Biate ve itaate karşı itiraz ve direniş kültürü insanlığın ortak değeri...
İngiltere, Hindistan üzerindeki egemenliğini kaybettikten sonra 'biz nerede hata yaptık' diye bir inceleme başlattı. Rapora dönüşen inceleme sonucu şöyleydi:
"Biz Hindistan'da stratejik bir hata yapmışız. Hindistan’ı İngiliz kültürü ile kuşatarak oradaki egemenliğimiz güçlendireceğimizi sanmıştık. Dilimizle birlikte hak, hukuk, adalet, insan hakları kavramlarını da Hindistan'a taşımışız, içinde itiraz ve direniş kültürü olan.
Gandi ile birlikte bu bizim emperyal hedeflerimizin karşısına itirazı ve direnişi çıkardı. Hindistan'daki Egemenliğimizi kırdı."
Bu Hindistan örneğinden sonra konuyu genelleyelim diyorum.
Devletler, sadece sömürgeci oldukları ülkelere karşı acımasız olmazlar, devlete egemen olan ideolojinin çıkarları söz konusu olduğu zaman kendi halkına da alabildiğine acımazsı ve saldırgandırlar.
Çünkü devletlerde duygu yoktur, vicdan yoktur; çıkar söz konusu oldu mu güç meşrudur. Bunun için de sıkıştı mı şiddete başvurmaktan geri kalmaz.
Güvenlik güçleri aracılığıyla uygulanan şiddetin mantığında devlet faydacılığı vardır.
Genelde hak aramak için sokaklara dökülen insanların itiraza dayalı barışçıl gösterileri hangi ülkede olursa olsun şiddetle karşılaşırsa direnişe dönüşür.
Çünkü hak ihlali insanlık onuru ihlalini beraberinde getirir; önce itiraza, şiddete muhatap kalırsa da direnişe yol açarak...
Türkiye'de Gezi direnişinde olduğu gibi...
Fransa'da yaşanan olayları bu bağlamda değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Fransa'da insanlar, hükümetin aldığı, halkın, süreçlerinde söz sahibi olmadığı karalar nedeniyle yaşadıkları ekonomik ve sosyal sıkıntıları demokratik bir şekilde protesto etmek için sokağa dökülmüşlerdir.
Bu sırada devletin uyguladığı şiddet, uzun mücadelelerle haklaşmış, insanlık onurunu temsil eden insani ve vicdani değerleri yok sayınca gösteriler direnişe dönüşmüştür.
Bu aynı zamanda 'bizi yok sayarak ve görmezden gelerek bu ülkeyi yönetemezsiniz' mesajıdır.
Direnişteki kararlılık karşısında bu mesaj hedefini vurmuş ve hükümet aldığı halkını ezecek ekonomik kararlar karşısında geri adım atmıştır.
Fransa'da halka dönük devlet şiddetini sonlandıran ve hükümete geri adım attıran yurttaş iradesi, gücünü ve kararlılığını itiraz ve direniş kültüründen almıştır.
Biat ve itaate karşı itiraz ve direniş kültürü insanlığın ortak değeridir.
Bu kültürün pratiğini örnek almak, bizleri, başka halklara emperyal saldırıları devam eden ne İngiliz, ne Fransız ve ne de benzeri devletlerinin zulümlerine ortak yapar, ne terörist yapar ne de bozguncu yapar, sadece ve sadece sınır tanımayan insanlık onurunun koruyucuları yapar.
Bu nedenle halklarla devletleri değerlendirirken aynı kefeye koymamak gerekir diye düşünüyorum.
Mesut Karakoyunlu