Antik çağdan günümüze "Devlet" üzerine çok şey söylenmiş her çağın devlet tanımı döneminde yazılan kitaplarda yerini almıştır.
Çağdaş olmamasına rağmen günümüzün devlet tanımına uyumlu tanımı yaklayanlardan biri de Şeyh Edebali olmuştur.
Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşamış bir Ahi şeyhidir. Edebali, aynı zamanda Osman Gazi'nin kayınbabası ve hocasıdır.
Osmanlı Devleti'nin fikir babası Edebali; "insanı yaşat ki devlet yaşasın" diyerek bugün ulaşılan insan hakları çerçevesinde kabul gören "devlet insan içindir" değerini 13. Yüzyılda ifade etmiştir.
İnsanı merkeze alan demokratik Cumhuriyette devlet halkına hizmet eden kurum ve kuruluşlardan oluşur. Bu tip devletlerde bireylerin hak ve özgürlükleri yanında görevleri de vardır. Bu kurum ve kuruluşlarda görev alanlar o devletin yuttaşlarının hizmetkarlarıdır. Görevi yerine getiren vatandaşa haksızlık yapılır, şiddet uygulanırsa, şikayet halinde devlet bu memurlar hakkında soruşturma açar, suçluluğu sabitlenirse gerekli cezayı verir. Devlet bu durumda vatandaşın yanında yer alır, caydırıcılık adına..
Vahşi kapitalizmin sömürü düzenini en acımasız sürdürdüğü ülke ve yönetimlerinde devlete karşı bireylerin hakları ve özgürlükleri yok sayılırak sadece görevleri dayatılır. Bu anlayış kurumsallaştıkca, kanuni sorumlulukların yerini keyfiyet alır, devletin memuru kendini devlet gibi görmeye başlar. Böylece vatandaş üzerinde yaratılan zulüm, devleti ceberrutlaştırır. Artık devlet halkın devleti olmaktan çıkmıştır. Devletin memuru kendini devlet gibi görmeye başlamıştır.
Artık şirketlerin çıkarları insanın ve insanı var eden doğadan çok önemlidir.
Havanı suyunu yeşilini korumak içindirenecek olursan da devlete karşı gelmiş olacaksın ve içeri atılacaksın...
Partileşen devlet, bu yapısıyla, Akbelen'de olduğu gibi şirketi koruyan güvenlik güçlerinin yanında yer alır, şiddete destek olur, hak arama yagınlaşmasın, yurttaş kul olsun, otorite sürsün diye...
Yani; insanı değil şirketleri koru ki iktidarın yaşasın noktasına geldik.
Biri otokratik diğeri demokratik iki devlet yapısından söz ettim.
Hangisinde yaşamak istersiniz desem, bazı anketlerde benzer sorulara verilen yanıtlara bakarak %80'i demokratik devleti tercih edecektir, çünkü; akıl ve ülkemizin demokratik birikimi bunu vaaz eder.
ülkemizden, batı ülkelerine yetişmiş insan göçü, insanın yerine şirketleri koyan otokratik bir yönetimden kaçış değil mi?
Mesut Karakoyunlu
Anasayfa
Yazarlar
Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
Yazı Detayı
Bu yazı 311+ kez okundu.
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN'DAN.. ŞİRKETLERİ YAŞAT Kİ İKTİDAR YAŞASIN'A GELDİK!..
Antik çağdan günümüze "Devlet" üzerine çok şey söylenmiş her çağın devlet tanımı döneminde yazılan kitaplarda yerini almıştır.
Çağdaş olmamasına rağmen günümüzün devlet tanımına uyumlu tanımı yaklayanlardan biri de Şeyh Edebali olmuştur.
Şeyh Edebali, Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında yaşamış bir Ahi şeyhidir. Edebali, aynı zamanda Osman Gazi'nin kayınbabası ve hocasıdır.
Osmanlı Devleti'nin fikir babası Edebali; "insanı yaşat ki devlet yaşasın" diyerek bugün ulaşılan insan hakları çerçevesinde kabul gören "devlet insan içindir" değerini 13. Yüzyılda ifade etmiştir.
İnsanı merkeze alan demokratik Cumhuriyette devlet halkına hizmet eden kurum ve kuruluşlardan oluşur. Bu tip devletlerde bireylerin hak ve özgürlükleri yanında görevleri de vardır. Bu kurum ve kuruluşlarda görev alanlar o devletin yuttaşlarının hizmetkarlarıdır. Görevi yerine getiren vatandaşa haksızlık yapılır, şiddet uygulanırsa, şikayet halinde devlet bu memurlar hakkında soruşturma açar, suçluluğu sabitlenirse gerekli cezayı verir. Devlet bu durumda vatandaşın yanında yer alır, caydırıcılık adına..
Vahşi kapitalizmin sömürü düzenini en acımasız sürdürdüğü ülke ve yönetimlerinde devlete karşı bireylerin hakları ve özgürlükleri yok sayılırak sadece görevleri dayatılır. Bu anlayış kurumsallaştıkca, kanuni sorumlulukların yerini keyfiyet alır, devletin memuru kendini devlet gibi görmeye başlar. Böylece vatandaş üzerinde yaratılan zulüm, devleti ceberrutlaştırır. Artık devlet halkın devleti olmaktan çıkmıştır. Devletin memuru kendini devlet gibi görmeye başlamıştır.
Artık şirketlerin çıkarları insanın ve insanı var eden doğadan çok önemlidir.
Havanı suyunu yeşilini korumak içindirenecek olursan da devlete karşı gelmiş olacaksın ve içeri atılacaksın...
Partileşen devlet, bu yapısıyla, Akbelen'de olduğu gibi şirketi koruyan güvenlik güçlerinin yanında yer alır, şiddete destek olur, hak arama yagınlaşmasın, yurttaş kul olsun, otorite sürsün diye...
Yani; insanı değil şirketleri koru ki iktidarın yaşasın noktasına geldik.
Biri otokratik diğeri demokratik iki devlet yapısından söz ettim.
Hangisinde yaşamak istersiniz desem, bazı anketlerde benzer sorulara verilen yanıtlara bakarak %80'i demokratik devleti tercih edecektir, çünkü; akıl ve ülkemizin demokratik birikimi bunu vaaz eder.
ülkemizden, batı ülkelerine yetişmiş insan göçü, insanın yerine şirketleri koyan otokratik bir yönetimden kaçış değil mi?
Mesut Karakoyunlu
Ekleme
Tarihi: 22 Ağustos 2023 - Salı
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN'DAN.. ŞİRKETLERİ YAŞAT Kİ İKTİDAR YAŞASIN'A GELDİK!..
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.