1. Giriş
a. Yüreği insan sevgisi odaklı, duyarlı, Atatürk sevdalısı yurtsever değerli dostlarım hepinize selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Sizlere ülkemizde 1970 yıllardan başlayarak bugüne kadar artarak gelen, özellikle son yıllarda artarak yaşanan ve Türkiye’ye yönelik tehditler bağlamında değerlendirdiğim, Cumhuriyetin bekasına karşı duyarlı olan sağduyulu, laik, yurtsever ve Atatürk sevdalısı aydınlarımızın katledilişi ile ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Cumhuriyet düşmanlarınca katledilen bu devrim şehitlerimize tanrıdan rahmetler diliyorum ve ruhları şad olsun diyorum. Bu yaşanan üzücü olaylara örnek olarak bir sıralama yaparsak;
(1) Yazar ONAR KUTLAR Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (11 OCAK 1995)
(2) Araştırmacı yazar “Kalpaksız Kuvay-ı Milliye’ci “ UĞUR MUMCU katledildi (24 OCAK 1993)
(3) Emniyet Müdürü GAFFAR OKAN katledildi. (24 OCAK 2001)
(4) ADD Kurucu Başkanı Prof.Dr. MUAMMER AKSOY katledildi. (31 OCAK 1990)
(5) Gazeteci-Yazar ABDİ İPEKÇİ Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (1 ŞUBAT 1979)
(6) Danıştay üyesi MUSTAFA YÜCEL ÖZBİLGİN katledildi. (17 MAYIS 2006)
(7) Atatürk sevdalısı Prof.Dr. TÜRKAN SAYLAN öldü. Aslında Cumhuriyet karşıtlarının kendisine yapılan Ergenekoncu vb. suçlama eziyetlerinden sonra kahrından öldü. (18 MAYIS 2009)
(8) Sivas’ta 37 CUMHURİYETÇİ VE ATATÜRKÇÜ AYDIN yakılarak katledildi. (2 TEMMUZ 1993)
(9) Yazar TURAN DURSUN Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (4 EYLÜL 1990)
(10) Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (6 EKİM 1990)
(11) Prof.Dr. AHMET TANER KIŞLALI Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (21 EKİM 1999)
(12) Prof.Dr. CAVİT ORHAN TÜTENGİL Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (7 ARALIK 1979)
(13) Doç.Dr. NECİP HABLEMİTOĞLU Cumhuriyet düşmanlarınca katledildi. (18 ARALIK 2002)
b. Aslında bu üzücü olayların, Türkiye’nin bölgesinde milli gücü yüksek bir devlet olmasını istemeyen, komşusu olan ve düşmanca tutum izleyen devletler ile işgalci emperyalist devletlerin yüce önder Atatürk’ün önderliğindeki Sevr anlaşmasını yırtarak, Lozan’da bağımsızlığını kazanmasını hazmedemeyen ve buradaki emellerine tekrar ulaşmak için Türkiye’ye karşı yönelik yıkıcı, bölücü ve din kisvesi altında irticai tehditlerin bir uygulama yöntemi olarak yapıldığını ve kullanıldığını değerlendiriyorum. Esas üzücü olan ülkemizde halkımızın Atatürkçü Düşünce Sistemi ve ilkeleri doğrultusunda hareket ederek, milli birlik ve beraberlik içinde olması gerekirken siyasi görüş için ayrıştırılmış ve bunun sonucunda halkımızın sağcı-solcu, laik- anti laik, Türk-Kürt ve Alevi-Sünni vb. anlamsız ve hiçbir çağdaş ülkede olmayan sinsi yöntemlerle birbirine düşman edilmesi sağlanmıştır. İşte bu nedenle bu devrim şehitlerimiz karşıt görüşlü bilinçsiz, aldatılmış, küçük maddi çıkarlar ve bir kutsal dava uğruna bir iş yaptığına inanan bu gaflet içindeki caniler tarafından katledilmiştir. Buna en güzel örnek Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’dır. Bu cani terörist Vatikan’da Papa’yı öldürmek için de suikast eyleminde bulunmuştur. Beni yaşamımda en çok üzen ve kahreden 1970-1980 yılları arasında dış güçlerin istihbarat birimleri tarafından ülkemizde yaptığı operasyonlar sonucunda bu ülkenin milli bilinçten yoksun insanları birbirine kırdırılmıştır. Aynı evde yaşayan insanlar bile sağcı solcu diye birbirine düşman edilmişlerdi.
c. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk devrimleri ve yaptığı reformlarla bulunduğu konum nedeniyle, artık bölgesinde jeopolitik ve jeostratejik yönden çok önemli bir güç olmuştu. Artık ülkemiz Çağdaş uygarlık seviyesine çıkmak için büyük mesafe almıştı. Ülkemize karşı emperyalist emelleri olan bu ülkeler, Türkiye’nin bu bölgede güdülebilir ve kontrol edilebilir bir düzeyde olmasını istiyorlardı. Lozan’da kaybedilen her şeyi geri almak ve Türkiye’yi çıkarları doğrultunda yönetmek istiyorlardı. Atatürk’ün ölümü ile birlikte bu düşmanca emellerine ulaşmak için çalışmaya başladılar. Bu bağlamda yapılan en güzel yöntem Türkiye’nin siyaset, askeri, ekonomik ve bürokratik alanlardaki söz sahibi kişileri kendilerine yandaş yapıp kullanmaya başladılar. Ayrıca İslam ülkelerinin ilerlemesinde en önemli ilkelerden biri olan “ Laiklik “ ilkesine karşı irticai oluşumları özellikle siyasal İslamcı tarikat ve cemaatleri desteklediler. Bu konuda en güzel örnek 70’li yıllarda ABD.’nin başkanı olan Richard Nikson’un şu sözleri çok düşündürücüdür. “ Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına asla izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız“ . Bir başka ABD yetkilisi olan ve 1927-1932 yılları arasında Ankara’da Büyükelçi olarak görev yapan Joseph Grew ise “ Atatürk liderliğindeki genç Türkiye Cumhuriyeti, bilimsel yolda almış olduğu ivme ile her alanda çok fazla gelişme göstermektedir ki, bu bizim Ortadoğu’da ileriki yıllarda çok pasif kalmamızı, Türkiye Cumhuriyetinin de bölgede çok güçlü bir şekilde söz sahibi olacağının göstergesidir. Türkler üstün kabiliyette bir millet, ancak yolları İslam ile kesilebilir. Bu kanaat bende ziyadesi ile oluştu. Bu milleti ne kadar karanlığa itersek bölgedeki çıkarlarımıza o kadar hizmet etmiş oluruz. Ancak bu yolla Türklerin önü kesilebilir ve biliyorsunuz ki yakın tarih bunun örnekleri ile doludur. “ demiştir. Artık bu açık seçik sözlerden sonra başka söze gerek var mı? Bugün yaşananları çok güzel anlatıyor. Ülkemizde bu dış güçlerin ajanları, 1945 yılından itibaren Başbakan Adnan Menderes ile birlikte bugüne kadar hiç çekinmeden bu sinsi emellerini gerçekleştirmek için faaliyetlerine devam ediyorlar.
ç. Sosyal medyada şehit haberlerine yazı yazarak taziyelerde bulunan ve bunları sanki terörü lanetleyerek önemli bir şey yaptığını sanarak paylaşan insanlar ile parti yöneticilerine soruyorum. Hiç bu şehitlerimiz ve gazi ailelerine dini bayramlarda ve önemli günlerde ziyaret yaptınız mı? Şehit ve gazi derneklerine önemli günlerde ziyaret yaptınız mı? Bu klavye başında yapılan bu tür kahramanlıklara ilave olarak herkes çevresindeki tüm halkımızı aydınlatıcı şekilde yüz yüze etkileme yöntemini kullanmalıdır. Ben terörle mücadele eden çok önemli bir birlikte şehit ve gazi işlem şube müdürü olarak görev yaptığım için acılarını çok iyi biliyorum ve onlarla nasıl bir iletişim kurulmasının çok önemli olduğunu değerlendiriyorum.
d. Bu iktidar gerek Anayasa değişikliği ve gerekse seçim mitinglerinde sürekli Anayasa değişikliği yapıldığı ve Parlamenter sistemin kaldırılarak Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin onaylanması halinde terörün biteceğini söylemişlerdi. Terör bitti mi? Bilakis doğu ve güney-doğu Anadolu bölgesinde terör yaklaşık 20 yıldır artarak devam ediyor. Halk bu verilen asılsız vaatlerin hesabını nerede soracak veya sormayı düşünüyor mu? Bu terörü destekleyen devletlerin kim olduğunu artık bilmeyen kaldı mı?
