettim. Sosyal demokratların diğer partilerden farklı olan kısmı, insanı ayırmayan ve dezavantajlılara mutlaka ve mutlaka pozitif ayrımcılığı savunan. Bunların Anayasaya konulmasını savunan. Göçmenler, Romanlar, yoksullar, her türlü dezavantajlı grubu çok faklı şekilde sahiplenmesi gereken bir yapıdır. Sağ partilerden bunu bekleyemezsiniz.”
“SIRALARI KADINLARA AYIRDIK”
“Gerçekten CHP’nin bütün belediye başkan adayları bu dönem çok genç ve dinamik. Burada yarı yarıya kadın ve erkek eşitliği sağlanmış diyebilirim. Atatürk’ün yaptığı en önemli işlerden bir tanesi kadına seçme ve seçilme hakkını çok ülkeden 40 yıl önce vermek. Türk kadını bunu hem atasından aldı, hem kendisi hak etti ve korudu. Ama sonra maalesef gerileme yaşandı ve hak edilen yere gelemedi. İzmir’de bugüne kadar 6 kadın belediye başkanımız olmuş. Bu dönem 9 tane aday gösterdik, 9’u seçilecek yerden. Karşıyaka, Konak, Karabağlar hep erkeklere ayrılmış yerlerdi. Biz bunların hepsini kadınlara ayırdık. İnşallah gelecekte milletvekili sayısı olarak da belediye başkanı sayısı olarak da eşit temsili sağlayacağız. Çünkü aynı Romanlar gibi kadınlar da Türkiye’de ayrımcılığa uğruyor. Hele hele Roman kadınlar misliyle ayrımcılığa uğruyorlar. Bu noktada ben il başkanımızı bir Roman kardeşimizin il yönetime almasını çok önemsiyorum. Geçmiş dönemde Özcan kardeşimiz milletvekiliydi Bu dönem milletvekili olmadı ama mutlaka Meclis’te bir de değil hak ettikleri kadar, toplumdaki payları ne kadarsa yüzdesel nüfusları aynı şekilde temsil edilmeleri gerektiğini savunuyorum.”
“GENEL BAŞKANINIZ ARKANIZDA”
“Bizim belediyelerimiz Romanların en az sorun yaşadığı belediyeler. Abdül Batur Başkanın bu konuda gayretlerini biliyorum, Nilüfer Başkanımız bu konuda çok daha iyisini yapacak. Çok daha ileriye taşıyacak. İmkan yaratıldığında gösterdikleri büyük başarılar. Doğuştan gelen yetenekleri ile birleştiğinde kendilerini çok iyi ifade edebilen. Çok başarılı. Topluma, kendi ve Türkiye toplumlarına katkı sağlayacak yetkinlikte arkadaşlarımızın sizlerin içinden çıktığını görüyoruz. CHP’nin Genel Başkanı olarak gençlik kolları ile yaptığımız toplantıda şunu söylemiştim. Çok az genç talepkar çünkü diyor ki bizi yapmazlar. Çok az kadın talepkar çünkü diyor ki bizi yapmaz. Bu cam tavan sendromu. Başlarının üzerinde bir cam tavan var. Biz onu aşamayız diyorlar. Bir süre sonra bir cam tavan olmasa da artık nasılsa var diye kimse ona niyetlenmiyor. Gençlik kollarına demiştim ki illerinize dönün, bütün gençleri yüreklendirin. Bundan sonra Genel Başkanınız Özgür Özel arkanızda. Sizin arkanızda kimseye ihtiyaç yok. Genel Başkanınız arkanızda. Gittiler, geçtiğimiz gün dijital olarak bir araya geldik. 20 bin 400 belediye meclis üyesinden 6 bin 500’ü genç adaylardan oluşuyor. Kota koyuyoruz, yüzde 20 gençlik kotası. 20 kişi seçeceksin, 4’ü genç olacak. Bizimkiler koyuyorlar, 17-18-29-20’nci sıraya. Kota tuttu diyorlar. İçeriye giren genç yok. Kadın kotası, hem genç hem kadın oluyor, sonlara konuyor 15’ten sonraya. Bir tane seçilecek yerde 5’i dışarıda. Dedim ki pencere yöntemi yapacağız. 1-2-3, bir tanesi kadın. 4-5 ve bir tanesi genç. Aşağıya koyarsanız, ben yukarıya ittireceğim onları dedim. Ön seçim yaptığımız 199 yerde ki 890 yere yapabilirsiniz dedik, döndü 199 yer ön seçim yaptı ve kotalar kendiliğinden tuttu. Tutmayana da biz ittirdik böyle parmakla. 6 bin 500 genci 20 bin 500 aday içinde belediye meclisinde listelere yerleştirdik. Kadın sayımız da oldukça yüksek.”
