Türkiye'nin ilk ve en ünlü dolandırıcılarından Sülün Osman, adını asıl olarak ise 1950 ve 60'lı yıllarda Beyoğlu’nda sokakta yürüyenlere tramvayı, Galata Kulesi’ni, Eminönü meydanındaki saati, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını satmasıyla duyurdu. 1962 yılında dolandırıcılıktan yargılanırken kendini şöyle savunmuştu: “Asıl dolandırıcı benim dolandırdığım insanlardı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Ve dükkân kapalı… Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı 1000 lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, ben de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben yakalanıyorum ve huzurunuza getiriliyorum. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım hâkim bey..." Bu savunma onu hapse atılmaktan kurtarmadı ama dolandırılmanım arkasındaki niyetin de masum olmadığını kayıtlara geçirdi. Toplum olarak ders aldık mı? Havadan para kazanma hırsı ders mers dinlemiyor, dinleseydi; Sülün Osman'ın takipçilerinden Parsadan, Kastelli, Jet Fadıl, Tombik Mehmet ve son olarak Seçil Erzan ünlü futbolcuları milyonlarca dolar dolandırabilir miydi?   Mesut KARAKOYUNLU