2. Ülkemizde meydana gelen terör olayları ve Cumhuriyetçi aydınlarımızın şehit edilmesi konusundaki yaşanan gelişmeler.
a. Özellikle yaptığım yazılı ve görsel medya izlemelerimde özellikle bu devrim şehitlerimizin şehit edilmesinin yıl dönümleri nedeniyle birçok yandaş TV kanallarında hiç söz edilmedi ve Atatürk’ümüzü dilinden düşürmeyen basın ve medyada ise çok kısa bilgilerle geçiştirildi. Bu üzücü durum duyarlı yurtsever yurttaşlarımızı derinden yaralamaktadır. Bundan 30 yıl önce TV.larda açık oturumlar yapılır, terör olayları lanetlenir ve derinliğine bu konular ayrıntılı bir şekilde tartışılırdı.
b. Bunun yanında kendilerine uşaklık etmeyen Atatürk sevdalısı ve bu tehlikeleri gören duyarlı aydınlarımız ise vahşice katledilmektedir. En acısı ise ülkemizde Alevi-Sünni, Türk-Kürt, başı açık- türbanlı ve laik-anti laik vb. gibi yapay, ancak birlik ve beraberliğimizi yani milli gücümüzü yıpratan olaylar yaratılmaktadır. Atatürk devrimlerinin savunusu olan Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Turan Dursun, Muammer Aksoy ve bunun gibi onlarca demokrasi şehitlerimizin anma etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Ancak halkımız bu şehitlerimizin akıbetini sorgulayacak şekilde devlet kurumundan hesabını soramamaktadırlar. Değerlerimizin yok edilmesine engel olucu şekilde devlet ve siyaset adamlarının gerekli önlemleri alması konusunda neden tepki göstermezler? Umarım bu halk kitle halinde ve milyonlarca yurtseverin katılımıyla bu değerlerimize sahip çıkar ve onları korurlar. Aynı zamanda Yüce önder Atatürk’ün düşünce ve devrimlerine sahip çıkarlar. Şimdiki devlet ve siyaset adamları, Atatürk’ün Kubilay olayında olduğu gibi hesabını sormuyorlar. Biz Atatürk Sevdalısı ve Cumhuriyetimizin bekası için yemin etmiş tüm insanlar, partiler, dernekler, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri neden bu değerlerimizin katledilişinin sorumluları hakkında takipçisi olmaz ve bu olayları kabullenirler. Ne yazık ki hamasi söylemler sadece söylendiği anla kalıyor. Sormadıkları gibi karanlık güçlerin etkisiyle olayları örtbas ediyorlar. En üzücü olanı da katledilen bu Atatürkçü yurtsever aydınlara yapılan haksızlıklar, halkımızın duyarsız ve nemelazımcı yaklaşımları sonucunda akıbetlerinin sorulmaması günümüzde ülkenin sorunlarına duyarlı aydınlarımızın mücadele azmini kırmaktadır.
c. Beni en çok hüzünlendiren olaylardan birisi de devrim şehidimiz Uğur Mumcu’nun sanki kendisinin öldürüleceğini bilircesine “ Vurulduk ey halkım. Bizi unutma” diye önceden halkını uyarmasıdır. Kendisinin cesaretlice hiçbir korku ve endişeye kapılmadan mücadelesine devam etmiş ve bu uğurda mücadeleden vazgeçmediği için kalleşçe şehit edilmiştir. Benim de bu konuda başımdan geçen ilginç bir olay olmuştur. Antalya’da verdiğim konferansımdan sonra duyarlı bir kadın dostumuzun beni uyarmasıdır. Bu hanımefendinin bana “ Aman komutanım siz de çok dikkat edin, konferanslarınızda bu canileri hedef alıyorsunuz, sizi de Uğur Mumcu gibi öldürebilirler “ demişti. Ben de gülümseyerek kendisine “ Hanımefendi ben Uğur Mumcu’nun yanında bir hiçim ve onun kadar ünlü biri değilim. Ancak ben askerim ve mesleğimi seçerken çok bilinçli bir şekilde, Cumhuriyetin bekasını koruyacağıma, Atatürk ilke ve devrimlerinden ayrılmayacağıma, sancak ve bayrak uğrunda ölmekten çekinmeyeceğime dair silaha elimi koyarak zaten yemin ettim. Bir de ben 60 ‘lı yaşlara girdim. Şimdi 20 yaşında genç fidanlar şehit oluyor ve vücudunun bazı uzuvlarını kaybederek gazi oluyorlar. Ayrıca bu halk bağımsızlık ve özgürlük için Kurtuluş savaşında birçok bedeller ödediler. Kurtuluş savaşında Şerife Bacı bile üç (3) aylık yavrusunu sırtına dolayarak mermi taşırken donarak şehit oldu. Ben artık bu olanlardan sonra ölümden korkacak biri değilim. Gerektiği kadar zaten yaşadım “ demiştim.
