Madde kullanımı kişinin hem kendisine hem de yakınlarına saldırganlık dürtüsünü tetikliyor!

25.11.2024 - 19:54, Güncelleme: 25.11.2024 - 19:54 111 kez okundu.
 

Madde kullanımı kişinin hem kendisine hem de yakınlarına saldırganlık dürtüsünü tetikliyor!

Madde kullanımının saldırganlık ya da şiddet davranışıyla arasında yakın bir ilişki bulunduğuna dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Uzun süreli madde kullanımı, ön beynin işlevini bozarak kişinin odaklanma, dürtü kontrolü, planlama, organizasyon, muhakeme, empati ve iç görü işlevlerini etkiliyor. Kişi en büyük dürtülerden biri olan saldırganlık dürtüsünü kontrol edemez hale geliyor.” dedi. Madde kullanımı riskinin çocukluk çağında saptanabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, aile problemleri, ihmal ve istismarın çocukları madde kullanımına itebildiği uyarısını yaptı. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, alkol ve madde bağımlılığı ile şiddet arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. Birçok şiddet olayında taraflardan en az biri bağımlı… Başkalarına yönelik şiddet davranışının fiziksel, cinsel ya da öldürmeye kadar da uzanabileceğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Şiddet başka bir kişiye karşı fiziksel güç ya da kuvvetin tehdit ya da fiili olarak kasıtlı kullanılmasıdır. Eğer şiddet davranışı kişinin kendine yönelik olursa bu da intihara varabilir.” dedi. Şiddetin alkol ve madde kullanımıyla ilişkisini değerlendiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Alkol ya da madde kullanan insanların büyük çoğu şiddete başvuran kişiler olmayabilir ancak bir çok şiddet olayında hem suçlular hem de kurbanların alkol ya da madde kullanıcıları olduğunu görüyoruz. Bu psikoaktif maddeler ile şiddet arasında ciddi bir bağlantı var. Özellikle alkolle ilgili yapılan deneysel çalışmalara bakıldığında şiddet davranışında nedensel bir rol oynadığını görüyoruz. Yasaklı madde ve uyarıcıların, psikofarmako dinamiğinde yine kişilerin şiddet davranışına katkıda bulunacağını söyleyebiliriz.” açıklamasını yaptı. Düşük serotonin düzeyi şiddete neden olabiliyor  Şiddette rol oynayan birkaç psikososyal faktör bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Genellikle saldırgan olan davranış kalıplarına baktığımızda madde bağımlılığıyla, gelişimin erken dönemlerinde iç içe girdiğini görürüz. Şiddet gösteren veya madde kullananların hayatlarına baktığımızda da birinci derece yakınları arasında şiddet davranışı, şiddete maruz kalma veya alkol, madde kullanımının daha yaygın olduğunu söyleyebiliriz.” dedi. Özellikle bu tür olgularda şiddetin nörobiyolojisinde biyolojik faktörlerin de önemli rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Beyinde bulunan bazı maddelerin, (Nörotransmitter) serotonin, ve dopamin gibi beyinde bulunan  Nörotransmitter düzeyinde değişiklikler  oluşmaktadır. Şiddetin en sık alıntılanan basitçe biyolojik karşılığı düşük seratonin düzeyi diyebiliriz. Uzun süreli madde kullanımı, ön beyin dediğimiz prefrontal korteksin işlevini bozarak bir çok hareketin denetlenmesini maalesef engelliyor. Üniversite çağında gelişen beynimizin ön bölümü yönetici işlevlerden sorumlu olup odaklanma, dürtü kontrolü, planlama, organizasyon, muhakeme, empati ve iç görü işlevlerini kontrol eden merkezdir. Madde kullanımına bağlı olarak beynin bu bölgesinin yeterince çalışmadığını düşünün. Bu kişilerin dürtü kontrolü, muhakemeleri ortadan kalkıyor. Empati kuramıyor, başkalarını nasıl üzdüklerini, onların duygularını anlamakta, kendilerini onların yerine koymakta zorlanıyorlar. Özellikle en büyük dürtülerden biri olan saldırganlık dürtüsünü kontrol edemez hale geliyorlar. Bunun için madde kullanımının saldırganlık ya da şiddet davranışıyla arasında bu kadar yakın bir ilişki bulunuyor.” Ailede madde kullanılması, şiddetin olması ve iletişimsizlik madde kullanımına itebiliyor! Özellikle madde kullanımı