Adamına göre dünyada, adamına göre yaşayarak…
Ne günlere geldik, ne günlere…
Eğrisini doğrusunu kafalarına göre kuran, çıkarcı insanlarla dolu anlaşılmaz bir dünyada yaşar olduk…
Adamına göre davranışlar… Adamına göre sözler…
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de yok mu? Elbette sayısız örnekleri var; aile içinde, şirkette, okulda, mahallede, herhangi bir oyunda, içte, dışta, kardeşte, akrabada… Sayın sayabildiğiniz kadar, o kadar örnekleri çok ki…
Adamına göre davranır olduk her şeyde… Adamına göre…
Öyle ki;
Benim gibi düşünüyorsan iyisin, benim gibi düşünmüyorsan kötüsün…
Durun ve düşünün bir kere olsun, bir kerecik…Lütfen!
Günlük hayatımızda, televizyonlarda, gazetelerde aklınıza gelen her yerde; adamına göre durumlarda, vicdanınız olanları görünce sizi hiç rahatsız etmez mi?
İşe girerken adamına göre, işten çıkarılırken de adamına göre kararlar…
Bazılarının kafalarına göre adillik… Nasıl adillikse?
Günümüz dünyasında; duygular maddileşirken, manevilikler ruhsuzlaştı, anlamsızlaştı. İnsana değer, eşyaya değerden sonra gelir oldu…
Adamına göre durumlarla hayatımızın her alanında bir şekilde karşılaşıyoruz; ya başkasına yapılanlarla ya da kendimize yapılanlarla… Kimi zaman dışlandığımızda, kimi zaman da haksız yere hakkımızın gasp edilerek bizim yerimize başkasına verildiğinde…
Kirlenmişlik ruhu sarmışsa, adamına göre davrananlardan temiz bir davranış beklemek ancak kendini kandırmaktan öteye geçmez, daha da ötesi saflıktan başka bir şey olmaz.
Evlatlar arasında ayrımcılıkta; kız çocuklarını yok sayarak mirasını vermemeye çalışmak, kimi çocuklarına miras bırakmamak için malını mülkünü birine hülle yoluyla vermek…
Şirkette liyakatle gelmesi gereken birini hak ettiği yere getirmeyip, işi anlamayan birini onun üzerine amir olarak işe almak…
Üstü başı düzgün, pahalı giysiler, arabalar vb. olanla; sade ve fazla bir geliri olmayan iki insanın herhangi bir yere gittiğinde yine adamına göre karşılanışları…
“Nasrettin Hoca, bir gün tanımadığı bir yerde düğüne gider. Davetsiz misafir ya, kılık kıyafeti düzgün ve iyi olmadığı için itibar ve iltifat görmez, kapıdan geri çevrilir. Hoca, bu duruma çok bozulur. Hemen evine gider, gösterişli libasını ve kürkünü üstüne geçirir tekrar düğüne gider. Bu sefer itibar ve iltifatın sınırı yoktur. Başköşeye oturtulur. Yemekler gelince sofraya buyur edilir. Hoca sofranın başına kürkünü yerleştirip; “Ye kürküm ye. Bu iltifat ve ikram bana değil, sanadır.”
Adamına göre davranışlara daha birçok örnek var; bilip de söyleyemediğimiz, sizin de bir şekilde anlayacağınız haller…
Hele bu pandemi döneminde öyle çok örnek var ki anlatmaya sayfalar yetmez.
Kimi haykırsa sesi hiç duyulmaz, kimi de öksürse yer yerinden oynar.
Kimi burnunu çıkarsa tepesine binilir, kiminin de her şeyi alenen ortada hiçbir şey yokmuş gibi; kör, sağır ve dilsiz olunur…
Kimi kollarını sallasa, hemen peşine düşülür; kimi üzerine yürür, tükürür “yarabbi çok şükür” deyip susulur…
Anlaşılmaz bir dünyada yaşıyoruz… Hayır! Hayır anlıyoruz… anlıyoruz da çoğu zaman anlamamazlıktan gelmek işimize mi geliyor? Anlıyorsunuz değil mi, söylemek isteyip de söyleyemediklerimi?
Gündüz fenerle İNSAN arayan Diyojen gibi bizde adamına göre davranmayan insan mı arasak? Sizce günümüzde hiç şansımız var mı?
Kim bilir?
Adamına göre sen…
Adamına göre ben…
Adamına göre BİZ…
Cengiz Çetik