3. Ülkemizde meydana gelen terör olayları ve Cumhuriyetçi aydınlarımızın şehit edilmesi Konusunda Yaşanan Sorunların Çözümüne Yönelik Çözüm Önerileri.
a. Değerli dostlarım yaşamı boyunca yaklaşık 5800 kitap okuyan ve 1981 yılında BM. UNESCO tarafından doğumunun 100'nci yılında son yüzyılın en büyük devlet ve siyaset adamı seçilen atamızla gurur duyuyoruz. Bu bağlamda Antalya'mızda çok aydın ve onurlu Atatürkçü Düşünce Sistemi ve ilkelerini benimsemiş yurttaşlarımızın içine kapanıp siyasetin olumsuz olduğu düşüncesiyle bu yaşananlara karşı duyarsız ve uzak durmasını uygun bulmuyorum. Bu nedenledir ki siyaset liyakatli olmayan ve kişisel çıkar için siyaset yapan zübüklerin eline kalmaktadır. Siyaset akıllı, bilgili, cesur, ilkeli ve liyakatli insanların yapacağı onurlu bir görevdir. Günümüzde siyasetçinin halkımız nezdindeki durumu son derece olumsuzdur. Lütfen tüm yurtseverler cesaretli olunuz. Nasılsa bir gün bizler de bu dünyadan göçüp mezara gideceğiz. Korkmadan geleceğimiz kuşaklarımız için çok yararlı işler yapabiliriz. İstiklal marşımız “ KORKMA” diye başlıyor değil mi yoldaşlarım. Ünlü filozof Platon ne güzel söylemiş değil mi ? “ Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen kaçınılmaz sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye mahkûm olmaktır. “
b. Aslında sağduyulu ve duyarlı yurtseverler, Atatürkçü parti ve derneklere üye olup yararlı ve liyakatli üyelerin çoğunluğunu sağlamalı ve bu çirkin davranışları yapanları yok edip parti ve derneklere dürüst, liyakatli ve yüreği güzel insanların gelmesini sağlamalıyız. Bu üzücü durum yüreği insan sevgisi dolu Atatürk Sevdalısı insanları çok üzmektedir. Hâlbuki İstiklal savaşımız ve Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar yaşadıklarımızı ve yapılan fedakârlıkları hatırlamak yeterli olacaktır. Bize bu Cumhuriyetimizi armağan edenler çok büyük acılar ve bedeller ödediler. Bu bağlamda Platon’un bu değerli sözü çok önemlidir. Yüce önder Atatürk’ün iki önemli eserimden biri diyerek kurduğu benim biricik partim CHP’nin öncülüğünde tüm diğer parti, dernek, sendika ve STÖ.lerinin desteğiyle, şimdi terörü lanetleme ve artık bitirme , Barış ve Kardeşlik için Ankara’ dan başlayan bir yürüyüş yapma zamanı gelmedi mi? Daha ne bekliyorsun???? Böyle yapılacak bir yürüyüş CHP'ye olan olumsuz bakışı değiştirecek ve en az yüzde 10 oy kazandırmasını sağlayacaktır.
c. Bir diğer üzücü konuda, biz Atatürkçü olduğunu söyleyen kişiler çok güzel anma etkinlikleri planlıyor ve uyguluyoruz. Ama yaptığımız bu anma etkinlikleri yurt içi ve dışında gerekli etkiyi sağlayamıyor. Örneğin İspanya’nın başkenti Madrid şehrinde ayrılıkçı ETA terör örgütü, bir yeraltı treni (metro) istasyonunda yaptığı eylemde yaklaşık 20 civarında can kaybı olduğunda bu şehirde yapılan terörü lanetleme mitingine yaklaşık iki (2) milyon kişi katılmıştı ve İspanya’da bir daha böyle bir terör eylemi olmadı. Size soruyorum ABD, Rusya, Çin ve çağdaş Avrupa ülkelerinde bu tür terör olaylarına karşı izin verirler mi. Bu ülkelerin istihbarat örgütleri bu olayların yaşanmasına daha olaylar planlanmadan engel olurlar. Atatürk' ün ölümünden sonra bugüne kadar ülkemizde yaşanan olumsuz koşullardan ve son derece üzücü olaylardan kim sorumludur?
