Nasıl bir dünyanın içinde yaşıyoruz? Ne tarafa dönsek kan, gözyaşı…
Acılar zincirleme sıralanmış geziyor. Sussan susulmuyor, konuşsan duyulmuyor.
Bir yanda ekonomik sıkıntılar insanların ruh hallerini bozmuş, dokunsan patlayacak, cinnet geçirecek.
Bir yanda Teksas’a dönmüş sanki canı sıkılan sokağa çıkıp adam vuruyor. Kadınları, çocukları zayıf görüp, eksikliklerini, şiddet göstererek deşarj olmalarına tanık oluyoruz.
Normal olmayan kural, yasa tanımayanlara tanık oluyoruz, sanki normalmiş gibi…
Bir yanda virüs belası, bir yanda masum insanları katleden ülkeler, bir yanda kendi cepleri için doğayı, insanlığı katledenler…
Ne yana baksak bir olumsuzluk ve mutsuzluk ve biz mutluluk oyunu oynuyoruz, tüm bu olumsuzluklar arasında; cennet gibi köşelerde cehennemi yaşıyoruz sanki…
Çifte standart öyle bir dünyada yaşıyoruz ki kendilerinin bir tırnağı kırılsa veryansın edenler; diğer insanların canları yanmış umurunda değil.
Sanki onlar insan değil, can taşımıyorlar. İnsanlık ölmüş arkadaş, boşuna konuşuyoruz biz.
Ne yazık ki bu dünyada, onlarla birlikte yaşamaya mahkûmuz. Başka bir dünya yok. Nerede insanlık, nerede huzur, siz biliyor musunuz?
Varsa öyle bir gezegen, durmayalım bizde oraya gidelim. Üzgünüm, dünyadan başka yaşayacak bir gezegen yok, şu ana kadar da bulunamadı.
Her tarafta kan var, vuran vurana. Dünyada herkes; ya uyuyor, ya da seyrediyor.
Vurdumduymaz öyle bir gezegende yaşıyoruz ki; gidecek, yaşayacak ne başka bir gezegen, ne de başka bir dünyamız yok.
Dünya, koca bir hapishane ve biz de içinde ömür törpüleyerek yaşamaya çalışan mahkûmlarıyız; serserilerle, vurguncularla, insanları havyan kadar bile değer vermeyip katledenlerle, katillerle, kendini satanlarla, sattıranlarla, dolandırıcılarla, iyisiyle, kötüsüyle ve daha niceleriyle dolu dünyada yaşamak zorundayız.
Maalesef, gidecek başka bir yer de yok. Aşağısı boşluk, yukarısı boşluk kalmışız orta bir yerinde. Kendimizi bugün de ölmemiş, yaşıyor görüyorsak, şanslı sayıyoruz bu günü de atlattık diye…
Dünyada sıradan bir olaymış gibi katliamlar yapılıyor. Gören, duyan yok. Kör, sağır olmuş herkes sanki bilen yok.
Bir yerde petrol, enerji kaynakları için insanlar kurban ediliyor, başka yerlerde açlıktan insanlar ölüme mahkûm ediliyor.
Öyle bir kanlı, kana doymayan dünya var ki kendi kendini gün gün yok ediyor.
Yazık!
Dünyanın çivisi kırılmış, kalmış içinde kanlı bir parçası. Çıkarılsa da artık eskisi gibi olmaz. Gidenleri bir daha geri getiremez. Yarınımız ne olur? Bilinmez bir bilmece içindeyiz.
Bilgisayar oyunu gibi birileri yazıyor, birileri de piyon olmuş uyguluyor. Kurulmuş dünyada, kendince kuru bir düzen. Birileri, işine geldiği gibi yapıyor. Biz ne söylersek söyleyelim…
Her şey boş…
Cengiz ÇETİK