KIBRIS'TA SEMBOL İSİMLER: Cengiz Topel, Adem Yavuz, İbrahim Karaoğlanoğlu, Fehmi Ercan-Videolu haber

SEÇKİNHABERTV- Osmanlı devletinden 1878de kiralık olarak yönetimini devraldığı Kıbrıs'ı ilhak ederek uluslararası bir gaspa imza atan İngilizler, Kıbrıs adasını sömürgeleri arasına katmıştı. İngilizler de adada kalıcı olamayacaklardı. Çünkü ENOSİS hayaliyle yanıp tutuşan Kıbrıs Rumları bir yandan Türkleri hakir azınlık olarak görüp küçümserken bir yandan da İngilizlere karşı terör estirdiler.

İngilizler bir üsse sahip olmayı yeterli görüp, İngiltere-Yunanistan ve Türkiye'nin garantörlüğünde bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti'ne evet dediler.

Kıbrıs bağımsızlığını kazandı, Rumlar ve Türklerin ortak yöneteceği bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

Ama Kıbrıs Rumlarının bağımsızlıkla yetinmeyip, ENOSİS yani Yunanistan'a ilhak çılgınlığının nüksetmesiyle birlikte, Kıbrıs bir kez daha teröre esir düşecekti. Bu kez namluların hedefinde Türkler vardı.

Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:

Batı dünyasının desteğini arkalarına alıp bugün mazlum ve demokrat rolü oynayan Rumların, 1960'lı yıllardan buyana Kıbrıs Türklerine yaşattığı acı ve zulüm, ne unutulabilir ne de unutturabilir.

Kıbrıs'ta sembolleşmiş birçok isim var. Her birini tek bir videoya sığdırmak pek olası değil.

Bu videoda sadece dört hayat hikayesini aktaracağız: Cengiz Topel, Adem Yavuz, Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu, Binbaşı Fehmi Ercan...

Başta Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere, Kıbrıs’ta sembolleşmiş diğer isimler, başka videoların konusu olacak...

CENGİZ TOPEL

Kıbrıs Rumlarının Türklere uyguladığı ambargo ve terör baskısının bunalttığı dönemde, Kıbrıs Türklerinin Türkiye'ye açılan kapısı olarak görülen Erenköy'de müthiş bir direniş vardı. Mücahitler Rumlara direnmeye çalışıyor ama yetersizlikler bel büküyordu. Türkiye Rum terörüne sessiz kalmadı.

8 Ağustos 1964 tarihinde, Kıbrıs'taki Erenköy Direnişi'ne Türkiye'nin havadan müdahalesi sırasında, Yüzbaşı Cengiz Topel, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait dörtlü F-100 kolunun lideriydi.

Gemikonağı Limanı’nda bulunan Rum gemisini bertaraf etmek üzere dalış yaptığı sırada uçağı, uçaksavar ateşi ile yara aldı.

Koltuğunu fırlatıp, yanan uçaktan paraşütle atlayarak Gaziveren, Elye ve Çamlıköy Türk yerleşim yerleri arasındaki, günümüzdeki adı Cengizköy olan Peristeronari adındaki Rum köyü yakınına indi.

Tabancasındaki mermileri bitene kadar çatışan Cengiz Topel, Rumlar tarafından esir alındı. Türkiye, pilotunun derhal geri verilmesini talep etti ve aksi takdirde intikam taarruzları yapacağını bildirdi.

Paraşütle inişinden sonra Topel'in başına gelenler konusunda bazı görgü tanıklıkları ve varsayımlar vardır.

Bir varsayıma göre yakalanıp Güzelyurt'a götürülmüş, Güzelyurt girişinde dipçik darbeleri ile konuşturulamayınca üzerine ateş edilip yaralanmış ve Lefkoşa Rum Hastanesi'ne kaldırılmıştır.

Bir başka varsayıma göre ise Güzelyurt Rum Hastanesi'nde gözaltına alınmış, işkence görmüş; şehit olmasının ardından naaşı Lefkoşa Rum Hastanesi'ne götürülmüştür.

