Türk Ordusunun Küllerinden Doğduğu Savaş: Sakarya Meydan Muharebesi SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ- VİDEOLU HABER
Türk Ordusunun Küllerinden Doğduğu Savaş: Sakarya Meydan Muharebesi SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ- VİDEOLU HABER
SEÇKİNHABERTV- Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonunda düşman, neredeyse Ankara’nın kapılarına kadar gelmiş sayılırdı. Arada sadece 80 km vardı ve şimdiki hedefleri Ankara’yı ele geçirip Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye onaylatmaktı. İngilizlerin desteğini sürdürdüğü Yunan ordusunda silah ve cephane, araç-gereç eksiği yoktu. Kral Konstantin ve Prens Andrea da orduyla yakından ilgileniyorlardı. Yunan ordusunun tek sorunu vardı, askerler arasında yayılmaya başlayan Bolşevizm…
SEÇKİNHABERTV- Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonunda düşman, neredeyse Ankara’nın kapılarına kadar gelmiş sayılırdı. Arada sadece 80 km vardı ve şimdiki hedefleri Ankara’yı ele geçirip Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye onaylatmaktı. İngilizlerin desteğini sürdürdüğü Yunan ordusunda silah ve cephane, araç-gereç eksiği yoktu. Kral Konstantin ve Prens Andrea da orduyla yakından ilgileniyorlardı. Yunan ordusunun tek sorunu vardı, askerler arasında yayılmaya başlayan Bolşevizm…
SEÇKİNHABERTV- Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonunda düşman, neredeyse Ankara’nın kapılarına kadar gelmiş sayılırdı. Arada sadece 80 km vardı ve şimdiki hedefleri Ankara’yı ele geçirip Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye onaylatmaktı. İngilizlerin desteğini sürdürdüğü Yunan ordusunda silah ve cephane, araç-gereç eksiği yoktu. Kral Konstantin ve Prens Andrea da orduyla yakından ilgileniyorlardı. Yunan ordusunun tek sorunu vardı, askerler arasında yayılmaya başlayan Bolşevizm…
Türk tarafına gelince… Meclis tarafından, askeri başarısızlıkların da sorumluluğunu da üstlenmesi için Başkomutan seçilen Mustafa Kemal Paşa ise deyim yerindeyse dört bir yandan kuşatılmıştı. Batıda Yunan orduları, Ankara’da muhalifler, doğuda Batum’da, olumsuz bir durumda Bolşevik kuvvetlerle birlikte Anadolu’ya yürüme hesapları yapan Enver Paşa, İstanbul’da Padişah Vahdettin ve İngilizler, güneyde Fransızlar… Hepsi fırsat kolluyordu.
Sakarya Meydan savaşına işte böyle bir ortamda hazırlanıldı… Bu ortamda, bir ölüm-kalım savaşı verildi…
Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:
Adeta yoktan var edilen Türk ordusunun durumu aslında hiç de iyi değildi. O günlerde cepheyi gezen milletvekilleri karşılaştıkları manzarayı şöyle anlatıyordu: Askerin önemli bir bölümünün çarığı bile yoktu, çoğu yalın ayaktı. Yüzde 80’i ya üniformasızdı ya da üniforması varsa da çok eskiydi. Askerin kaputu yoktu, yeterli iç çamaşırı da temin edilememişti. Askerin yüzde 20’sinin süngüsü, birçok süvarinin kılıcı yoktu. Sadece askerler değil, onların memlekette bırakıp geldikleri aileleri de geçim sıkıntısı içindeydi. İnsanlar un bulamıyor, kaynamış ve kavrulmuş buğdayla karın doyuruyordu.
Ve başka bir can alıcı nokta… Cephede yeterli asker de yoktu. Genelkurmay kaynağına göre Kütahya-Eskişehir ve Sakarya muharebeleri sırasında kaçak sayısı 48 bin kişiyi aşmıştı. Acil 20 bin askere ihtiyaç vardı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, başkomutan seçildikten sadece 2 gün sonra, 7/8 Ağustos 1921’de Tekâlifi Milliye Emirlerini yayınladı. Türk halkı bu çağrıya kayıtsız kalmayacak, elinde avucunda ne varsa verecekti.
El Cezire ve Doğu cephelerinden Batı Cephesi’ne silah, cephane, araç-gereç, askeri kuvvet getirildi. İstanbul’dan Anadolu’ya silah, cephane, araç-gereç kaçırıldı. Asıl önemlisi, Sovyet Rusya’dan alınan silah ve cephanenin bir kısmı geldi, ordu mevcudu da artırıldı.
İstanbul’dan Anadolu’ya kaçırılan silah ve cephaneyi kadınlar kağnılarla cepheye taşıdılar. İmalatı Harbiye’nin becerikli ve fedakâr işçileri eldeki toplara uymayan top mermilerini bile tornadan geçirdiler.
Fevzi Paşa’yla birlikte Polatlı’da cepheye giden Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, İnler Katrancı yakınlarında binmek istediği atının ürkmesi üzerine attan düştü. Acılar içerisindeydi, Ankara’ya götürüldü ve 16 Ağustos gecesini Ankara’da geçirdi. 17 Ağustos’ta Alagöz’deki karargâha gitti. Savaşı, kırık kaburgasıyla buradan yönetecekti.
Yunan orduları, 14-23 Ağustos 1921 tarihleri arasında Ankara’ya doğru ilerlediler. İki ordu, 23 Ağustos 1921’de karşı karşıya geldi. Çetin çarpışmalar sonucunda 24 Ağustos’ta Mangaldağı, 26 Ağustos’ta Türbetepe Yunanların eline geçti.
27 Ağustos’ta Yusuf İzzet Paşa’nın, “Bu hat giderse hangi hattı savunacağız?” diye sorması üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa şöyle diyecekti:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz. Onun için küçük büyük her birlik ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder…”
Yunan orduları, 30-31 Ağustos’ta da şiddetli hücumlarını sürdürdü. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa’nın da fikrini alarak, geri çekilmeye son verdi. Türk orduları Haymana’da savunma düzeni aldı. 2-3 Eylül’deki Yunan taarruzları önlenirken, 6 Eylül’den itibaren Türk orduları üstün duruma geçti. Yunan ordusunun gücü bu kadardı, daha fazlasını zorlayacak, Ankara’ya ulaşacak takati kalmamıştı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 9 Eylül’de bazı komutanlarla birlikte Polatlı’nın kuzeyindeki Zafertepe’ye geldi. 10 Eylül’de Beylikköprü’nun doğusundan Türk karşı taarruzunu başlattı. 10 Eylül’de Duatepe, 12 Eylül’de Çaldağı ve Mangaldağı kurtarıldı.
Yunan ordusu çok ağır kayıplar verdiği muharebe sonucunda geri çekildi.
1683 Viyana Bozgunu’yla başlayan Batı karşısındaki Türk geri çekilişi, 238 yıl sonra Sakarya Meydan Muharebesi’yle Ankara önlerinde, Polatlı’da Haymana’da durdurulmuştu.
Detaylar videoda…
https://youtu.be/sQXO35vAOUA
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.