Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
Köşe Yazarı
Cengiz ÇETİK- Şair, Yazar, Öğretmen
 

DİKKAT! DERS ALMIYORUZ, ÖLÜYORUZ, ÖLDÜRÜYORUZ

Evet, yanlış okumadınız; ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz. Depremlerde, trafik kazalarında, yangınlarda, salgınlarda vb. birçok konuda hayatımızı ucuzlaştırıp, karartıp yok ediyoruz, edilmesine seyirci kalıyoruz. Ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz… Onca yıl geçti, o büyük 17 Ağustos depremi ardından hala dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol gitmişiz. Lafa gelince kimseyi konuşturmuyoruz, sonuca gelince yaşanan acıların ardından teselli sözlerinden öteye bir şey yok. Sadece deprem mi birçok konuda maalesef insan hayatı ucuz gidişlerle yok oluyor. 17 Ağustos depreminden sonra, yeni depremlerde insanlar daha tedbiri alınmış yerlerde ev yaptırılarak yaşasın istendi. Bunun için birçok projeler sunuldu. Ama bu belli kesim insanlara ulaşabildi, maddi gücü yetersiz olanlar yine çürük binalarda kaderine terk edildi. Birçok yerde hala kaderine terk edilmiş insanların en ufak depremde göçük altında kalabilecek binlerce insan var. Bugün onları göremeyenler, depremden sonra kaderleri diye ortaya çıkmasın. Göz göre göre tedbirsizlikten ölüm, cinayettir. Çarpık kentleşme hala bitmedi, bitmiyor. Dere içlerinde yapılan evler hala yerinde, önceki depremlerde hasar alıp içlerinde yaşayan insanlar hala var, yıllar içinde dayanıklılığı azalan evlerde çaresiz yaşayan insanlar hala var. Duvarları çatlamış evlerde çaresiz yaşayan insanlar var. Maddi gücü olmayıp yaşayanların sesi, sessiz çığlıklarını bugün duymayanlar var. Deprem olunca göçük altında seslerini duymak için ‘Sesimizi duyan var mı?’ diyoruz, deprem olmadan önce seslerini duyabilmek ve kurtarabilmektir asıl olması gereken, olduktan sonra, son bir umutla çırpınmak değil… Başta İstanbul olma üzere birçok kentte hala depreme dayanıksız evlerde yaşamak zorunda olan insanlar var. Deprem olunca, onların ardından ağıtlar yakmak değil, olmadan tedbirini aldırıp yaşatmaktır asıl olması gereken. Fıtratlarında ölmek değil, tedbiri alınarak yaşatmaktır asıl olması gereken… Yeterince ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz… Evet, ders almıyoruz, almak da istemiyor muyuz? Alması gerekenlere yeterince dokunamıyor muyuz? Şöyle bir çevremize bakalım ne kadar çok insanın çok kolay hayatlarından olduklarını görürüz. Yeterli tedbir almıyoruz, ölen ölür kalan sağlar mantığı bu çağda yakışmıyor insanoğluna… Panik ataklarla yaşayan insanların, panik ölümleri olmasın. Türkiye’de insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. İnsanların kolayca yok olması seyredilmemeli; uyarılmalı, ders alınmalı, tedbir alınmalı… Ama maalesef ders almıyoruz kolayca. Çoğu zaman seyrediyoruz, ağlanacak hallerimize gülerek. Belki çaresizlikten, belki de hala olayın ciddiyetini fark etmeden, seyrettiklerimiz bizim başımıza gelince feryat edinceye kadar… Tren kazaları, iş kazaları, maden kazaları, trafik kazaları oluyor, suç; ölenlerin, yeterince tedbirini almayanlar çoğu zaman başkalarına yıkıyor suçu ve kaldığı yerden devam ediyor. Fabrikalar yanıyor, insanlar gerekli tedbirleri almayan yüzünden ölüyor, tedbiri almayanlar sıyrılıp çıkıp. Yine çalıştırdıklarının üzerine yıkıp yollarına devam ediyor çoğu zaman. Ölen öldüğü yerde kalıyor. Ses çıkarsan sen suçlu oluyorsun. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır cinsinden… Evet, arkadaş ders almıyoruz, virüs salgınında bile herkes saldım çayıra Mevla’m kayıra… İnsanlar bilinçsiz, bilgisiz, duyarsız, sorumsuz olanlar yüzünden ve sorumlularında alması gereken tedbirleri almayarak insanları kendi kaderlerine bırakarak; birbirimizi öldürüyoruz, ölüyoruz ve çoğu zaman boş boş bakıyoruz… İNSAN SAĞLIĞINI, CANINI ÖNCELİKLİ YAPMADIĞIMIZ SÜRECE, BU SONUÇLAR ASLA DEĞİŞMEYECEK, TEKRAR EDECEK; İSTESEK DE, İSTEMESEK DE… CENGİZ ÇETİK    
Ekleme Tarihi: 08 Şubat 2023 - Çarşamba

