1. Giriş
a. Değerli dostlarım ve yüreği insan sevgisi odaklı ve Atatürk sevdalısı yurtsever kardeşlerim hepinize merhaba. Sizlerin de bildiği gibi bu hafta Türkiye Cumhuriyeti devleti ile bu ülkede yaşayan halklar olarak temmuz ayı içerisinde çok önemli tarihi olayların yıl dönümünü ulusça birlikte yaşadık. Bunlar sırasıyla;
- 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı,
- 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi
- 20 Temmuz 1936 Montrö Boğazlar sözleşmesi ve
- 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması idi.
b. Ancak Türk ulusu için tarihi önemi olan bu olaylar iktidar tarafından diğer milli bayram ve etkinliklerimizde yapılan kutlamalar gibi gereken önem verilmeden tüm yurt dahilinde bütün vatandaşlarımız tarafından katılımı sağlanmadan ve en önemlisi ayrımcılık yapılarak 15 Temmuz 2016 Fetö kalkışması olayında olduğu gibi devlet desteğinin azami kullanıldığı şekilde kutlanamamıştır. Artık milli bayramlarımız ve şehitlerimize yapılan işlemler de bile ayrışmalar yapılmaktadır. Bu olaylara ve yüce önder Atatürk' ün Cumhuriyetimizin bekası ve sonsuza dek yaşaması için yaptığı büyük devrimlere gereken önemin verilmemesinin ve halkımız tarafından da gereken duyarlılığın gösterilmemesi ile son derece sönük ve olması gereken coşkudan yoksun olarak kutlanmasına neden olmuştur. Esasında en acı olan ise gençlerimizin eğitiminde bu konular göz ardı edilmekte ve gelecek kuşakların devrimleri sahiplenmesi mümkün olmayacaktır. Siyasetçiler yemin ettikleri Laiklik ilkesi ise yok farz edilerek ve hiçbir endişe duymadan toplumun tepkisini çeken uygulamalar birer birer yürürlüğe konmakta ve meclisten bir oldubitti ile meclis çoğunluğunu kullanarak geçirilen yasalarla gerçekleştirilmektedir. Bu yaşanan olumsuz ve devlet geleneğine aykırı olaylar son derece üzücü ve düşündürücüdür.
c. Erzurum Kongresi ve Montrö Boğazlar sözleşmesinin önemini anlatmaya burada sayfalar yetmez. Bu olaylar Atatürk’ün siyaset ve devlet adamlığı olarak büyük bir ön görürlüğünün olduğunun göstergesidir. LOZAN Barış Antlaşmasının 98’inci yıldönümünde (24 Temmuz 1923), İstiklal mücadelemizin önderi Gazi Mustafa Kemal ile Lozan Görüşmelerinin mimarı ve Batı cephesi Komutanı İsmet İnönü’ye ve de tüm milli mücadele kahramanlarımıza sonsuz minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad olsun.
2. Lozan antlaşmasının anlamı, önemi ve tarihsel gelişmeler.
a. Lozan Antlaşması cephede kazanılan zaferin diplomaside perçinlenmesidir. Tam bağımsızlığımızın tüm dünyaya ilanıdır. Türkiye’nin tapusu Lozan’dır. Bu diplomasi zaferimiz tüm ulusumuza ve halkımıza kutlu olsun. Atatürk büyük eseri Nutuk’ta LOZAN Antlaşmasını şöyle anlatıyor. “Bu Antlaşma, Türk milletine karşı, yüz yıllardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını belirtir bir belgedir. Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş siyasi bir zafer eseridir. “Anlamı öyle büyük ki:
* Lozan Türkiye’nin kuruluş belgesi,
* Lozan Türkiye’nin bağımsızlık belgesi,
* Lozan Türkiye’nin dünya ülkeleri tarafından tanınmasının belgesi,
* Lozan Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik belgesi,
* Lozan on yıl sürmüş savaşın barış belgesi,
* Lozan Osmanlı’da yaşayan 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması’yla Ortodoksların, 1878 Berlin Anlaşması ile Hıristiyanların "mübadelesi" sonucunda, din farklarının siyasi çözüme ulaştırılmasının belgesi, dünyada ilk kez görülen zorunlu bir mübadelenin belgesi,
* Lozan yaklaşık üç yüz elli yılı aşkın süren, Osmanlı’nın iliğini, kemiğini sömüren kapitülasyonlara son vermenin belgesi,
* Lozan azınlıklara tanınan her türlü ekonomik ve hukuki ayrıcalığa son vermenin, dil ve din farkı gözetmeksizin, bütün yurttaşların hak ve yükümlülüklerini eşit biçimde garanti etmenin belgesi,
* Lozan çok hukuklu düzenden, yurttaşlık eşitliğine dayanan tek hukuk birliğine geçişin belgesi,
* Lozan Sevr Anlaşması'yla Türkiye’ye bırakılan 480 bin kilometreden ibaret bir ülkenin, önce 256 bin kilometrekare, sonra Hatay’ın katılmasıyla 47 bin kilometrekare daha ekleyerek, günümüzde 783 bin kilometrekareyi bulan, bugünkü Türkiye topraklarına kavuşmamızın belgesi. Ve bugünkü varlığımızı, bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi baştan sona kuruyor.
