"Ben hayatta en çok babamı sevdim." der Can Yücel...
Baba sevgisi ancak bu kadar güzel anlatılabilir, birkaç sözcükle...
Genelde babanın sevgisi gizlidir, çocuklar sevgilerini gizleyemeseler de...
Kırsal kültürünün hakim olduğu ailelerde ise otoriter babanın sertliğine boyun eğen kadın, anne olarak şahin olur çocuklarına, yumuşatır babanın sertliğini, hissettirmemeye çalışır çocuklarına...
Çocuklarını kucağına alıp,kocaman kolları ile sarmalayan, iri elleri ile küçücük bedeni geniş bedenine yapıştıran babanın kalbinin ritmini yakalayan çocuklar için baba güven bekçesidir artık...
Yaşları büyüdükçe, anneyi mi babayı mı sorusu karşısında, çoğunlukla önce hemen karar veremezler, ayrım yapamazlar çünkü.. Sonra her ikisini derler.. baba korkusu, yüreklerinin bir köşesinde uykuda olsa da...
Sevgi ve güven sentezidir, çocuğun yaşadığı bu duygu...çünkü ikisine de ihtiyacı var.
Yaş ilerledikçe yeni arkadaşlar, sevgililer ortak olur bu duyguya...
Çocuk baba ilişkisi yürekte güçlü olsa da ilişkilerde yaşanan kaçış çocuğu babadan babayı çocuktan uzaklaştırır.
Çocuk delikanlıdır artık, kendisi olmak ve hayatı deneyimlemek zorundadır, baba çocuk ilişkilerindeki eksiklerin yarattığı boşluklarda tökezleyerek.
Birgün gelir, sıralı ölüm yaşandıysa;
"Sizin hiç babanız öldü mü?/ Benim bir kere öldü, kör oldum," diyen Cemal Süreya'nın duygularını yaşar.
"Kör olmadan sarılabilmeli insan babasına..Kucaklayıp koklayabilmeli. Hala ikna etmeniz gereken babanız varsa, sarılın geç olmadan... Kör olmadan."
BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!
Mesut Karakoyunlu
Finike