“ROMANLAR OLARAK CHP’DE SİYASET YAPIN”
“Şimdi size söylüyorum, bundan önce söylenen olmuştur, tutulan söz olmuştur, tutulmamıştır. Söylenmiştir, söylenmemiştir. Romanlar olarak, CHP’de siyaset yapın. Yapan arkadaşlarınıza destek olun. Görevlere talip olun, söz veriyorum, Genel Başkanınız arkanızda, yanınızdayız bundan sonra. Tabi gençler konusunda bir şey anlatmam lazım. Bu ülkede iki siyaset yarışıyor şu anda. Bir tanesi korku siyaseti, bir tanesi umut siyaseti. AKP ve MHP kol kola girdiler, maalesef yanlarına Hüda-Par’ı da aldılar. O geçmişte domuz bağlarını, kadına karşı şiddeti hatırlıyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde efendim bekar kadınlar sahiplendirilmeli diyor. Sokak hayvanları gibi. Bunlarla bir araya geldiler. 3-5 oy için. Her geçen gün birbirine benziyorlar. AKP’ye bir tane nazar boncuğu takacak olsam, hani bu adamlar hiç mi iyi bir şey yapmadılar. Elbette yapmışlardır. Bir nazar boncuğu var, al onu tak desen. İstanbul Sözleşmesi için takarım. Çünkü kadına karşı şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi ile ilgili bir işti. Ama tuttular, biz de destekledik. Hep beraber girdik. Övündük. Bir gecede bundan çıktılar. Neden? Hüda-Parcılar böyle istiyor diye çıktılar. Şimdi kadına yönelik şiddeti karşı hazırlanan sözleşme kaldırılınca tekrar şiddet vakaları, kadınları öldürme vakaları artmaya başladı. Medeni Kanuna göz dikenler. Her geçen gün kadının haklarına göz dikenler çoğaldılar. Bir kere bu konuda son derece dikkatli olmak lazım. Şimdi beka sorunundan bahsediyor bu iktidar. Beka sorunu nedir? Bir ülkenin işgale uğrama ve hayatiyetini sürdürememe sorunudur. Gelecek kaygısıdır ülke için. Neymiş efendim, dış güçler gelecekmiş, beka sorunu olacakmış.”