Ölümü, Rumlar tarafından radyo yoluyla duyuruldu. Açıklamaya göre Topel, 9 Ağustos'ta ölmüştü.

Türkiye'nin ısrarlı girişimleri sonucu 11 Ağustos 1964'te Lefkoşa Rum Hastanesi'nden alınarak Lefkoşe Genel Hastanesi'ne getirilen ve otopsi yapılan naaşı 12 Ağustos 1964 tarihinde Türkiye'ye getirildi.

Topel'in otopsi raporunu okumaya yüreğimiz elvermedi. Ancak çok sayıda kurşun yarası, dipçik benzeri künt cisimlerle oluşmuş travma ve kırıkların var olduğunu söylememiz konunun anlaşılmasına yeterli olacaktır. Rum vahşeti bir kez daha kendini göstermişti.

Kıbrıs'ta, Adana'da, Ankara ve İstanbul'da yapılan ve onbinlerce kişinin katıldığı törenlerden sonra 14 Ağustos 1964 tarihinde Edirnekapı'daki Sakızağacı Hava Şehitliği'nde toprağa verildi.

Yüzbaşı Cengiz Topel, hem Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ve hem de Kıbrıs'taki ilk Türk hava harp kaybı olarak anılıyor.

Güzelyurt'ta işkenceye maruz kaldığı düşünülen oda, günümüzde onun adını taşıyan kışla binasıdır ve müze olarak kullanılmaktadır.

Cengiz Topel'in adı Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki yerleşim yerlerinde birçok park, cadde ve sokağa adı verilmiştir. Eskişehir'in merkezinde ve Bursa’nın Gürsu ilçesinde heykeli bulunmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de anıtı dikilmiş, bir köye ve bir hastaneye ismi verilerek adı yaşatılmaktadır.

 

GAZETECİ ADEM YAVUZ

Adem Yavuz, Türkiye’den ikinci gazeteci kafilesi dahilinde Kıbrıs'a gitti.

Bu esnada Kıbrıs’ta 1. Harekât bitmiş, Birleşmiş Milletler ateşkes kararını uygulamaya başlamış ve garantör ülkeler 1. Cenevre konferansındaki görüşmelerini sürdürüyordu.

Cenevre konferansından bir sonuç çıkmayınca, Kıbrıs’ta bulunan Türk ordusu İkinci Barış Harekâtı başlattı.

Vurulma sürecinde, başından beri yanında bulunan gazeteci arkadaşı Cengiz Kapkın’ın aktardığına göre;

İkinci Barış Harekâtı’nın başlamasıyla Adem Yavuz, Cengiz Kapkın ve Ergin Konuksever’in de dahil olduğu Türk gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri gerçekleştirmek için sivil olarak harekâtı yapan öncü kuvvetlerle birlikte Mağusa’ya doğru hareket ettiler. Orduyla beraber Serdarlı’ya kadar geldikten sonra, yol boyunca biriktirdikleri haber materyallerini Türkiye’ye gün sonuna kadar ulaştırabilmek için Lefkoşa’ya dönmek istediler. Fakat dönebilmek için araç bulamadılar.

O sırada Serdarlı yakınındaki Ergenekon köyünden Yüksel Mesaryalı’yı hamilelik sancılarından dolayı hastaneye götürmek için yola çıkan araca denk geldiler.

Araç 3 gazeteciyi de alarak yoluna devam etti. Araçla Lefkoşa’ya yaklaştıklarında, Küçükkaymaklı Bata ayakkabı fabrikası yanından Rumlar tarafından ateş açıldı. Ateş sonucunda şöför başından vuruldu ve öldü, iki gazeteci de hafif yaralandı. Ardından Rumlar araçtaki 3 gazeteciyi ve diğerlerini rehin aldı.

Yüksel Mesaryalı hamileliğinden dolayı hastaneye bırakıldı. Erkek esirler ise gözleri ve elleri bağlı olarak arkası açık bir kamyona bindirilerek Limasol’a götürülmek üzere yola çıkıldı. Bu esnada Adem Yavuz, yolculuğun ilk dakikalarında bir Rum Milli Muhafız askeri tarafından taramalı tüfek ile yakın mesafeden midesine birden fazla ateş edilerek vuruldu.

