Hayatın içinde birileri sürüngen hayatıyla ömür tüketirken, birileri de kartal uçuşuyla yaşamın nimetlerini tadarak, yaşayıp gidiyor. Ve şükredenler ne yazık ki genel de sürüngenler olurken, kartallar şükretmeden keyfini yaşıyor. İşte düşünen, sorgulayan insan buna isyan ediyor. Düşünmeyen zaten onların artıklarına bile dua etmekten çekinmiyor. Maalesef hayat; zenginlerin saltanatı, fakirlerin acılarıyla dolu...
Zengin olan bir kişi mal varlığını satarak kanser tedavisi için yurtdışına gidip üç gün daha fazla yaşamak için birikintilerini harcarken, fakir kişi ise çalıştığı patronun üç kuruşuna şükredip ay sonunu nereden, nasıl kısıp maaşa kadar dayanabilirim, hesabını yaparak yaşamını sürdürmektedir. Aynı kişiye haline şükret denilip beynini dini sözlerle dizginletilirken, diğer yandan zengin patronu da onun üzerinden kazandığıyla aldığı evleri arabaları satarak tedavisini sürdürüyor, özel sağlık sigortasıyla büyük oranda yükünü azaltıyor. Çalışan işçisi hasta olduğunda kanser ilaçlarını almayı bırak, doğru düzgün beslenemeden kısa yoldan göçüp gidiyor. Şimdi diyeceksiniz ikisinin de gideceği yer aynı. Evet, aynı ama adaletsiz hayat da yaşantılar, tedaviler, hayat kalitesi farklı…
Buna zenginlerden çok, fakirler itiraz edecek biliyorum. Neden mi? Çünkü gerçeklerle yüzleşmek onları korkutuyor. Bir de birilerinin baskıcı düşünceleri de baskın gelecek, onları daha içine kapatacak.
Düşünen insan, sorgulayan insan…
Düşünmeyen insan, okumayan insan, düşünmekten korkan insan onları daha çok sevindirir. Onlar, biraz daha yüz bulsalar; düşünen insanları, sorgulayan insanları “suçlu” bile ilan ederler. Çünkü onların yanlışlarını, yalanlarını söyleyip, gerçeklerle yüzleştirilmesi, sırlarının aydınlatılması rahatsız eder. Rahatlarını bozar. Saldırganlaşır. Sokak eşkıyaları gibi davranır, argo kelimelerle seni tahrik edip alçaltmaya, kendi seviyesine düşürmeye çalışır. Onlar, senin seviyene çıkamayacağını bilir. Senin seviyende, seninle mücadele edemeyeceğini bilir, onun için bel altı saldırmayı seçer…
İşte, sağlıkta zenginler hep artıdadır, fakirler de ise hep ekside…
Sen, fakirsen sesini sakın çıkarma, haklar önce zenginleri korumak içindir. Onlardan ispat beklenmez senden bekledikleri kadar. Paranın sesi mi tatlı, yoksa sistemin sesimi bu şekil de kurulu..…
Çifte standart hayatın adaletsizliğinde; birileri hep seni kullanır, yukarı çıkmak için basamak yapar. Sen de bazen kapılırsın sahte gülüşlerine ve sana yardım ediyor zanneder, sarılırsın, o da seni kullanıp yukarılara tırmanır, sense aşağıdan yukarıya çıkardığına alkış tutarsın. Benim sayemde orada diye. Ama kendine bakmazsın, ben neden aşağıdayım, ben neden eskisi gibi onun yanında değil de uzaktayım diye?
Gün gelir utanmadan, “Sen yoluna, ben yoluma der.”sen de süs kabağı gibi ortada kalırsın…
Hayat sana öğretir, öğretir de öğrettiğiyle kalır. Kimilerine öğretir, kimilerine yaşatır, kimilerine de kaymağını yedirir. Artık geri kalanı da, kalanına şükreder. Sağlıkta, parada onların…
Bu hayatta; kimi üzümün tadına zahmetsizce bakar, kimi de…
Cengiz Çetik