“BİLİM YERİNE HURAFE”
“Dış güçler bir kere geldi bu ülkeye. Neden geldi? Hatırlatalım. Türkiye’ye matbaa Osmanlıya 200 yıl geç geldi. Osmanlı donanması 33 yıl Haliç’te zincirli kaldı. Fatih Sultan Mehmet’in benim memleketimin padişahi aksine Fatih Sultan Mehmet 6 yabancı dil bilen. Mühendisliğe meraklı. Dünyadaki bütün mühendisleri Osmanlıya getirmiş, en kuvvetli topları dökecek alaşımları karıştırtmış. En güçlü topları yapmış. Gemileri karadan yürütecek kadar bir mühendislik planının getirdiği mühendislere çizdirmiş. Sürtünme kanununu bilen. Onu yağlarla, zeytin yağları ile sürtünmeyi azaltan bir deha. Onun yükselme dönemindeki bütün padişahlar çok yabancı dil bilen, matematik, uzay bilimleri ve mühendisliğe meraklı padişahlar. Son dönemin padişahları matbaayı getirmiyor. Bilim yerine hurafe ile uğraşıyor. Bütün dünyadaki dış güçler, teknolojik olarak gelişirken, barutu icat ederken, çeşitli silahlar yaparken, güçlü gemiler yaparken bizim donanma çürüyor. Bir gün sabahleyin bir bakıyorsunuz, sarayın önüne yabancı donanmalar diziliyor. İşte beka sorunu o gün İstanbul’un işgal olmasıyla, İzmir’in işgal olmasıyla, Gaziantep’in Fransızlar tarafından işgal olmasıyla, 7 ordunun Anadolu’ya girmesiyle oluyor. Geçilmez dediğimiz Çanakkale tek adamın icazetiyle tek kurşun atılmadan geçiliyor, İstanbul işgal oluyor. O gün bugün beka sorunu var diyenlerin çok sevdikleri, kırmızı halılar serdiler donanmaya. Bizim çok sevdiğimiz birisi Kartal istimbotunun ucuna çıkıp ‘Korkmayın evlat, geldikleri gibi gidecekler’ dedi. Çok sevdikleri Yıldız Sarayının arka iskelesinden İngiliz zırhlısına binip kaçtı, bizim çok sevdiğimiz Bandırma Gemisine binip Samsun’a çıktı.”
“ESAS BEKA SORUNU”
“Yine bugün beka sorunu olacak olursa Tayyip Bey söyleyince kot üstüne perdelik kumaştan kefen giyenler değil, öyle yapıyorlar ya. Altta marka ayakkabı, marka kot. Marka gömlek. Üstüne perdeden kefen çekmiş. Ölmeye geldik diyor. Ne ölmeye geldin, ihale almaya geldin sen. Orada duruyorsun, ertesi gün ihaleye koşuyorsun. Öyle kot üstüne perdelik kumaştan kefen giyenler değil sizin, benim, bizim Çanakkale’de koyun koyuna kefensiz yatan dedelerimiz kurtarır bu memleketi gerektiğinde. Dünya kadar Roman, Çerkes, Laz, Boşnak, Kürt, Türk koyun koyuna yatıyor Çanakkale’de. Günü geldiğinde, beka sorunu olduğunda kimin ne yaptığı belli. Kimin nasıl kaçtığı da belli. Esas beka sorunu dünyanın güçlü ülkelerinin Türkiye üzerinde hayal kurması değil. O zaman biz varız. Bizim gençlerimizin dünyanın o güçlü ülkelerinde hayal kurması beka sorunu. Türkiye’de gençlerin yüzde 75’i, fırsatını bulursam yurtdışına gitmek, oraya yerleşmek ve orada yaşamak istiyorum diyor. Okumaya gider, gelir döner. Belli bir süre çalışmaya gider, gelir döner. Ama kalıcı gitmek istiyor. Esas beka sorunu bu. Ülkenin yetişmiş gençlerinin o ülkede umudu kurup, o dış güçler dediklerinin ülkelerinde hayal kurmasıdır. Onun için biz bu ülkede gençlere bu ülkede hayal kurdurmak istiyoruz. Ben bütün mitinglerimde şunu söylüyorum. En büyük tehlike gençlerin siyasetten umudunu kesmesidir. En büyük tehlike gençlerin gelecekten umudunu kesmiştir. Enseyi