Bir uzman olarak değil ama bir dil öğretmeni olarak AKP'nin kültür çarpıtmasına yanıtımdır: Çok mahir bir Akp Genel Başkan yardımcısı, "Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir." diyerek, maya tutmayan bir iddiayı yinelemiştir. Çünkü artık yönetemedikleri Türkiye için söyleyecek başka sözleri kalmamıştır. Mahir Ünal'ın bizim dediği alfabe Arap harfleriyle oluşturulmuş Fars alfabesidir. Söylediği gibi bizim değildir. Bu alfabeye göre oluşturulmuş lügat, çoğu Türkçe sözcükleri atarak Arap sözcükleri ile Fars dil kalıplarının karşımı eklektik bir dil olan Osmanlıca'yı oluşturmuştur. Osmanlıca ‘da Türkçe sözcükler neden barınamamış, Arapça ve Farsça ağırlık kazanmıştır? Çünkü Osmanlıca alfabe, Türk dil yapısıyla uyumlu değil, düşünceyi Türkçe ifade etmede yetersiz kalmaktadır.  Bu nedenle, Osmanlıca,  ifade gücünü arttırmak için, bu boşluğu  alfabenin ruhuna uygun Arapça ve Farsça sözcüklerle doldurmayı ihtiyaç bilmiştir.. Bu yüzden Osmanlıca, Arapça Farsça sözcüklerin işgalinde bir dil olmuştur. O kadar ki; Bu yapısıyla Osmanlıca, saray dili olarak kalmış, Türkçe konuşan halkla saltanat arasında kültürel bir kopuş yaşanmıştır. Basit bir örnek; edebiyatta divan ve halk edebiyatı ayrımı bu yüzden olmuştur. Mahir Ünal'ın bu iddiasına karşılık Cumhuriyet, okuma yazma oranını %1,5-2'nin üzerine çıkmasını başaramayan Osmanlı Alfabesini, Türkçe ile uyumlu hale getirdiği Latin Alfabesi ile değiştirerek, ilk altı ayda okuma yazma oranlarını yükseltmeye başladı. Yedi yılda da hedeflerine ulaşarak, Türkçe yazılı kültürün inşasına hız kazandırdı. Mahir Ünal'ın iddiasının aksine, Cumhuriyetin yaptığı dil devrimi, Orta Asya'dan Anadolu'ya, Osmanlı'dan Cumhuriyete kadar kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılarak yaşatılan kültür değerlerimizi, kendini ifade edebileceği yeni yazıyla diliyle buluşturarak, geçmişle günümüzü, birbirine bağlamıştır. Yeni Türk Alfabesi, dilimizi,  mahkûm olduğu Arapça ve Farsça sözcüklerin baskısından kurtararak, Türkçe'nin özüne dönmesine sağlamıştır. Böylece, dilin arınmasına, yabacı sözcüklerelerken ayıklanmasına, yeni Türkçe sözcüklerle buluşmasına ve ifade gücünün artmasına katkıda bulunmuştur.   Latin Alfabesinden Türkçe ‘ye uyumlu hale getirilen yazı dili, Batı Uygarlığı ile kültürel ilişkilerimize de köprü olmuştur. Cumhuriyetle birlikte Kur'an Türkçe ‘ye çevrilerek, dinle halk arasına kopuk olan dil bağı, Türkçe mealle bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan dolayı, İslam diye Arap dilini ve kültürünü  dayatanların, toplumu Araplaştırarak kurmayı düşündükleri yeni Osmanlıcılık hayalleri, boş çırpınışlardan başka bir şey değildir. Çünkü tarih,  zaman zaman tekerrür etse de, hiçbir zaman geri gitmemiştir. Mesut Karakoyunlu