ve şiddet davranışı açısından bakıldığında risk etmenlerini değerlendiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bireye özgü ve aileye özgü risk etmenleri var. En başta madde kullanımının olması, kullanılan madde türlerinin hızla artması, çocukluk çağında yıkıcı davranışların varlığı, saldırganlık, akademik performans, riskli davranışların oluşması, mizaç bozuklukları, dikkat süresinin kısalığı ve dürtüsellikte artış bireye özgü risk etmenleridir. Bunlar olan bireylerde madde kullanımı riski daha yüksektir. Bunlar ayrıca şiddet ve saldırganlıkla aynı risk etmenleridir.” dedi. Ailesel olarak bakıldığında ise en başta disiplinin var olmaması olduğunu belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bir şekilde ailede madde kullanımı olması ya da aile içi şiddetin olması, aile içinde ayrılmaların sıklığı, çocuklarda uzak ailelerin olması, ilişki bağlarının zayıf olması maalesef ailesel risk etmenleri olarak karşımıza çıkıyor.” şeklinde konuştu. İhmal ve istismar çocuklar için en önemli etken! ‘Bu konuda neler yapılabilir?’ sorusuna, “Öncelikli olarak içinde maddenin yer almadığı, olumlu yaşama değerlerinin öne çıkarılması, sağlık ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi, madde kullanmadığı için bireylerin gurur duymalarını sağlayarak onlara destek olmak olunması gibi adımlar atılabilir.” diyen Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, bağımlılık yapan maddelerin tüm dünya da halk sorunu olarak tanımlandığına dikkat çekti. Özellikle çocukluk yaşlarından itibaren suç ve şiddet davranışları sergilenmesinde etken faktörlerden birisinin madde kullanımı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Önemli olan unsur suç işleme potansiyelinde olan çocukların baştan saptanması ve eğitimlerle suç işlemenin önüne geçmek olmalı. Çocukluk yaşlarında madde kullanmaya başlayan kişilerin ileride madde kullanma riskinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor. En baştan riskli gurupların belirlenerek onlara özel bir program uygulanması gerekir. Eğer madde kullanıyorlarsa o aşamadan sonra tedaviyle birlikte rehabilitasyonları önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde madde kullanıcılarının tedavi sonrası rehabilitasyonları ile ilgili çok önemli eksiklikler olduğu düşüncesindeyim. Bu konunun profesyonel ekipler tarafından gerçekleştirilmediği ilaçsız, tedavi adı altında kişilerin ilaçlarının kesilerek hastanın hem madde kullanımı hem de şiddet davranışının riskinin artırıldığı görülmektedir. Rehabilitasyon tedavinin devamı gibi değil de ayrı bir programmış gibi ele alındığı saptanmıştır. Tedavi sonrası rehabilitasyon hizmetlerindeki eksiklikler nedeniyle madde kullanımının tekrarladığı veya devam ettiği ya da suça yönelmenin daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Çocukluk ve ergenlik döneminde madde kullanımı ve bağımlılığa itilme nedenleri arasında güçsüz ve zayıf kişilik yapısı, benlik saygısının ve özgüveninin düşük olması, iş denetiminin gelişmemiş olması yani dürtüselliğin fazla olması, aile problemlerinin fazla olması ile çocukluk çağı ihmal ve istismarı sayılabilir.” Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Madde kullanımının saldırganlık ya da şiddet davranışıyla arasında yakın bir ilişki bulunduğuna dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Uzun süreli madde kullanımı, ön beynin işlevini bozarak kişinin odaklanma, dürtü kontrolü, planlama, organizasyon, muhakeme, empati ve iç görü işlevlerini etkiliyor. Kişi en büyük dürtülerden biri olan saldırganlık dürtüsünü kontrol edemez hale geliyor.” dedi. Madde kullanımı riskinin çocukluk çağında saptanabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, aile problemleri, ihmal ve istismarın çocukları madde kullanımına itebildiği uyarısını yaptı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, alkol ve madde bağımlılığı ile şiddet arasındaki ilişkiyi değerlendirdi.

