DOĞA, HAMASETLE DEĞİL, EKOLOJİK VE DEMOKRATİK MÜCADELEYLE KORUNUR. (Özel Haber)
SeçkinHaberTv- Finike- Kent ormanını içinde barındıran mesire alanlarının ellerinden alınıp, Sn. Cumhurbaşkanın oğlu Bilal Erdoğan'ın yönetiminde olduğu Okçuluk vakfına tahsis edilmek üzere projelendirildiğini öğrenen Finike halkı, Finike Halk Platformu önderliğinde, bugün(23 Nisan 2023) Bu karara karşı çıkarak; halkla görüşmeden alınan bu kararı, bir basın açıklamasıyla protesto ediyor.
Finikeliler bayrak olup, doğalarının taşına, toprağına, yeşiline ağacına, böcüsüne börtüsüne sahip çıkmak için kent ormanı mesire alanında toplanarak, Finikelilerin yaşadıkları yerle ilgili alınan bu tahsis kararının yeşil alanlarına bir çökme harekatı olarak gördüklerini ifade ettiler.
Bu arazi, çocuklarımıza aktarmak üzere bize verilmiş bir emanet diyen, görüştüğüm bir Finikeli, kimse, babasından miras gibi bu emaneti kullanamaz, kullanmaya kalkarsa da işgalci olur, bu da kabul edilemez diyerek tepkisini ifade etti.
Doğanın yeşilini, ağacını, kursunu kuşunu, taşını toprağını korumayan, yeşile bayrağını dikmeyen günümüz milliyetçisi olamaz. Olsa da hamaset milliyetçisi olur, o da emanetin üzerine çökenleri gizler, yanlışın üzerini örter.
Geleceğimiz çocuklarımız için yaşamı özgürleştirecek, yaşam alanlarımız doğayı koruyacak bayrağımızı yeşil bir çevrede dalgalandırmak; çocuklara olan borcumuz değil mi?
Hamasetle bu borç ödenmiyor.
Bu nedenle çocuklarımızın geleceği mevzi kaybediyor, onlara yaşanmaz bir vatan bırakacak irade hizmet masalıyla her şeyi paraya dönüştürme çabasıyla yaşam alanlarını talan ediyor.
Bu çaba meşru değil!
Meşru olan çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak.
YEŞİLE BAYRAK DİKMEK ÇOCUĞA SAHİP ÇIKMAK DEĞİL Mİ?
Çocuklarımıza aktarılmak üzere biz büyüklere emanet doğayı koruyamazsak, bayrağımızı yeşilin kalesinde dalgalandıramaz, sadece hamasete araç edersek geleceğimiz olan çocuklara; suyu, havası, toprağı kirlenmiş, yaşanamaz bir ülke bırakmış olmaz mıyız? Canlılığını kaybetmiş, yaşanmaz bir ülke vatan olabilir mi? Çocuklarımıza sahip çıkmak, onlara değer vermek; geleceğimiz olan çocuklara yaşanabilir, özgür bir dünya bırakacak bir irade ile mümkün değil mi? Ülkeyi yöneten irade, çocuklarımızın önüne yatıp, onları kötülüklerden koruyabiliyor mu? Çocuklara verilmek üzere bizlere emanet edilen doğaya sahip çıkabiliyor mu?
Geleceğimiz çocuklarımız için yaşamı özgürleştirecek, yaşam alanlarımız doğayı koruyacak bayrağımızı yeşil bir çevrede dalgalandırmak; çocuklara olan borcumuz değil mi?
Hamasetle bu borç ödenmiyor.
Bu nedenle çocuklarımızın geleceği mevzi kaybediyor, onlara yaşanmaz bir vatan bırakacak irade hizmet masalıyla her şeyi paraya dönüştürme çabasıyla yaşam alanlarını talan ediyor.
Bu çaba meşru değil!
Meşru olan çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak.
Bunun içinde 20.yüzyılın hamaset değerleriyle değil, çağımızın ekolojik ve demokratik değerleriyle mücadele etmek gerekiyor . Çünkü verilecek mücadeleyi ve meşruluğu bu değerler besliyor.
“Güçlü olan değil, meşru olan haklıdır”; haklıysak ve de meşru isek ne duruyoruz?
Bu duygu ve önerilerle çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutluyorum.
( Mesut Karakoyunlu)