Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
Köşe Yazarı
Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
 

EĞİTİMDE DAYATILAN BİAT VE İTİATLA NEREYE?

Torunlarıma baktığım zaman, ülkemin çocukları ve onların gelecekleri aklıma geliyor...  Güzel bir gelecek adına verilen mücadeleler, harcanan emekler ve kurulan hayaller ilerleyen yaşımda gözlerimin önünden geçiyor. Toplumumuzun; insan, sevgi ve emek mücadelesinde ortaklaşmasını önlemek için, ayrıştırılıp düşmanlaştırılması, birbirine düşürülüp kırdrılasında çekilen acıları hissediyorum. İnsanlarımıza yaşatılan zulmün, halka karşı gerçekleştirilen darbelerle nasıl sürekli hale getirildiğinin tanıklığının hüznünü yaşıyorum. İnsan, sevgi ve emek bu üç değeri yücelterek geleceğimizi inşa etmek çok mu zor!?  demekten kendimi alamıyorum. Genç Cumhuriyet bile, yokluklar içinde,  insan odaklı, sevgi ve emekle yoğrulmuş kuşaklar yetiştirme arayışında ülkemize ve o günkü şartlara uygun bir model olan Köy Enstitülerini uygulamaya koymuş.  Ne var ki, özgür, sorgulayan, araştıran, yaratıcı, üretken ve paylaşımcı bir ruhla nesiller yetiştirecek bu okullar ilk on yılsn sonunda kapatılmış, cehaletin ferasetinden nemalanalar tarafından... Bu üç değeri sömüren düzenin geleceğimiz çocukları, kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yetiştirme gayeretinin ülkemizde geldiği son  nokta; tartışmalı da olsa kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitimden vazgeçilererek 4+4+4 kademeli 12 yıllık zorunlu eğitim tuzağı.. birinci kademe sonrası özellikle kız çocuklarını okutmak istemeyan velilere açıköğretime kayıt yaptırıp, çocuğu merdiven altı dinci kurslarda kocasına itiat eden bireyler olarak yetiştirilmesininin önü açıldı.  Bu sürecin takibi yapılmadığı için kız çocuklarının okuması böylece 12 yıllık yasal zorunlululuğun dışına  çıkarılmış oldu. Böylece 4 yıldan sonra kızların okumaları kesintiye uğrayarak, kız çocuğu okuma oranlarında ciddi azalmalar oldu.  2. Kademeden sonra ise çocuklarımızın önüne Liselere Geçiş Sınavı LGS ile yeni tuzaklar kuruldu. 80 bin kontenjanı olan fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve Anadolu liseleri gibi okullar için 1 milyon öğrenci sınava sokularak 920 bin öğrencinin umudu, hayali ve heyecanı sömürüldü.  İmam hatip liselerinin sayısı arttırılırken akedemik liselerin kontenjanı ve sayıları arttırılmadığı için yüzbinlerce çocuğumuz açıkta kalmakla imam hatip dayatması arsına sıkışmış durumdadır.  Ya serseri olacak ya da biatı öğrenecek dayatmasıydı bu...  Bir zaman çocuklarımızın Fetö okullarına yönlendirildiği gibi... Bu anlayış sürdürülebilir mi..sanmıyorum. Ne zaman son bulur onu da kestiremiyorum. Bu gelişmeler gelecekle ilgili umutlarımızı karartsa da   Nazım'ın "   Umuda bin kurşun sıksada ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm"  diyerek dik durmaya çalışıyoruz, her geçen gün aydınlık gelecek, mevzi kaybederken... Son olarak #Elmalıdavasında karşımıza çıkan, bizleri insanlığımızdan utandıran sapıklık iddiaları ruhumuzu kararttığı gibi dünyamızı da karartıyor. Çocuklarımızın kanalize edilmeye çalışıldığı korkuya dayalı,  cinsiyet ayrımcı eğitim anlayışı karanlığı, karanlıkta, gizlenmenin verdiği rahatlıkla ahlaksızlığı meşrulaştıran bir süreci işletiyor olmasın; çocuk taciz, tecavüz ve cinayetlerine kapı açan...  Son yıllarda yaşananlar tasadüf olamaz... o zaman, dayatılan bu karanlık anlayışın sonucu mu ne? Mesut Karakoyunlu
Ekleme Tarihi: 03 Temmuz 2021 - Cumartesi

EĞİTİMDE DAYATILAN BİAT VE İTİATLA NEREYE?

