Bazen hayatta; aklın, mantığın almadığı yaşamlar yaşanır. Duygular sislenir, gözler kararır ve düşünceler körelir. Bazen de kararan düşünceler aydınlanır; renk cümbüşü haline gelir. Düşler kurdurur, ütopyalar canlanır içinde. Ve sen, unutursun çevrendeki gerçekleri. Yaşarsın kendi küçük dünyanda.
Dünya kurulalı; ne güneşler doğmuş, ne güneşler batmıştır yeryüzünde…
Dünyada, hayat olduğunda; güzellikleri ve çirkinlikleri de beraberinde getirmiştir. Tarihler boyunca, yalanlar ve gerçekler üzerine ne oyunlar oynanmıştır üzerinde. Bir küçük sözle, büyük savaşlar olmuştur. Bir karış toprak için nice hayatlar harcanmıştır. Ne hainlikler türemiştir; kendini kahraman gösteren. Ne kahramanlar gelmiş, gönüllerde yer etmiş; ölümsüzleşmiştir.
Okyanustaki güneşin, sonsuz renk dansı gibidir; hayatın oyunları ve gerçekleri. Bazen göklere uçurur, bazense bataklığa götürür. Bazen gönüllere konar, bazense gönülleri kırar. Hayatın içinde yaşanan; gelip giden küçük oyunlardır yaşanan.
Sevgiler, kızgınlıklar, kinler, nefretler, acılar, gözyaşları ve sevinç çığlıkları; hayatın damlalarıdır içindeki yaşanan.
Gökkuşağının etkileyiciliği kayboluncaya kadardır. Gördükçe hayran kalırsın renklerin ayrışmasına; kaybolunca dönüp gidersin kendi yoluna. İşte hayatımızın gökkuşakları da bizimleyken parlar ve yaşar. Gittikleri an, içindeki sevgisi kadar izi kalır. Gerisi yalan olur.
Yalanlarla yapılan dans, acı verir sonunda. Kırılan kalpler; ezilir gerçekler altında ve sen uyanırsın yanlış gördüğün rüyadan.
Hayat damlalarının oluşturduğu ’ sonsuz renk dansı ' nın ömrü, güneş batıncaya kadardır. Karanlıkta solar rengi, sönük olur dansı. Yeni bir güneş doğunca; başlar dansı, kaldığı yerden…
Cengiz Çetik