Farkında mısınız?
Boğuluyorsunuz…
Ölüyorsunuz…
Bana zarar vererek kendinizi…
Biliyorsunuz;
İçimde yaşayanları tutar, besler, canlandırırım…
Bastığınız her adımda, varlığımı hissedersiniz.
Dağları yemyeşil tutmuşsam kaymasın diye, kucak açmış yuva olmuşsam tüm canlılara ağaçlarımla...
Kirli havayı alıp temizlemişsem bitkilerimle, akla gelmedik sayısız güzelliğe bezemişsem etrafınızı…
Bin bir canlıyı barındırmışsam denizler içinde...
Yok etmeyin hırslarınız yüzünden, kendinizle birlikte her şeyi…
Kirletmeyin...
Yakmayın…
Yıkmayın…
Öldürmeyin…
Yok etmeyin;
Bitkilerimi…
Hayvanlarımı…
Atmosferimi…
Havamı…
Yoksa olan yine size olur. Ben, değişim geçirerek, bir şekilde devam ettiririm varlığımı…
İçinde yaşadığınız, yaşayabileceğiniz her şeyin kaynağı benim. Beni yok etmeye çalışırsanız adım adım, beni değil asıl kendinizi yok edersiniz. Ormansız çorak topraklarla, kirlenmiş denizlerle, siz yaşayamazsınız…
Hırsınız uğruna toprakları kanla sulayarak sadece kendinizi değil, yaşamanız için var olanları da yok ediyorsunuz.
Bilinçsizce etrafı kirleten fabrikaları, santralleri, madenleri zincirleme sona doğru yolculukta, hepsinin katkısı tartışılmaz, ödeyeceğiniz bedellerde en büyük pay sahibi sizsiniz ve siz seyirci olduğunuz sürece, bu bedeli ödeyecekler arasından kendinizi kurtaramazsınız.
Anlıyor musunuz?
Sizin varlığınız, benim yaşanabilir varlığıma, korumanıza bağlı…
Ozon tabakasının gittikçe incelmesinde, ayın uzaklaşmasında, mevsimlerin bozulmasında, depremleri tetikleyen etkenlerin çoğalmasında, katkılarınız ne kadar, bir tartın, tartabilecek cesaretiniz varsa eğer...
Çirkinliğimle cehennem, güzelliğimle cennettir benim varlığım.
Bir an için gözünüzü kapayın; kuşların, suların sesini duymadığınızı, yemyeşil ormanların olmadığını, zararlı güneş ışınları yüzünden dışarıda fazla kalamadığınızı, zararlı toz zerrecikleri nedeniyle rahat nefes alamadığınız yerlerde yaşadığınızı düşünün! Öyle bir yerde yaşamak ister miydiniz?
Bugünün değerini bilmeyip, son pişmanlıklarınızla kendinize ceza vereceğinize, bugünden geleceğinize sahip çıkın!
Söylediklerimi hala anlayamadınız mı?
Boğuluyorsunuz…
Ölüyor…
Öldürüyorsunuz…
Bana zarar vererek…
Aslında…
Yok ediyorsunuz kendinizi…
Anlayın artık!
Ben yoksam…
Siz de yoksunuz!
Cengiz Çetik