Taliban, El Kaide, El Nusra ve lşid gibi Ortaçağ kafa yapısına sahip eli kanlı dinci örgütler, ABD üretimi gayrı meşru yapılardır.
Kendileri gibi olmayanlara karşı kıyımda yok birbirlerinden farkları.
Tek farkları, düşman kalmayınca birbirlerini düşman görüp, kanlı katliamlarını sürdürmek...
Afganistan'da yeni bir kanlı sürecin işlemesi bu Ortaçağ zihin yapısının sonucu olarak görmek mümkün…
Bunlardan antiemperyalist ve bağımsızlıkçı güçler olarak söz etmek nasıl bir aklın ürünü olabilir? Anlamak mümkün değil!
Hele hele, ABD mamulü, insanlık geni çıkarılmış, kendisi gibi inanmayan herkese düşman bu yapıların Afganistan'da yönetimi ele geçirmiş olmasını, Atatürk'ün önderliğindeki Ulusal Kurtuluş'a benzetilmesi ise akıllara durgunluk veren bir yaklaşımdır.
İşte gördük; Taliban bir hükümet kuramadan, kendilerini daha İslamcı gören örgütlerin patlattıkları bombalarla kanlı kaotik bir sürecin içine sokuldu.
Gayri meşruluğun yarattığı kaotik Afganistan krizinden, İslam kardeşliği bahane edilerek fırsat üretme kurnazlığı ile bir başarı hikâyesi çıkarmak, tekeden süt sağmak gibi işin doğasına ters ve imkânsızdır.
İmkânsızı başarmak meşru ve haklı olmakla mümkündür; tıpkı M. Kemal Atatürk'ün yaptığı gibi...
Tarih, zamanın ruhunu yakalayıp, geleceği bu meşruluğa göre planlayanları zaferle ödüllendirmiştir.
30 Ağustos Zaferi, işte böyle bir zafer!
Mesut Karakoyunlu