d. Hatırlar mısınız bilmem TV. lar da terör konusunda Uğur Dündar, Ali Kırca ve vb. cesaretli sunucular tarafından çok etkili programlar gerçekleştirilirdi. Gerçekten ülkemizde bu tür üzücü ve bir o kadar da düşündürücü olan katliamlara karşı gerek devlet ve siyaset adamlarının ve halkımızın duyarsızlığına ve bu cinayetleri gerçekleştiren faillerin bulunamaması beni derinden yaralıyor. Ayrıca demokrasi şehidimiz, hukukçu, siyaset adamı, Atatürkçü Düşünce derneğinin kurucusu Prof. Dr. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Necip Hablemitoğlu vb. gibi birçok yurtsever bilim insanı ve devrimci yazarlarımızın katledilişine ülke çapında hiçbir etkili tepki gösterilmemektedir. Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Umarım bu halk bu değerlerimize sahip çıkar ve bundan sonra onları korurlar. Faillerinin yakalanması ve gereken cezaların alınması için devlet ve siyaseten gerekli girişimi yaparlar. Her yıl cılız anma etkinlikleri yapmaktan başka bir şey yapamıyoruz.
4. Sonuç olarak;
a. Eğer halkımız bu tür üzücü olaylara sahip çıkmaz ve bu değerlerimizi anma etkinleri büyük bir coşkulu katılımlarla gerçekleştirilmez ve halkımızın büyük bir kısmına duyurulmazsa biz bu olayları yaşamaya devam ederiz. Daha çok söylenecek şey var. Ancak halen halkımız uykuda ve kitle halinde duyarlılık göstermemektedir. Umarım daha büyük ve kötü olaylar yaşamayız. Atatürk’ün yaptığı ve Uğur Mumcu’nun dediği gibi halkımıza elimiz değmeli ve kucaklaşmalıyız. Atatürk milliyetçiliğine sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün yaptıklarını yaparak bu sorunlardan kurtulacağız. Ne yazık ki Atatürk’ü kişisel çıkarları için kullanan siyasetçi ve dernek yöneticilerini görüp onların yaptıklarını izledikçe kahroluyorum. Atatürk' ün ölümünden sonra bugüne kadar ülkemizde yaşanan olumsuz koşullardan ve son derece üzücü olaylardan kim sorumludur?
b. Akşam haberlerde hiçbir ciddi TV programında bu konuyla ilgili program yapılmadığını gördüm. Corona virüs salgını nedeniyle bu anma etkinlikleri yapılmayabilir. Ancak bu devrim şehitlerimizin anma etkinlikleri sosyal medyada bile etkili bir şekilde gerçekleştirilebilirdi.. Bu yaklaşım ve Atatürkçü düşünceyi benimseyen parti, STÖ ve derneklerine hiç yakışmadı. Bu hafta içinde yapılan anma etkinlikleri bittikten sonra bir sonraki yıl yapılacak anma etkinliklerine kadar unutulacak ve toplum olarak uyumaya devam edeceğiz.
c. Bu iktidarın bu tür olaylara bakışını özellikle terör ve şehit tanımlamalarındaki ayrımcılığını çok iyi biliyoruz. Değerli dostlarım ve insan sevgisi odaklı, Atatürk sevdalısı yurtsever kardeşlerim bu soruların yanıtını ulusça verebilir miyiz? Ne yazık ki veremediğimiz için bu üzücü olayları yaşamaya devam ediyoruz. Merak etmeyin kazanan yine gerçek Atatürk’ün sevdalıları olacak. Hiç kimse bu ülkeyi yok edemeyecek, ancak ülke olarak bu üzücü olaylardan sonra milli hedeflerimize ulaşmada geç kalacağız, birçok acılar yaşayacağız ve bu sorunlardan kurtulmak için çok acı bedeller ödeyeceğiz. Ancak asla umudumuzu yitirmeyeceğiz ve milli birlik ve beraberlik içinde mücadeleye hazır olacağız. Herkese selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Tarihçi, Yazar ve E. Albay Kemal KARAKUZEY