Kırk yıl damakta kalan tadın ustası: Börekçi Mehmet…
1989 yılının Nisan ayıydı. Babam Börekçi Mehmet’i kaybettik. Allah rahmet eylesin. Bize insana saygı ve sevgiyi, bir de ustalığının ününü miras bıraktı.
Bu nedenle O’nu minnetle anıyorum.
Bu günlerde, Börekçi Mehmet ustanın bir fotoğrafının, Face üzerinden paylaşıma girmesi, paylaşılmasını gerekli gördüğüm, babamın ustalığıyla ilgili bir anımı bana hatırlattı.
Yıl 1995. Yaşlı, beyefendi bir yabancının babamı aradığı duydum. Bu adam kimdir, ne iş yapar, nerede kalır sordum soruşturdum ve adamı kaldığı yerde buldum.
85 yaşlarında, zor konuşan bu yaşlı amcaya, babamın 6 yıl önce rahmetli olduğunu ama kendisinin onu neye aradığını merak ettiğimi sordum.
Adam anlatmaya başladı:
“Benim geçmişimde yaş meyve sebze tüccarlığı vardır. Bundan kırk yıl önceydi. Finike’ye geldim. Elli ton kadar portakal aldım. O zaman yol yoktu, ahşap gemilerle mallarımızı taşırdık. Gece gemiyi portakalla yükledik. Sabah erken yola çıkacağız. Gün ağarmadan, kahvaltılık bir şeyler yemek için çarşıya çıktık. İlk rastladığımız yer bir börekçi dükkânı oldu. Yediğimiz börek çok hoşuma gitmişti. Mehmet ustanın adını kafama yazdım ve Finike’den ayrıldık. Bugüne kadar, bir daha Finike’ye gelip, Mehmet ustanın böreklerini yeme fırsatı bulamadım. Her gittiği yerde yediğim böreklerde de Mehmet ustanın böreğinin lezzetini yakalayamadım. Finike’ye, kırk yıldır damağımda sakladığım o tadı bulurum umuduyla gelmiştim, yazık, ölümüne üzüldüm, babanın ustalığının ürettiği o güzel tadı oğluyla paylaştığım için mutlu oldum.”
Düşünebiliyor musunuz, kırk yıl damakta duran bir tat ve o tadı üreten ustalık!
Bilenlerin söyledikleri; O, insana olan saygı ve sevgisini, ustalığına yansıtan biriydi.
Mesut Karakoyunlu