İstismar kimden gelirse gelsin, buna dur demek ve karşı gelmek her insanın, insanlık görevidir.
İstismara karşı herkesin gereken tepkiyi vermesi, bu ülkenin ruhsal ve fiziksel sağlıklı nesiller yetiştirmesi için, ihmal edemeyeceği öncelikleri arasında olmalıdır. İstismar; çevremizde fiziksel olarak kötü davranış, duygusal zorbalık, psikolojik zorlama, cinsel istismar veya ihmal olarak karşımıza çıkabilir.
Özellikle savunmasız çocuklara istismar yapanların, hak ettiği cezayı alabilmesi için, herkes üzerine düşen tepkiyi göstermeli, bu tür olayların örtbas edilmesine göz yummamalıdır. İstismar yapanların; ekonomik gücü, siyasal gücü ya da bulunduğu konumun gücünü kullanarak, zayıf gördüğü insanları başka türlü de istismar ederek, ezmek ve susturmak isteyebilirler.
Kişi, her türlü istismara karşı durabilmeli ve susmamalı…
İster kız, isterse erkek çocuğa karşı, hiç kimsenin ruhen veya fiziksel zarar verebilecek bir davranış yapmaya hakkı yoktur. Hiçbir inançta istismar ve ahlaksızlık, bir gerekçe gösterilerek, normal karşılanamaz.
İstismar, ister bir kere, isterse birden fazla yapılmış olsun, istismar istismardır. Olayı hafife alıp, bir kere olmuş diye hoş görülemez, hafife alınamaz. İstismar yapanın yanına kar kalamaz. İstismarcının, dini inancın arkasına sığınması, konumunun arkasından destek istemesi ve affedilmesi; kabul edilemez ve olayı masum gösterilemez. Ahlaksızlığı, dini baskıyla susturmaya çalışanın ne ahlakı, ne de insanlığı vardır. İnsanlık ve adalet duygusu körelmedikçe, bu tür suçlar masumlaştırılamaz ve bağışlanamaz. Aksi durum bu suça teşvik olur ki, o zaman yaşanan, insanlığın bittiği andır…
Hiç kimse sevdiğinin veya başkasının istismarı korkusuyla yaşamak zorunda değildir. Herkes değerlidir. İster aile içinde, isterse dışında istismar ve şiddet olmadan, herkesin insan olarak yaşamaya hakkıdır.
Bazı istismar yapanlar, başkalarının üzerine kumpas kurup, suçu yıkmaya çalışabilir. Böyle durumlarla karşılaşmamak için de hassas olunmalı, dikkatli analiz etmeden suçlanmamalıdır. Bazen masum birinin hayatı da bir anda lekelenip, kararabilir. Gerçek suçlular asla cezasız kalmamalıdır. Hem toplumda, hem de adalet karşısında gereken cezadan kurtulmamalıdır. Cezasız kalan her istismar, toplumun önüne katlanarak çıkar ve öyle bir gün gelir ki; şiddet, kan ve kötülüklerin egemen olduğu karanlık bir dünyanın içinde bulur, seyirci kalan kişiler. Ve artık bilinmelidir ki son pişmanlıkların tamiri de tedavisi de asla olmaz…
Susmak, kabullenmektir.
Güzel bir gelecek için, ağır bedeller ödememek için, haksızlıklara, yanlışlıklara hep birlikte, zamanında tepkimizi göstermeliyiz.
Bu bizim geleceğe emanet edeceğimiz çocuklarımız için, üzerimize düşen görevdir. Biliyoruz ki…
Onurlu ve ahlaklı insanlar, bundan asla kaçmaz…
Cengiz ÇETİK