Fevzi Paşa, Cevat Paşa ve Mustafa Kemal Paşa’nın Sessiz Yemini ÜÇLER MİSAKI -Videolu Özel Haber
SEÇKİNHABERTV- Birinci Dünya Savaşı sonunda Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında, Devlet-i Aliyye'nin içinde bulunduğu durum hiç de iç açıcı değildi.
Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:
İtilaf devletleri bir yandan doğuda bir Ermeni devleti kurma hazırlığını yoğunlaştırırken, Osmanlı toprakları, adeta batan geminin malı muamelesiyle kapış kapış paylaşılıyordu.
Hicaz ve Suriye İngilizlerin eline geçmiş, Osmanlı başkenti İstanbul 13 Kasım 1918'de işgal edilmişti.
Bu işgal sırasında önemli ve stratejik noktalar kontrol altına alınmış ancak idareye şimdilik el konulmamıştı ama ilerleyen dönemde, İngilizler istediklerini elde edemeyince, İstanbul'un idaresine de el konulacaktı.
Devleti bu cendereden çıkarmak için çareler düşünülmeye çalışılıyordu.
Ortada tek bir direniş stratejisi yoktu. İnsanların kafası, bugünden geriye doğru baktığımızda gördüğümüz kadar berrak değildi. Herkes kendine göre bir yol yöntem buluyordu. Mandacılar da vardı, saltanatçılar da, bolşevikler de…
Pozisyonlar; olaylar geliştikçe netleşmiştir.
1919'un başında İstanbul'da birçok siyasi kriz yaşandı, sonunda 4 Mart'ta Damad Ferid Paşa liderliğinde İttihatçılardan arınmış yeni bir hükûmet kuruldu. Milliyetçiler ordunun kontrolünü ellerinde tuttular ama yeni Harbiye Nazırı Şakir Paşa, genelkurmay başkanı Fevzi'nin Çakmak'ın yerine Cevat Çobanlı Paşa'yı atadı.
9 Mart'ta tüm İttihat ve Terakki önderleri tutuklandı.
Tüm bu siyasi karışıklıklar içerisinde; Mustafa Kemal; Rauf, Ali Fuat, Fahrettin, Refet, Kâzım Karabekir, İsmet gibi subaylarla sık sık görüşüyordu.
Ali Fuat ile beraber askerlerin terhis edilmesini durdurmak, eldeki silah ve mühimmatı korumak ve aynı fikirleri paylaştıkları subay ve sivilleri kilit görevlerde tutmak üzerine bir harekât planı yapmıştı.
Şubat 1919'da Ali Fuat 20. Kolordu komutanı olarak Ankara'ya, 13 Mart'ta ise Kâzım Karabekir 15. Kolordu komutanı olarak Erzurum'a atandı. Mustafa Kemal de Anadolu'da bir görev almayı hedefliyordu. Çünkü artık İstanbul'da yapılabilecek bir şey kalmamıştı.
Çok uzun süredir İttihat ve Terakki ile mesafeli olduğu bilindiği için, mütareke dönemi adı verilen bu dönemde İttihatçı subaylara karşı yürütülen cadı avından kurtulmayı başaran Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişliğine atandı.
14 Mayıs günü, sadrazam damat Ferit Paşa'yla görüşmesinden Cevat Çobanlı Paşa ile beraber çıktı. yolda yürürken Cevat Paşa ve Mustafa Kemal arasında geçen konuşma şöyledir:
-Bir şey mi yapacaksın kemal?
-Evet paşam, bir şey yapacağım.
-Allah muvaffak etsin.
-Mutlaka muvaffak olacağız.
15 Mayıs 1919’da, Samsun’a hareketinden önce veda için Harbiye Nezareti’ne gittiğinde, görevinden yeni ayrılmış olan Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile yeni Genelkurmay Başkanı Cevat Çobanlı Paşa ile görüşür.
Fevzi ve Cevat Paşalar görev teslimi gününde bir aradadırlar.
Bu üç yurtsever, dürüst ve kahraman paşa, öylesine aynı düşüncelerdedirler ve anlaşmışlardır ki fazla konuşmaya gerek kalmamıştır.
Milli sırrın paylaşıldığı ortamdır. Tarihçiler bu anlaşmaya “Üçler Misakı” diyor.
Üçler Misakı, işgallere karşı düzenli orduyla mücadele vermek için edilen bir yemindir. Bu direnişin önderinin kim olacağına dair sessiz bir anlaşmadır…
Nitekim Mustafa Kemal Samsun’a ayak bastığı günden itibaren hep liderdir, öyle ki, kongreler sürecinde de Meclis açıldığı zaman da kimse rakip olarak karşısına çıkmamıştır. Mücadelenin önderi, nereden bakılsa tartışmasızdır.
Tüm detaylar videoda…
Link: https://youtu.be/I0HNc0eGliQ