Yılan da olsa her canlının yaşama hakkı olduğunun tartışmasız kabul edildiği dünyamızda "yılanın başını küçükken ezeceksin" sözü, günümüzde anlamını yitirmiş bu yargıyı hüküm kılıp, bir çocuğu asarak katlettiler çocuk masumiyetini dikkate almadan, sadece haksızlığa başkaldıracaklara gözdağı vermek için...
Adı ERDAL EREN...
Erdal'ın yaşamından olayı anlatan küçük bir kesit… Okuyunca, nasıl bir kör duyguyla yaşamdan koparıldığını görebileceğimiz.
Yıl 1979…
Bu çocuk o sırada Kimya-Yapı Sanat Meslek Lisesi Öğrencisi...
Zayıf, çelimsiz, ürkek ve suskun bir Çocuk...
Bu çocuk Halkın Kurtuluşu´nun korsan mitingine götürülüyor, çatışma çıkıyor ve korkudan ayakları titriyor, kaçamıyor ve bir çöp konteynırının içine giriyor ve olay yerinde sadece o yakalanıyor.
Çatışma yerinde silah bulunamaz. Asker öldürüldüğü iddiasıyla tutuklanıyor.
İdam cezasıyla yargılanıyor.
Hakkında verilen idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş fakat Millî Güvenlik Konseyi, Eren için verilen idam kararını onanmıştır.
İdam kararının kesinleştiği 12 Eylül 1980 günü bu çocuk daha 16 yaşında bile değil. 25 Eylül 1964 doğum tarihi mahkemece 25 Eylül 1961 yapılarak yaşı büyütülmüş bunun üzerine Eren 13 Aralık 1980 tarihinde, Kenan Evren "asmayalım da besleyelim mi?” dediği için asılmıştır.
Siz ne düşünürsünüz bilemem ama ben bu çocuğun vahşi kapitalizme adak seçildiğine inanıyorum.
Çünkü 24 Ocak kararlarıyla aç kurtlar sofrası serbest piyasayla rekabet gücü olmayan Türkiye sunulmuştu.
Erdal Eren'e sonsuz saygıyla…
Mesut Karakoyunlu