Birçok şiddet olayında taraflardan en az biri bağımlı…

Başkalarına yönelik şiddet davranışının fiziksel, cinsel ya da öldürmeye kadar da uzanabileceğine dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Şiddet başka bir kişiye karşı fiziksel güç ya da kuvvetin tehdit ya da fiili olarak kasıtlı kullanılmasıdır. Eğer şiddet davranışı kişinin kendine yönelik olursa bu da intihara varabilir.” dedi.

Şiddetin alkol ve madde kullanımıyla ilişkisini değerlendiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Alkol ya da madde kullanan insanların büyük çoğu şiddete başvuran kişiler olmayabilir ancak bir çok şiddet olayında hem suçlular hem de kurbanların alkol ya da madde kullanıcıları olduğunu görüyoruz. Bu psikoaktif maddeler ile şiddet arasında ciddi bir bağlantı var. Özellikle alkolle ilgili yapılan deneysel çalışmalara bakıldığında şiddet davranışında nedensel bir rol oynadığını görüyoruz. Yasaklı madde ve uyarıcıların, psikofarmako dinamiğinde yine kişilerin şiddet davranışına katkıda bulunacağını söyleyebiliriz.” açıklamasını yaptı.

Düşük serotonin düzeyi şiddete neden olabiliyor 

Şiddette rol oynayan birkaç psikososyal faktör bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Genellikle saldırgan olan davranış kalıplarına baktığımızda madde bağımlılığıyla, gelişimin erken dönemlerinde iç içe girdiğini görürüz. Şiddet gösteren veya madde kullananların hayatlarına baktığımızda da birinci derece yakınları arasında şiddet davranışı, şiddete maruz kalma veya alkol, madde kullanımının daha yaygın olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

Özellikle bu tür olgularda şiddetin nörobiyolojisinde biyolojik faktörlerin de önemli rol oynadığını dile getiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Beyinde bulunan bazı maddelerin, (Nörotransmitter) serotonin, ve dopamin gibi beyinde bulunan  Nörotransmitter düzeyinde değişiklikler  oluşmaktadır. Şiddetin en sık alıntılanan basitçe biyolojik karşılığı düşük seratonin düzeyi diyebiliriz. Uzun süreli madde kullanımı, ön beyin dediğimiz prefrontal korteksin işlevini bozarak bir çok hareketin denetlenmesini maalesef engelliyor. Üniversite çağında gelişen beynimizin ön bölümü yönetici işlevlerden sorumlu olup odaklanma, dürtü kontrolü, planlama, organizasyon, muhakeme, empati ve iç görü işlevlerini kontrol eden merkezdir.

Madde kullanımına bağlı olarak beynin bu bölgesinin yeterince çalışmadığını düşünün. Bu kişilerin dürtü kontrolü, muhakemeleri ortadan kalkıyor. Empati kuramıyor, başkalarını nasıl üzdüklerini, onların duygularını anlamakta, kendilerini onların yerine koymakta zorlanıyorlar. Özellikle en büyük dürtülerden biri olan saldırganlık dürtüsünü kontrol edemez hale geliyorlar. Bunun için madde kullanımının saldırganlık ya da şiddet davranışıyla arasında bu kadar yakın bir ilişki bulunuyor.”

Ailede madde kullanılması, şiddetin olması ve iletişimsizlik madde kullanımına itebiliyor!

Özellikle madde kullanımı ve şiddet davranışı açısından bakıldığında risk etmenlerini değerlendiren Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bireye özgü ve aileye özgü risk etmenleri var. En başta madde kullanımının olması, kullanılan madde türlerinin hızla artması, çocukluk çağında yıkıcı davranışların varlığı, saldırganlık, akademik performans, riskli davranışların oluşması, mizaç bozuklukları, dikkat süresinin kısalığı ve dürtüsellikte artış bireye özgü risk etmenleridir. Bunlar olan bireylerde madde kullanımı riski daha yüksektir. Bunlar ayrıca şiddet ve saldırganlıkla aynı risk etmenleridir.” dedi.

