Sınır durum kişilik bozukluğu, toplumun yüzde 1-2’sinde görülüyor

Borderline olarak da adlandırılan sınır durum kişilik bozukluğunda kişinin davranışlarının çoğu zaman kestirilemediğini belirten Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, bu kişilerin kısa süreli psikotik dönemler geçirebileceğine dikkat çekiyor. Bu kişilerin davranışlarının çoğu zaman kestirilemez olduğunu ifade eden Çiftçi, bağımlılık ve öfke hisleri nedeniyle kişilerarası ilişkilerinin çalkantılı olduğunu belirtiyor.  Sınır durum kişilik bozukluğunun toplumun yaklaşık 1-2’sinde var olduğunun düşünüldüğünü kaydeden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha yaygın olduğunu belirtti.

 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, borderline olarak da adlandırılan sınır durum kişilik bozukluğuna (SKB) ilişkin değerlendirmede bulundu. Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, sınır durum kişilik bozukluğunun (SKB), olağandışı değişken duygulanım, duygu durum, davranış, nesne ilişkileri ve kendilik imajı ile karakterize olduğunu söyledi.

 

Davranışları çoğu zaman kestirilemez

 

Sınır durum kişilik bozukluğunda kişinin davranışlarının çoğu zaman kestirilemediğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “Hastalar bir anda tartışmacı, daha sonra depresif olabilir ve sonrasında hiçbir şey hissetmediklerini ifade edebilir. Kısa süreli psikotik dönemler geçirebilir. Davranışları çoğu zaman kestirilemez ve başarıları yeteneklerine göre daha azdır. Diğer insanlarda yardım almak, öfkelerini ifade etmek, yoğun duygularını duyarsızlaştırmak için bileklerini kesebilir ya da kendine zarar verme davranışları olabilir.”uyarısında bulundu.

 

Yalnız kalmaya katlanamazlar

 

Bağımlılık ve öfke hisleri nedeniyle kişilerarası ilişkilerinin çalkantılı olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “Yakın oldukları kişilere bağımlı olabilirler, hayal kırıklığına uğradıklarında samimi arkadaşlarına büyük öfke duyabilir. Yalnız kalmaya katlanamazlar, birlikte olduğu kişinin mutlu olup olmadığını umursamadan arkadaşlık için yoğun bir arayışı olabilir. Yalnızlıklarını bastırmak için, tanımadıkları kişilerle kısa süreliğine arkadaşlık edebilir veya rasgele cinsel ilişkide bulunabilir.” diye konuştu.

 

Kronik boşluk hissi ve kimlik karmaşası yaşanıyor

 

Sınır durum kişilik bozukluğunda kişinin, çoğu zaman kronik boşluk hissi ve can sıkıntısından, tutarlı bir kimlik duygusunun yokluğundan (kimlik karmaşası) şikayetçi olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “Bu kişiler, baskı altında olduklarında, diğer duygularındaki canlılığa rağmen devamlı depresif hislerinden yakınırlar.”dedi.

 

Kadınlarda iki kat daha yaygın

 

Sınır durum kişilk bozukluğunun toplumun yaklaşık 1-2’sinde var olduğunun düşünüldüğünü kaydeden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “Kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha yaygındır. B kümesi kişilik bozukluklarının görünürde genetik bir temeli vardır. Sınırda kişilik bozukluğu olan hastaların ailelerinde depresyon yaygındır, akrabalarında duygu durum bozuklukları, alkol ve madde kullanım bozuklukları daha fazladır.” dedi.

 

Duygusal kararrsızlık ve hipomani ayırıcı tanı

 

SKB’nin diğer tanı kategorileriyle örtüşen çok çeşitli belirtilere ve klinik özelliklere sahip olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “Ayırıcı tanı, özellikle duygusal kararsızlık ve hipomaninin dikkatli bir değerlendirmesini gerektiren SKB'yi bipolar bozukluklarından ayırt etmek için önemlidir. SKB, ayrıca majör depresyon, şizofreni, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu ile karıştırılabilir.” uyarısında bulundu.

 

Yatarak tedavi ediliyor

 

Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, tedavi sürecinde aşırı dürtüsel, kendine zarar verici veya kendini yaralayıcı davranışları olan hastaların hastanenin koruyucu ortamında sınırlandırılabileceğini ve diğer hareketlerinin gözlenebileceğini kaydetti.

 

Psikososyal tedavi tavsiye ediliyor

 

Diyalektik Davranış Terapisinin (DDT), sınırda kişilik bozukluklarının en iyi basit destekleyicisi kabul edilen psikososyal tedavi olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, “DDT’nin amacı hayatlarında kronik ve yaygın sorunlardan fazlasıyla acı çeken hastaların yaşamlarını yaşamaya değer hale getirmektir. Hastalar, kişiler arası becerileri geliştirmek ve kendine zarar verici davranışları azaltmak amacıyla diğer tekniklerle birlikte tavsiye, metafor, hikaye anlatma, yüzleştirmeyi de içeren tekniklerle haftalık olarak görülürler.”dedi.

 

Yrd. Doç. Dr. Elvan Çiftçi, diğer tedavi yöntemlerinden bahsederek sözlerini şöyle tamamladı:

“Zihinselleştirmeye dayalı tedavide, dürtüselliği ve duygularını yönetmede zorlanmadan dolayı azalmış zihinselleştirme kapasitesinin hem kendi hem de başkalarının düşünce ve duygularını anlamasını artırılması ve ilişki kurması artırılması hedeflenir. Aktarım odaklı terapide, birincisi hasta ve terapisti arasında aktarımsal çarpıtmaların açığa kavuşturulması, ikincisi yüzleştirmedir. İlaç tedavilerinde işlevselliklerini etkileyen kişilik özelliklerinin üstesinden gelmek için, antidepresan, duygudurum düzenleyici ve antipsikotikler kullanılmaktadır.”