Türkiye'de, Gezi'de, insanlar; bizi yok sayarak bu ülkeyi yönetemezsiniz, mahallemle, kentimle, ülkemle ilgili kararlarda benimde sözün olacak, diyorlardı.
Karşılığı cop, gaz, tazyikli su ile orantısız şiddet ile birlikte hainlik ve teröristlikle suçlanma ve de beraberinde gelen ölüm ve mağduriyetler.
Hatırlarsınız, Fransa'da, kötüleşen hayat şartlarını protesto için sokaklara dökülen sarı yelekliler; "bizi yok sayarak aldığınız kararlarla hayatlarımızı karartıyorsunuz, biz de varız, bunu hatırlatmak için alanlardayız." demişlerdi.
Fransa'da da aynı şiddetle karşılaşan göstericiler; yılmadılar, direndiler, barışçıl olanların yanında istenmese de kıranlar, yakanlar, dökenler hatta yağmalayanlar vardı. Sonunda seslerini duyurdular.
Fransa hükümeti inatlaşmadı, hatta göstericileri hainlik ve teröristlikle hiç suçlamadı, geri adım attı, sarı yeleklilerin temsilcileriyle bir araya geldi, sorunu masaya yatırdı, insanlar yok sayılarak alınan kararlar geri çekildi, birlikte insanları rahatlatacak karalar alındı.
Daha sonra Fransa Devlet Başkanı Macron basının karşına geçti ve kamuoyuna şöyle seslendi: " Biz yöneticiler, aldığımız karalarda Fransa'nın yükünü çeken bu insanları unutmuşuz, yok saymışız, bu olay bize bunu hatırlattı, özür dileriz"
Macron Fansız halkına Fransız kalamadı, sarı yelekliler direnişinin taleplerini dikkate almak zorunda kaldı.
Halkın gücü işte bu!
Mesut Karakoyunlu