b. 1’inci Dünya savaşı sonrası İsviçre’nin Lozan kentinde konferans toplandı. Türkiye’yi İsmet İnönü başkanlığında Dr. Rıza Nur Bey ve Hasan Saka’dan oluşan heyet temsil etti. İsmet Paşa, Kasım 1922’de Lozan’a giderken Türkiye, 1912-1922 arasındaki 10 yıllık savaştan yeni çıkmıştı. Lozan Konferansı devam ederken İstanbul ve Çanakkale boğazları işgal altındaydı. Lozan’da Türkiye’nin karşısına Sevr benzeri bir antlaşma sunulmuştu. İsmet İnönü ve Türk heyeti hiçbir taviz vermeden direndi ve kazandı. Aylar süren görüşmeler sonrası 24 Temmuz 1923 ‘te Lozan Barış Antlaşması imzalandı ve bir diplomasi zaferi olarak tarihe geçti.
c. Bu antlaşma ile ilgili olarak İngiltere’nin ünlü Başbakanı Winston Churchill hatıratında “ Lozan Antlaşması, Sevr Antlaşmasıyla yapılmak istenenin tam tersini gerçekleştirmiştir. Türklere kendi barış koşullarını dayatmak ve Türk Ulusunu yok etmek isteyen büyük devletler, şimdi Türklere boyun eğmek durumunda kalmışlardır “ diyerek, Lozan’da Batı’nın, Atatürk Türkiye’si karşısında başını eğdiğini teslim etmiştir. Bu açıklama bile Lozan’nın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
3. Sonuçlar ve alınması gereken dersler.
a. Yüce önder Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm halkımızın Lozan ‘daki bu başarısına rağmen günümüzde bizleri kahreden büyük üzücü olaylar yaşamaktayız. Çocukluğumdan bu yana ülkemde olan olayların bende yarattığı acıyı ve bizleri çöküşe ve ayrışmaya nasıl götürdüğünü gözlerimizle ve büyük bir üzüntüyle yaşayarak görmekteyiz. Bu milletin yaklaşık % 80-90 kadarı Atatürkçü olduğunu söyler ama bilinçli olup bu değerlerinize sahip çıkmazsanız tarih çok acı bir şekilde tekerrür edecek ve emperyalist devletlerin Kurtuluş Savaşında alamadığını şimdi ellerimizle vereceğiz. Atatürk'ün rozetini takmak ve fotoğraflarını odalarımıza asmakla Atatürkçü olunmuyor. Devrimlerine ve yaptığı reformlara sahip çıkarak ve yaptığı devrimleri her alanda uygulayarak olur. İktidar nasıl ki laikliğe aykırı bir şekilde İslam dinini kullanarak çıkar sağlıyorsa ne yazık ki Atatürk’ü kullanarak siyaset yapan ve kişisel çıkarlarına alet eden ahlaksız ve çıkarcı birçok kişiler ve gruplar var. Lütfen Türk Halkı olarak daha duyarlı ve uyanık olalım ve milli birlik ve beraberlik içinde kenetlenelim. Sosyal medyada şarkı ve türkü vb. birçok gereksiz paylaşım yerine birazda bu olaylara yer verelim.