Adem Yavuz vurulduktan sonra ilk müdahale Rum hastanesinde bir Rum doktor tarafından yapıldı.

Daha sonra Türk tarafının girişimleriyle Türk kesimine iade edildi. İadesi sonrası ağır yaralı olarak Adana Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı.

Hastaneye kaldırılması ile birlikte dönemin ileri gelen profösörleri tedavi etmek için Adana’ya geldi.

Fakat tıbbi müdahaleye rağmen 26 Ağustos 1974'te Adana Tıp Fakültesi Hastanesi'nde karın zarı iltihabının kanını zehirlemesi sonucu öldü.

Naaşı Ankara’ya getirildi, Basın Yayın Genel Müdürlüğü önündeki törenin ardından Maltepe Camii’de cenaze namazı kılındı.

Cenaze namazı sonrası tabutla birlikte kortej eşliğinde Anka Haber Ajansı ve TRT Genel Müdürlüğü binaları önünde saygı duşuru yapıldı. Törenlerin ardından cenazesi toprağa verilmek üzere Sivas’a gönderildi. Sivas'ta İstanbul Gazeteciler Cemiyeti tarafından Çınarlı'da yaptırılan anıt mezara defnedildi.

 

HALİL İBRAHİM KARAOĞLANOĞLU

Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu, Kıbrıs Barış Harekâtı'nda, adaya ilk çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri 50. Piyade Alayı'nın komutanıdır.

Komutasındaki 50. Piyade Alayı ile birlikte Pladini Plajı'na çıktı. Albay Karaoğlanoğlu ve beraberindeki hava irtibat subayları, karargah görevlileriyle birlikte seçtikleri eve yerleştiler. Taburlar çevrede güvenlik oluşturmaya çalışıyor ama çatışmalar artarak devam ediyordu.

Doğudaki tabu komutanlarıyla telefon bağlantısı vardı, konuşuyorlardı. İki tabur da bir adım bile geri çekilmemişti.

Gece saat 22.00 sıralarıydı. Albay Karaoğlanoğlu, "Haydi biraz hava alalım" dedi. Önde komutan, arkasında yardımcısı Yarbay Cevdet Ayken ve peşinden hava irtibat subayı Binbaşı Fehmi Ercan evin önüne çıktılar. Tam bu sırada evin önünde bir ışık çaktı, korkunç bir patlama oldu.

3.5 inçlik bir roketatar ya da geri tepmesiz bir top mermisi isabet etmişti. 

Albay Karaoğlanoğlu ve Binbaşı Fehmi Ercan şehit oldular, yarbay Cevdet Ayken ağır yaralandı.

Albay Karaoğlanoğlu'nun adı birçok okul, park, cadde ve sokağa verilmiştir. Şehit oldukları karargah da müze yapılmıştır.

Girne'nin batısında, çıkarmanın yapıldığı kumsalın bitişiğindeki Aya Yorgi Köyü'nün adı da artık Karaoğlan Köyüdür.

 

FEHMİ ERCAN

Hava Pilot Fehmi Ercan, 1962'de uçuş eğitimini tamamladıktan sonra muhtelif birlik komutanlıklarında pilot olarak görev almıştır.

Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, Diyarbakır’da bulunan 8. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda 181. Filo Komutanı olarak görev yapıyordu.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan hemen önce, yeni görev yeri Girne oldu. Karaya çıkan Türk birlikleri ile Türk Hava Kuvvetleri arasında irtibat subayı olarak görev yapıyordu.

20 Temmuz gecesi Halil İbrahim Karaoğlanoğlu ile birlikte karargahın önünde patlayan top mermisi ile şehit oldu.

Şehit Binbaşı Fehmi Ercan’ın mezarı Girne Karağlanoğlu şehitliğindedir.

Kıbrıs'ta havaalanına Şehit Binbaşı Fehmi Ercan’ın adı verilmiştir, havayoluyla Kıbrıs’a gidip gelenler hemen hatırlayacaktır… Ercan Havaalanı...