Düşünün bir kere; kendi ayakları üzerinde duramayan, başkalarının desteğiyle ne kadar ayakta durabilir değil mi?
Düşünün bir kere; işi olmayan bir insanın sığındığı yerde kendi kararlarıyla istediği gibi yaşayamaz değil mi?
Düşünün bir kere; fazladan çalışıp sırf işten kovulmamak için sesini çıkaramayan istediği gibi maaş alamaz değil mi?
Peki,
Tüm bu insanların ekonomisi düzgün mü?
İtibarı yerinde mi?
Hayır seslerini duyar gibiyim.
Öyleyse şunu diyebilir miyiz?
İşi olmayanın itibarı da olmaz, bağımsızlığı da…
Fabrikaları olmayan, üretimi olmayan ülkelerin itibarı olur mu?
Fabrikalar yerine tüketimi artırıcı faaliyetler, ithaller, üretim yapmayan topraklar; bağımsız ve itibarlı yapar mı?
Kocaman bir hayır…
Nasıl ki bir ailenin üretemeyen, çalışamayan kişilerin dışarıya bağımlılığı gibi; ülkeler de o derece dışarıya bağımlı olur. Bir süre sonra onların istediğine göre şekillenir gelecekleri… Ne itibar kalır, ne de bağımsızlık…
Kısaca;
Ekonomik bağımsızlığı olmayanların itibarı da olmaz.
Ne evler, ne yollar, ne de gösterişli yaşamlar bu gerçeği gizleyemez.
Meyve veren ağaçlar, doğayı canlandıran ormanlar yok oldukça yaşam da zorlaşır.
Taş ocakları, altın madenleriyle üç beş kişiyi ihya edeceğim derken, milyonlarca insanın sağlığını, bahçelerini, doğayı yok etmek; insanı bağımsız da yapmaz, mutlu da etmez. Yiyecek üretmeyen bir toplum dışarının yiyeceğine muhtaç kalır, dışarıya bağımlı olur.
Ekonomi çarkları ithalatla dönen hiçbir ülke bağımsız olmaz. İğnesinden, çöpüne kadar ithal eden bir ülke nasıl bağımsız ve itibarlı olabilir? Bir evin içinde yaşamak nasılsa, bir ülkenin içinde yaşamak da öyledir; dışarıya bağımlı bir ülke üretmezse; tüketici olarak, zamanla tüketir her şeyini…
Öyleyse; zeytinlerimizi, tarlalarımızı, bağlarımızı, bahçelerimizi, ormanlarımızı koruyalım. Onlar bizim en büyük hazinelerimiz, onlar bizim varlığımız, onlar bizim bağımsızlığımızın yok olmaması için kalan son kaleler... Onları yok eden hiçbir bir ülke ayakta kalamaz. Suyumuzu, fabrikalarımızı, enerjilerimizi, toprağımızı, denizlerimizi, havamızı koruyup, onlara sahip çıkmazsak, yanlışları görüp durduramazsak; ne geleceğimiz kalır, ne itibarımız, ne de bağımsızlığımız…
Cengiz Çetik