Bir zamanlar ülkeyi krize sokan Demirel, işin içinden çıkamadı mı "Delik büyük yama küçük" der, imdadına asker yetişir, irtica bahane edilip darbe yapılır, darbe yönetimi, yoksulları ezer, emekçileri baskılar, sokağı yasaklar, fedakârlığı halkın sırtına yıkarak sermayeyi rahatlatır sonra da kışlasına çekilirdi.
Bugün, kısıtlı kaynaklar eşe dosta peşkeş çekilerek halkın geleceğini yutan kara delikler oluştu, artık kapanmıyor, kapatmak için ülkede satılmadık değer kalmadı, ülkeyi yağmalayanlar doymuyor, doğa ranta kurban ediliyor, çevre felakete açık hale getiriliyor yine de çözüm bulunamıyor.
Bu sefer imdada tek adam rejimi yetişti.
AKP iktidarı devletleşti.
Anayasada var olan toplanma ve gösteri yürüyüşü hakkı "Ben devletim" diyen asker, polis, bekçi tarafından engelleniyor.
Feryat eden halkın sesi kesiliyor, muhalif basın susturuluyor, susmayanlar içeri atılıyor.
Yaşanan ekonomik ve pandemik krizin bedeli, salgına sığınılarak; çalışanların, üretenlerin, dar gelirlilerin sırtına sarılıyor.
Kadınlar öldürülmesin diye sokaklara dökülen kadınlar, dövülüyor, yerlerde sürükleniyor, bir avuç siyasal İslamcının istekleri olsun diye...
Hak arayışında olan 40 avukat Ankara’ya virüs salgını bahane edilerek sokulmazken...
Salgına rağmen, "Safları sıklaştıralım baylar" denilerek, yurdun dört bir yanından taşınan on binlerce insan.. Ayasofya'nın ibadete açılışında... Omuz omuza Fatih'in Orduları gibi oldular, tedbir hak getire, tekbir sesleri ile İstanbul'u yeniden fethettiler, güya zaferi başkomutana bahşettiler.
Askeri darbeler döneminde tekbir getiren bir avuç sarıklı, şalvarlı bahane edilerek ülkenin gençlerine, emekçilerine, aydınlarına kan kusturuldu, ülkenin kaymağını yiyenler daha rahat yesinler diye...
Günümüzde ise..halk hızla yoksullaşırken, milyonlar açlık sınırının altında inlerken, 40 milyon civarında insan yoksulluk içinde işe aşa muhtaç durumda iken.. Holdingleşen ve ülkedeki kitlesi %10 bile olmayan tarikat ve cemaatler üzerinden ülke kaynakları bir avuç insana aktarılmaktadır.
Otokrat bir darbe dönemi sankim…
Hani darbeler dönemi bitmişti?
Biraz cesaret… Biraz cesaret… Biraz cesaret...
Unutmayalım;
Bu çağda bu düzen böyle sürdürülemez...
Mesut Karakoyunlu