Bu kadim topraklarda yaşayanlar çok zalim gördü, çok zulüm yaşadı, çok kıyıma uğradı, çok acı çekti, çok gözyaşı döktü.
Tüm bunlara karşın kin ve nefret tohumlarının yeşermesine izin vermedi; Barış için kardeşleşme dışında...
Direndi;
Bu kirlenmiş dünyayı yaşanılır kılmak için… Söz ile… Saz ile… Sevgi ile… İnadına iyilikle direndi.
Direndi;
‘İncinsen de incitme.’ diyen Hacı Bektaş Veli ile...
Direndi;
‘Yaradılanı sev, yaradandan ötürü.’ diyen Yunus'la...
Direndi;
‘Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler iyidir.’ diyen Hacı Bektaş Veli ile...
Direndi;
‘Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene’ diyen Pir Sultan Abdal'la...
Direndi;
'Yurtta barış dünyada barış' diyen M.Kemal Atatürk'le...
Direndi;
‘Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?’ diyen Veysel ile...
Direndi;
‘Kötü insanların türküleri yoktur.’ diyen Neşet Ertaş'la...
Direndi ;
‘Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi.’ diyen Mahsuni ile...
Direndi;
‘Sana düşman bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki; bu insanların evidir, sevgilim onlar vatana düşman.’ diyen Nazım ile,
Direndi;
‘Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin.’ diyen Ahmed Arif' sitemi ile...
Direndi;
‘Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir barıştır.’ diyen Yaşar Kemal ile...
Bitmedi…
Direniş devam ediyor; "Kirlenmiş ve de kirlenmeye devam eden Dünya'da, tertemiz kalabilen değerli dostlar" ile...
Mesut Karakoyunlu