Ailesel olarak bakıldığında ise en başta disiplinin var olmaması olduğunu belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bir şekilde ailede madde kullanımı olması ya da aile içi şiddetin olması, aile içinde ayrılmaların sıklığı, çocuklarda uzak ailelerin olması, ilişki bağlarının zayıf olması maalesef ailesel risk etmenleri olarak karşımıza çıkıyor.” şeklinde konuştu.

İhmal ve istismar çocuklar için en önemli etken!

‘Bu konuda neler yapılabilir?’ sorusuna, “Öncelikli olarak içinde maddenin yer almadığı, olumlu yaşama değerlerinin öne çıkarılması, sağlık ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi, madde kullanmadığı için bireylerin gurur duymalarını sağlayarak onlara destek olmak olunması gibi adımlar atılabilir.” diyen Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, bağımlılık yapan maddelerin tüm dünya da halk sorunu olarak tanımlandığına dikkat çekti.

Özellikle çocukluk yaşlarından itibaren suç ve şiddet davranışları sergilenmesinde etken faktörlerden birisinin madde kullanımı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Önemli olan unsur suç işleme potansiyelinde olan çocukların baştan saptanması ve eğitimlerle suç işlemenin önüne geçmek olmalı. Çocukluk yaşlarında madde kullanmaya başlayan kişilerin ileride madde kullanma riskinin çok daha yüksek olduğu belirtiliyor. En baştan riskli gurupların belirlenerek onlara özel bir program uygulanması gerekir. Eğer madde kullanıyorlarsa o aşamadan sonra tedaviyle birlikte rehabilitasyonları önemli bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde madde kullanıcılarının tedavi sonrası rehabilitasyonları ile ilgili çok önemli eksiklikler olduğu düşüncesindeyim. Bu konunun profesyonel ekipler tarafından gerçekleştirilmediği ilaçsız, tedavi adı altında kişilerin ilaçlarının kesilerek hastanın hem madde kullanımı hem de şiddet davranışının riskinin artırıldığı görülmektedir. Rehabilitasyon tedavinin devamı gibi değil de ayrı bir programmış gibi ele alındığı saptanmıştır. Tedavi sonrası rehabilitasyon hizmetlerindeki eksiklikler nedeniyle madde kullanımının tekrarladığı veya devam ettiği ya da suça yönelmenin daha fazla olduğunu söyleyebilirim.

