Akademisyen muhalif olunca başına neler geldiğini biliyoruz da...
Akademisyen dalkavuk olunca neler olacağını yaşayarak öğreniyoruz. Harran deyince ilk akla gelen, farklı kültürlerin kesiştiği bir güzergâhta kurulan ve bilimde ekol oluşturan dünyanın ilk üniversitesidir.
Antik Kültürünün temsilcileri Sabiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar Harran da büyük bir uyum içerisinde birlikte yaşamışlar, buradaki okullardan dünyaca ünlü bilim insanları yetişmiştir. Bugün Harran denince…
Cehalet ve cehaletten beslenen akademik dalkavukluğun bilim ve din dışı bir üretim olan şükran tezi akla geliyor. Şükran tezi de ne diyeceksiniz. Haklısınız. Sadakatin ölçüsü koşulsuz biat olunca bakın neler oluyor: Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, 2015 yılında yapılan rektörlük seçiminde 400 akademisyenden 58 oy alarak sondan birinci olmuştu.
Bu sondan birincilik, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından değerlendirilmiş ve Harran Üniversitesine rektör olarak atanmıştı.
Rektör, kendisini ayrıcalıklı kılan bu ayrımcı atamaya sadakatini göstermek için dinsel içerikli bilimsel(!) Şükran Tezi çalışması yaptı. Bu çalışmasını Akit TV'de kamuoyuyla paylaşarak özet olarak şunları söyledi: "Cumhurbaşkanı'na itaat etmek farzı aynidir karşı gelmek de harpten kaçmak manasında haramdır." Diyanet dışında tüm kesimlerin tepkisini çeken bu tez, şirk olarak değerlendirilirken, muhatabını da tedirgin etmiş olacak ki İstifa etmek zorunda bırakıldı.
Rektör, yanlış anlaşıldığını belirterek, Cumhurbaşkanımıza zarar verilmesini önlemek için istifa ettiğini söyledi. Bunları söylerken kutsallık sıralamasında önce Allah, sonra Hz. Muhammet ardından Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan geliyor diyerek yanlış anlaşılmadığını da kanıtlar gibiydi.
Liyakat olmazsa biat oluyor; hem de bilim dışı- din dışı şükran tezi ile bir akademisyeni dalkavuklaştıracak kadar...
Sorgulanması gereken bu adam değil, bu adamı bu duruma düşüren politik zihniyet değil mi?
Mesut Karakoyunlu