karartmasıdır. Zihninde bavulları toplamasıdır. Bir genç zihinde bavulu topladıysa, fiilen bavul toplamak 15 dakika. Zor olan akılda toplamak. Bizim 4 gençten 3’üne sağ olsun Tayyip Erdoğan, sağ olsun Hamza Dağ, sağ olsun AKP’liler bavulları zihinde toplatmış. Fırsatını bulursa 15 dakikalık işi var. Toplayıp gidecekler. Biz o gençlere burada hayal kurdurmak zorundayız. Burada gelecek kurmak zorundayız. Bu da ayrımcılıkla olmaz. Bu birilerini kötüleyerek, aşağılayarak, iterek, kakarak, olanaksızlıklar yaratarak olmaz. Sahiplenerek olur. Ben bütün gençlere çağrıda bulunuyorum. Hem Roman gençlere, hem sözüme değer veren bütün gençlere şunu söylemek isterim. Bu ülkeden ümidi kesmesinler. Bu ülkeyi hep beraber yaşanacak ülke durumuna getireceğiz. Bunu özgürlükle, eşitlikle, demokrasiyle yapacağız. Bu konuda büyükşehir belediye başkanım, Konak Belediye Başkanım, diğer belediye başkan adaylarımız 1 Nisan’dan itibaren sizlerle birlikte, halk meclisleriyle, toplumun kanaat önderleri ile toplumun kırılgan kesimlerinin güçlü temsilcileri ile birlikte her bir genci önce bu kente, sonra bu ülkeye bağlamak için üzerimize düşen neyse yapmak zorundayız. Biz gençlere bu ülkede, şehirde hayal kurdurtmak zorundayız. Bunun için gençlere diyoruz ki sandığa gidin, evet geçen 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta kırıldınız, üzüldüğünüz, hepimizi üzüldük. Ama demokrasiden umudu kesmeyin. Sandığa gidin Nilüfer Hanım gibi bir Cumhuriyet kadınına, 9 kadın belediye başkanına, bütün Roman kadınlara emanet ediyorum. Bütün Roman genç kadınlara, kadın adaylara emanet ediyorum.”
“ADAYLARIMIZI ROMAN GENÇLERE EMANET EDİYORUM”
“40 yaş altında 12 genç belediye başkanımız var. Lütfen onlara destek versin, bütün Roman gençlerine emanet ediyorum. İzmir’in bütün gençlerine emanet ediyorum. Cemil Tugay’ı Karşıyaka’dan tanıyan bütün Romanlar yaptığı işlere teşekkür ediyorlar. Sabah gazi aileleri vardı, teşekkür ediyor. Nerede bir dezavantajlı grup, nerede yoksul varsa Cemil Tugay’dan razı. Cemil Tugay sosyal belediyecilik yapacak. Cemil Tugay bu kente, kentte yaşayan herkesi değerli gören ve onlara değerli olduğunu hissettiren bir belediyecilik yapacak. Ben kolay kolay söz vermem. Gençlere ve kadınlara verdiğim sözü tuttum. Romanlara söz verdik. Ben size bu sözümü somutlaştırarak söylüyorum. İzmir’den Türkiye’den Roman arkadaşlarımız birden çok Roman arkadaşımız sizin belirleyeceğiniz isimleri milletvekili olarak görevlendireceğiz. Belediye meclislerinde Roman arkadaşlarımıza önemli yerler vereceğiz. İzmir’de belediye başkanlarımızdan bir tanesinin Roman olması çok büyük bir zenginliğe işaret eder. Bir konuda sizinle birlikte çalışacağız. Lütfen partimizdeki arkadaşlarımızın sayısını artıralım. Olanlara destek verelim. Yeni döneme başlıyoruz. Sol, sosyal demokrat değerler her türlü eşitsizliği reddeder. Her türlü ayrımcılığı reddeder. Ben sizlerle birlikte olacağım. Bize güç verin. Biz size, sizin temsil ettiğiniz toplum kesimlerine, özellikle size sahip çıkacağız. Hep beraber başaracağız. Ben sizinle olduğum için çok mutluyum. Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.”