Anadolu, yüzyıllar boyu; din, dil, ırk, mezhep ayrımcılığına karşı direnç oluşturmuş..
İnsan odaklı; sevgiyi ve paylaşımı ibadet sayan kadim barış kültürüyle mayalamış bir coğrafya…
Bu nedenle olsa gerek coğrafyamızda, barış ve birlikte yaşama mayası karşısında kindarlarmış dindarlık mayası tutmuyor, tutturulamıyor.
Yakın tarihte yaşanmış bazı acı olaylara rağmen bu kültürden beslenen sağduyu, ülkemizde kindarlığa teslim olmamış, kışkırtmalara bir iç çatışma fırsatı vermemiştir.
Bu yüzden, geçmişten gelen "incinsen de incitme" yaklaşımı; yüzleşmenin, huzurun ve barışın kapısını hep açık tutmuştur.
Bu kapıyı kapatmak isteyenlerin dayandığı cehalet, kapıyı tutsa kapatamamıştır.
Barış isteği oldukça… Bu kapıyı açık tutacak haklı ve meşru direnç hep olmuştur ve de olacaktır, her türlü kışkırtmaya, düşmanlaştırmaya rağmen sönmeyen ateş gibi...
Bu yüzden başarılı olamamıştır, çatışmadan medet umanlar...
Bugünlerde bazı kesimleri silahlandırmak, topluma gözdağı vermek, iktidara meşruluğunu kaybettirmekten öte bir işe yaramaz, bu kesimler ne kadar silah gücüne sahip olurlarsa olsunlar...
Meşruluk barışın kilit taşıdır.
Bunu görmeyen cehaletin sonu hep tarihin çöplüğünde bitmiştir.
Dünya bunun tanıklıklarıyla dolu...
Mesut Karakoyunlu