Torunlarıma baktığım zaman, ülkemin çocukları ve onların gelecekleri aklıma geliyor... 

Güzel bir gelecek adına verilen mücadeleler, harcanan emekler ve kurulan hayaller ilerleyen yaşımda gözlerimin önünden geçiyor.
Toplumumuzun; insan, sevgi ve emek mücadelesinde ortaklaşmasını önlemek için, ayrıştırılıp düşmanlaştırılması, birbirine düşürülüp kırdrılasında çekilen acıları hissediyorum.
İnsanlarımıza yaşatılan zulmün, halka karşı gerçekleştirilen darbelerle nasıl sürekli hale getirildiğinin tanıklığının hüznünü yaşıyorum.
İnsan, sevgi ve emek bu üç değeri yücelterek geleceğimizi inşa etmek çok mu zor!?  demekten kendimi alamıyorum.
Genç Cumhuriyet bile, yokluklar içinde,  insan odaklı, sevgi ve emekle yoğrulmuş kuşaklar yetiştirme arayışında ülkemize ve o günkü şartlara uygun bir model olan Köy Enstitülerini uygulamaya koymuş. 
Ne var ki, özgür, sorgulayan, araştıran, yaratıcı, üretken ve paylaşımcı bir ruhla nesiller yetiştirecek bu okullar ilk on yılsn sonunda kapatılmış, cehaletin ferasetinden nemalanalar tarafından...

Bu üç değeri sömüren düzenin geleceğimiz çocukları, kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yetiştirme gayeretinin ülkemizde geldiği son  nokta; tartışmalı da olsa kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitimden vazgeçilererek 4+4+4 kademeli 12 yıllık zorunlu eğitim tuzağı.. birinci kademe sonrası özellikle kız çocuklarını okutmak istemeyan velilere açıköğretime kayıt yaptırıp, çocuğu merdiven altı dinci kurslarda kocasına itiat eden bireyler olarak yetiştirilmesininin önü açıldı. 
Bu sürecin takibi yapılmadığı için kız çocuklarının okuması böylece 12 yıllık yasal zorunlululuğun dışına  çıkarılmış oldu. Böylece 4 yıldan sonra kızların okumaları kesintiye uğrayarak, kız çocuğu okuma oranlarında ciddi azalmalar oldu. 
2. Kademeden sonra ise çocuklarımızın önüne Liselere Geçiş Sınavı LGS ile yeni tuzaklar kuruldu. 80 bin kontenjanı olan fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve Anadolu liseleri gibi okullar için 1 milyon öğrenci sınava sokularak 920 bin öğrencinin umudu, hayali ve heyecanı sömürüldü. 
İmam hatip liselerinin sayısı arttırılırken akedemik liselerin kontenjanı ve sayıları arttırılmadığı için yüzbinlerce çocuğumuz açıkta kalmakla imam hatip dayatması arsına sıkışmış durumdadır. 
Ya serseri olacak ya da biatı öğrenecek dayatmasıydı bu... 

Bir zaman çocuklarımızın Fetö okullarına yönlendirildiği gibi...
Bu anlayış sürdürülebilir mi..sanmıyorum. Ne zaman son bulur onu da kestiremiyorum.
Bu gelişmeler gelecekle ilgili umutlarımızı karartsa da   Nazım'ın "   Umuda bin kurşun sıksada ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm"  diyerek dik durmaya çalışıyoruz, her geçen gün aydınlık gelecek, mevzi kaybederken...
Son olarak #Elmalıdavasında karşımıza çıkan, bizleri insanlığımızdan utandıran sapıklık iddiaları ruhumuzu kararttığı gibi dünyamızı da karartıyor.

Çocuklarımızın kanalize edilmeye çalışıldığı korkuya dayalı,  cinsiyet ayrımcı eğitim anlayışı karanlığı, karanlıkta, gizlenmenin verdiği rahatlıkla ahlaksızlığı meşrulaştıran bir süreci işletiyor olmasın; çocuk taciz, tecavüz ve cinayetlerine kapı açan... 
Son yıllarda yaşananlar tasadüf olamaz... o zaman, dayatılan bu karanlık anlayışın sonucu mu ne?


Mesut Karakoyunlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.