b. Bize bu ülkeyi ve Cumhuriyeti armağan eden devlet adamı ve asker komutanlarımıza sahip çıkalım. Bu vatan uğruna şehit ve gazi olan atalarımızı şükranla analım. Ben bugüne kadar Antalya’da verdiğim tüm TV-Radyo programları ve konferanslarımda neler yapmalıyız ve çözüm yolları konularına özel bir önem veriyorum. Eğer duyarlı ve sağduyulu ATATÜRK sevdalısı yurtseverler olarak Atatürk’ün temel ve bütünleyici ilkeleri doğrultusunda hareket etmezsek asla bu tehdit ve tehlikeleri engelleyemeyiz. Kurtuluş savaşımız sırasında meydana gelen iç isyanları unutmayınız. Bu iç isyanlar emperyalist devletler tarafından aynen geçmişte olduğu gibi bizi bir kardeş çatışmasına sürükleyebilir.
c. Ayrıca biz duyarlı Atatürk sevdalısı yurtseverleri en çok üzen olayların başında bugünkü iktidarın devlet ve siyaset adamlarından en üst sevideki kişiler tarafından Lozan Antlaşması ve Montrö Boğazlar sözleşmesinin artık güncelliğini kaybettiği ve bazı değişiklikler yapılabileceğini söylemeleridir. Bu söylemler ancak gaflet ve dalalet içinde olan yurttaşların söyleyebileceği şeylerdir. Bu ülkede diye söylemde bulunan aymazları bile gördük. Acilen aklımızı başımıza alıp bir an önce bu olumsuzluklara neden olan kişilerin iktidardan uzaklaştırılması ulusça milli birlik ve beraberlik içinde davranılarak sağlanmalıdır.
d. Siz dostlarımıza öneriler olarak bazı söylemek istediğim hususlar var. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi bir birey veya yurttaş üç yerde eğitim almaktadır. Bunlar aile, okul ve sosyal çevredir. Ailelerimizin çoğunda bir çocuk ve genç milli bilinç içerisinde yetişenlerin oranı çok düşük seviyededir. Okullarımızda eğitim ve öğretim kalitesi ve seviyesinin çok düşük olduğu yapılan sınavlarda ortaya çıkmıştır. Korono virüs salgını nedeniyle üç yıl eğitim ve öğretim yapılamayacağı ortaya çıkmıştır. Benim değerlendirmelerime göre bir kuşak kaybedilmeye doğru gitmektedir. Bu nedenle bilinçli ebeveynler ile duyarlı aile büyükleri çocuk ve gençlerin iyi ve milli bilinç doğrultusunda yetişmesi için önderlik etmeli ve onlara önemli günlerde kitaplar hediye etmeliler. Özellikle Atatürkçü düşünce sistemi ve ilkeleri başta olmak üzere ek olarak eğitim verilmesi ve konferansların izlettirilmesi sağlanmalıdır.
e. Diğer bir üzücü durum ise Lozan görüşmelerinde Türkleri tarih sayfasından silmek isteyen emperyalist güçler karşısında üstün bir devlet adamlığı ve direnç gösteren Kurtuluş savaşımızın batı cephe komutanı İsmet İnönü ve bu heyete katkı sağlayan kişilere yapılan son derece çirkin saldırı ve söylemlerdir. Bugün devlet erkanı tarafından Lozan antlaşmasına yönelik hiçbir kutlama ve olumlu bir bildiride bulunulmamıştır. Türkiye’de yaşayan yurttaşlar Lozan antlaşmasını hakkında hiçbir bildiri, açık oturum yapılmadığı gibi artık unutturulmaya çalışılmakta ve önemsizleştirici beyanlarda bulunulmaktadır. Bunun amacı ise değerli diplomat Şükrü Elekdağ’ın da söylediği gibi “ Atatürk sevgisi halkımızın kalbinde kök saldığı için Atatürk’e doğrudan hücum etmek yerine , onun eseri ve Türk Milleti’nin tarihindeki en büyük siyasi zafer olan Lozan Antlaşmasını kötülemektedirler.” Bu şekilde Atatürk itibarsızlaştırılıyor. Son yıllarda Atatürk’e ve devrimlerine karşı yoğun bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldüğüne tanık oluyoruz. Değerli dostlarım bu bilgileri lütfen herkesin okuması için tüm dostlarınızla paylaşın. Saygılarımla esen kalınız.
Tarihçi, Yazar ve E. Albay Kemal KARAKUZEY