DİKKAT! DERS ALMIYORUZ, ÖLÜYORUZ, ÖLDÜRÜYORUZ

Evet, yanlış okumadınız; ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz. Depremlerde, trafik kazalarında,

yangınlarda, salgınlarda vb. birçok konuda hayatımızı ucuzlaştırıp, karartıp yok ediyoruz, edilmesine
seyirci kalıyoruz.
Ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz… Onca yıl geçti, o büyük 17 Ağustos depremi ardından hala
dönüp baktığımızda bir arpa boyu yol gitmişiz. Lafa gelince kimseyi konuşturmuyoruz, sonuca gelince
yaşanan acıların ardından teselli sözlerinden öteye bir şey yok. Sadece deprem mi birçok konuda
maalesef insan hayatı ucuz gidişlerle yok oluyor.
17 Ağustos depreminden sonra, yeni depremlerde insanlar daha tedbiri alınmış yerlerde ev
yaptırılarak yaşasın istendi. Bunun için birçok projeler sunuldu. Ama bu belli kesim insanlara
ulaşabildi, maddi gücü yetersiz olanlar yine çürük binalarda kaderine terk edildi. Birçok yerde hala
kaderine terk edilmiş insanların en ufak depremde göçük altında kalabilecek binlerce insan var.
Bugün onları göremeyenler, depremden sonra kaderleri diye ortaya çıkmasın. Göz göre göre
tedbirsizlikten ölüm, cinayettir.
Çarpık kentleşme hala bitmedi, bitmiyor. Dere içlerinde yapılan evler hala yerinde, önceki
depremlerde hasar alıp içlerinde yaşayan insanlar hala var, yıllar içinde dayanıklılığı azalan evlerde
çaresiz yaşayan insanlar hala var. Duvarları çatlamış evlerde çaresiz yaşayan insanlar var. Maddi gücü
olmayıp yaşayanların sesi, sessiz çığlıklarını bugün duymayanlar var. Deprem olunca göçük altında
seslerini duymak için ‘Sesimizi duyan var mı?’ diyoruz, deprem olmadan önce seslerini duyabilmek ve
kurtarabilmektir asıl olması gereken, olduktan sonra, son bir umutla çırpınmak değil… Başta İstanbul
olma üzere birçok kentte hala depreme dayanıksız evlerde yaşamak zorunda olan insanlar var.
Deprem olunca, onların ardından ağıtlar yakmak değil, olmadan tedbirini aldırıp yaşatmaktır asıl
olması gereken. Fıtratlarında ölmek değil, tedbiri alınarak yaşatmaktır asıl olması gereken… Yeterince
ders almıyoruz, ölüyoruz, öldürüyoruz…
Evet, ders almıyoruz, almak da istemiyor muyuz? Alması gerekenlere yeterince dokunamıyor muyuz?
Şöyle bir çevremize bakalım ne kadar çok insanın çok kolay hayatlarından olduklarını görürüz. Yeterli
tedbir almıyoruz, ölen ölür kalan sağlar mantığı bu çağda yakışmıyor insanoğluna…
Panik ataklarla yaşayan insanların, panik ölümleri olmasın. Türkiye’de insan hayatı bu kadar ucuz
olmamalı. İnsanların kolayca yok olması seyredilmemeli; uyarılmalı, ders alınmalı, tedbir alınmalı…
Ama maalesef ders almıyoruz kolayca. Çoğu zaman seyrediyoruz, ağlanacak hallerimize gülerek. Belki
çaresizlikten, belki de hala olayın ciddiyetini fark etmeden, seyrettiklerimiz bizim başımıza gelince
feryat edinceye kadar…
Tren kazaları, iş kazaları, maden kazaları, trafik kazaları oluyor, suç; ölenlerin, yeterince tedbirini
almayanlar çoğu zaman başkalarına yıkıyor suçu ve kaldığı yerden devam ediyor.
Fabrikalar yanıyor, insanlar gerekli tedbirleri almayan yüzünden ölüyor, tedbiri almayanlar sıyrılıp
çıkıp. Yine çalıştırdıklarının üzerine yıkıp yollarına devam ediyor çoğu zaman. Ölen öldüğü yerde
kalıyor. Ses çıkarsan sen suçlu oluyorsun. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır cinsinden…
Evet, arkadaş ders almıyoruz, virüs salgınında bile herkes saldım çayıra Mevla’m kayıra… İnsanlar
bilinçsiz, bilgisiz, duyarsız, sorumsuz olanlar yüzünden ve sorumlularında alması gereken tedbirleri
almayarak insanları kendi kaderlerine bırakarak; birbirimizi öldürüyoruz, ölüyoruz ve çoğu zaman boş
boş bakıyoruz… İNSAN SAĞLIĞINI, CANINI ÖNCELİKLİ YAPMADIĞIMIZ SÜRECE, BU SONUÇLAR ASLA
DEĞİŞMEYECEK, TEKRAR EDECEK; İSTESEK DE, İSTEMESEK DE…


CENGİZ ÇETİK

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.