Bir an gelir nutkun tutulur, söylemek istediklerini içinden, anlamının anlamına yoracak en uygun sözleri bulup sıralayamaz, söyleyemezsin. Düşüncelerin sanki tutukluluk yapar ve kendi içinde, yeni bir kendini ararsın. Belki de yaşanılanlar, hissedilenler bunun gibidir. Öyle ki, bazen söylemek istediklerini “Hangi cümleler, yerli yerinde ifade eder?” diyerek, kendini zorlarsın. İşte öyle günlerin ardından, içinden geçenler gün gün çoğalır ve artık sözcükler bir an gelir ve kendiliğinden sıralanır gider, verginin vergisi gibi…
Bu yaz, yine çalışan bordrolular, her yıl olduğu gibi vergi şampiyonu adaylığında rakip tanımayacak gibi duruyor. Memur ve özel sektörde çalışanlar, her yıl belirli bir ayda % 20 gelir vergi dilimine girerek, yıl ortasında alacağı zammı almadan, gelir kaybına uğramasına yol açıyor. Bu da ayrıca verginin vergisini vermektir. Çoğu zaman maaşa gelecek zam gelmeden gidiyor. Zaten çalışanın her maaşından peşin olarak gelir vergisi kesilirken, bir de vergi dilimine girerek ikinci bir verginin alınması çalışanları zor durumda bırakıyor. Sendikalar, yıllardır bunu söylenilen sözlerden öteye somut bir dayanışmaya, desteğe ve girişime gidilmemesi, bir adım atılmaması, çalışan bordroluları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Çünkü çalışan kesimlerin sendikalardan beklediği; özlük hakları ve gelir kaybı olmasının önlenmesi için girişimde bulunulmasıdır.
Günlük hayatımızda alışveriş ettiğimiz her şeyin içinde, zaten ayrıca vergi veriyoruz. Öyle ki bazen aldığımız ürünün vergisinin vergisini de ödüyoruz. Aldığımız bazı ürünlerin içinde Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) öderken, verginin de vergisini ödüyoruz. Yani, ÖTV'nin de KDV vergisini ödüyoruz. Bu yaşananlar neye benziyor biliyor musunuz? Hani ahşap el yapımı olan bebeklerin ortasını açtığımızda içinden bir bebek, onu da açtığımızda bir başka bebek çıkan matruşka var ya onun gibi hayatımızdaki vergilerin sürprizlerini de iç içe yaşıyoruz. Tabii alışverişlerimizde hiç ÖTV ödemediklerimizde var. Örneğin; yat, pırlanta alırken hiç ödemiyoruz. Ne güzel değil mi?
Lidyalılar parayı, Sümerler de vergiyi bulmuşlar. Peki, verginin vergisini bulan hangi ülkedir sizce?
Dünyada bizim kadar çok vergi veren kaç ülke var?
Çalışan peşin peşin verirken, ikinci vergi verme durumunda kalırken, verginin vergisini hiç vermeyenler var mı?
Tüm bu soruların cevapları elbette var ve siz de benim gibi yanıtlar verdiniz. Ama tüm bunlardan asıl önemli olan çalışan milyonların ikinci vergiyle gelir kaybının önlenmesidir. Vergi dilimine düşmemek için çıtanın yükselmesi gerekmektedir. Bunun çözümünü sağlayacak tüm kesimler artık, LÜTFEN BU SORUNU ÇÖZÜNÜZ.
Katmerli vergiler içinde yaşayanlara ne diyelim?
Sözün sözüne, söz söylense de burada, sözden öte yol mu kaldı?
Yüreğinde, her şeye rağmen; sevginin sevgisini, sevgiyle yaşatan ve yaşayanlara selam olsun.
Cengiz ÇETİK