Çocukluk ve ergenlik döneminde madde kullanımı ve bağımlılığa itilme nedenleri arasında güçsüz ve zayıf kişilik yapısı, benlik saygısının ve özgüveninin düşük olması, iş denetiminin gelişmemiş olması yani dürtüselliğin fazla olması, aile problemlerinin fazla olması ile çocukluk çağı ihmal ve istismarı sayılabilir.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Adana türbanlı escort Çukurova türbanlı escort Seyhan türbanlı escort Ankara türbanlı escort Mamak türbanlı escort Etimesgut türbanlı escort Polatlı türbanlı escort Pursaklar türbanlı escort Haymana türbanlı escort Çankaya türbanlı escort Keçiören türbanlı escort Sincan türbanlı escort Antalya türbanlı escort Kumluca türbanlı escort Konyaaltı türbanlı escort Manavgat türbanlı escort Muratpaşa türbanlı escort Kaş türbanlı escort Alanya türbanlı escort Kemer türbanlı escort Bursa türbanlı escort Eskişehir türbanlı escort Gaziantep türbanlı escort Şahinbey türbanlı escort Nizip türbanlı escort Şehitkamil türbanlı escort İstanbul türbanlı escort Merter türbanlı escort Nişantaşı türbanlı escort Şerifali türbanlı escort Maltepe türbanlı escort Sancaktepe türbanlı escort Eyüpsultan türbanlı escort Şişli türbanlı escort Kayaşehir türbanlı escort Büyükçekmece türbanlı escort Beşiktaş türbanlı escort Mecidiyeköy türbanlı escort Zeytinburnu türbanlı escort Sarıyer türbanlı escort Bayrampaşa türbanlı escort Fulya türbanlı escort Beyoğlu türbanlı escort Başakşehir türbanlı escort Tuzla türbanlı escort Beylikdüzü türbanlı escort Pendik türbanlı escort Bağcılar türbanlı escort Ümraniye türbanlı escort Üsküdar türbanlı escort Esenyurt türbanlı escort Küçükçekmece türbanlı escort Esenler türbanlı escort Güngören türbanlı escort Kurtköy türbanlı escort Bahçelievler türbanlı escort Sultanbeyli türbanlı escort Ataşehir türbanlı escort Kağıthane türbanlı escort Fatih türbanlı escort Çekmeköy türbanlı escort Çatalca türbanlı escort Bakırköy türbanlı escort Kadıköy türbanlı escort Avcılar türbanlı escort Beykoz türbanlı escort Kartal türbanlı escort İzmir türbanlı escort Balçova türbanlı escort Konak türbanlı escort Bayraklı türbanlı escort Buca türbanlı escort Çiğli türbanlı escort Gaziemir türbanlı escort Bergama türbanlı escort Karşıyaka türbanlı escort Urla türbanlı escort Bornova türbanlı escort Çeşme türbanlı escort Kayseri türbanlı escort Kocaeli türbanlı escort Gebze türbanlı escort İzmit türbanlı escort Malatya türbanlı escort Manisa türbanlı escort Mersin türbanlı escort Yenişehir türbanlı escort Mezitli türbanlı escort Erdemli türbanlı escort Silifke türbanlı escort Akdeniz türbanlı escort Anamur türbanlı escort Muğla türbanlı escort Bodrum türbanlı escort Milas türbanlı escort Dalaman türbanlı escort Marmaris türbanlı escort Fethiye türbanlı escort Datça türbanlı escort Samsun türbanlı escort Atakum türbanlı escort İlkadım türbanlı escort Adıyaman türbanlı escort Afyonkarahisar türbanlı escort Ağrı türbanlı escort Aksaray türbanlı escort Amasya türbanlı escort Ardahan türbanlı escort Artvin türbanlı escort Aydın türbanlı escort Balıkesir türbanlı escort Bartın türbanlı escort Batman türbanlı escort Bayburt türbanlı escort Bilecik türbanlı escort Bingöl türbanlı escort Bitlis türbanlı escort Bolu türbanlı escort Burdur türbanlı escort Çanakkale türbanlı escort Çankırı türbanlı escort Çorum türbanlı escort Denizli türbanlı escort Diyarbakır türbanlı escort Düzce türbanlı escort Edirne türbanlı escort Elazığ türbanlı escort Erzincan türbanlı escort Erzurum türbanlı escort Giresun türbanlı escort Gümüşhane türbanlı escort Hakkari türbanlı escort Hatay türbanlı escort Iğdır türbanlı escort Isparta türbanlı escort Kahramanmaraş türbanlı escort Karabük türbanlı escort Karaman türbanlı escort Kars türbanlı escort Kastamonu türbanlı escort Kırıkkale türbanlı escort Kırklareli türbanlı escort Kırşehir türbanlı escort Kilis türbanlı escort Konya türbanlı escort Kütahya türbanlı escort Mardin türbanlı escort Muş türbanlı escort Nevşehir türbanlı escort Niğde türbanlı escort Ordu türbanlı escort Osmaniye türbanlı escort Rize türbanlı escort Sakarya türbanlı escort Siirt türbanlı escort Sinop türbanlı escort Sivas türbanlı escort Şanlıurfa türbanlı escort Şırnak türbanlı escort Tekirdağ türbanlı escort Tokat türbanlı escort Trabzon türbanlı escort Tunceli türbanlı escort Uşak türbanlı escort Van türbanlı escort Yalova türbanlı escort Yozgat türbanlı escort Zonguldak türbanlı escort
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.