Bhutan, Güney Asya'da, Hindistan'a komşu, nüfusu 1 milyon bile olmayan çok küçük bir ülke...Krallıkla yönetiliyor.
Halkı krallarından çok memnun, ülkenin refahını adil ve eşit dağıtan yönetim anlayışına ve huzuru esas alan bir felsefeye sahip olduğu için...
Demokrasinin hızla yaygınlaştığı bir dünyada krallıkta olsa tek adam yönetmini çağa uygun bulmayan kral, tek adamlığı sürdürülebilir görmemektedir.
Çünkü halkın güçlü bir desteğini alan mevcut yönetim anlayışı iyi niyetin ürünüdür, bunun bilincinde. Kendsinden sonra gelebilecek kötü niyetli bir kralın, bu gücü kullanarak, yandaş yaratabileceğini, ülkede üretilen refahın bunlarla paylaşılabileceğini, bu durumun halk arasına nifak sokarak insanları birbirine düşürebileceğini tarihten aldığı dersle bilmektedir.
Bu nedenle kral, 'Ülkede tek yönetici olmak istemiyorum, kötü niyetli bir kralın sizlere neler yapabileceğini düşünmek bile beni yoruyor. Ben sürgit başınızda bulunamam, Bhutan'da kurduğumuz herkesi memnun kılan düzeni, bu düzenin kıymetini bilenler, demokratik şekilde yönetimde görev alarak devam ettirebilirler. Bunun için ülkemin demokrasi ile yönetilmesi istiyorum' diyerek refarandum yapıyor.
Referandumda, sen oldukça krallıkla yönetilmek istiyoruz diye bir sonuç çıkıyor. Kral ülkesine demokrasiyi getirmekte kararlı ama halkının bu kararına istemese de saygı göstererek krallığına bir süre daha devam diyor.
Halkın bu kadar krala bağlı olmasının sırrı neydi!?
Bunu Bhutan'da anlatacak, çıplak gözle fakedilecek o kadar çok şey varmış ki; aşağıdaki dialog kadar etkili olanı yok diyor, tanık olanlar
Bhutan'a turist olarak gelen bir grup, kendilerine rehberlik yapan bir Bhutanlıya, ingilizce çeşiti sorular yöneltiyorlar, Bhutanlı da gezginleri sorular üzerinden Bhutan hakkında bilgiler veriyor. Gruptan biri Bhutan'da gezdiği yerlerde gördüğü insanların hemen hepsinin yüzündeki, bu ülkede yaşama memnuniyetini, maddiyata bağlayarak rehbere, Burada herkes, hayatından memnun görünüyor. Kişi başına düşen ulusal gelir oldukça yüksek mi? diye sorar.
Rehber, Bizim memnuniyetizi para ile değil, kişi başına düşen mutlulukla ifade ederiz, der.
Kapitalist dünyanın fark edemediği işte bu!
Üretileni adil şekilde paylaşmak yerine refahtan pay kapma yarışı, yarışı kaybedenleri ezerek mutsuz kılıyor, kazananları ise zengin ediyor ama mutlu edemiyor.
Hayat karmaşasında çoğu zaman unutulan ve unutturulan "mutluluk" duygusunu
20 Mart Dünya Mutluluk Günü, hatırlatır mı bilmiyorum ama bunu yaşam biçimine dönüştürmüş Bhutanlılardan bu konuda alacağımız çok ders var sistem müfredata koymasa da...
Mesut Karakoyunlu