AKP iktidarı Fetö'yü tasfiye hareketini genişleterek tüm muhalif kesimleri aynı potanın içine soktu. Geçmişten günümüze, aydınlanma adına, demokrasiye engel, gericilik ve Fetö ve benzeri cemaatlerle mücadele eden ve bedeller ödeyerek bugünlere gelen kişi ve kurumlar aynı potada eritilmek isteniyor.
Anayasal sınırların dışına taşmış, meşruluğu tartışalı, sırtında sıfırlayamadığı şaibeler taşıyan AKP iktidarı, ifade özgürlüğünü sıfırlayarak mafyalaşmış bir yapının temellerini attığını farkında değil mi? . Mızrak çuvala sığmıyor artık, zulmü arttıkça kendi kendini sıfırlayacak bir süreci işletmeye başladı.
Cinnet ruh hali taşıyan bu süreç her türlü çılgınlığa gebe görünüyor. Çünkü, ülke yönetimindeki beceriksizlik büyüdükçe, kendisinden olmayan gazeteci, politikacı ve sıradan vatandaşları hain ve düşman ilan edip devletin baskıcı gücünün yanında, durumdan görev çıkaran serseri mayın gibi ortalıkta dolaşan lümpen cuma dindarlarına hedef gösterir hale gelmiştir.
AKP'nin son gurup toplantısında, Ankara Çubuk'ta şehit cenazesine katılan ve linç girişimine muhatap olan ana Muhalefet partisi CHP Gn. Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kışkırtıcı ilan edilmiş, saldırganlara arka çıkılmaya devam edilmiştir.
Rize'de İyi Parti Genel Başkanı'na yapılan provakatif saldırıyla ilgili, yine AKP grup toplantısında, "Bu daha ne ki, başınıza neler gelecek neler!" denilerek, ülke kaosa açık hale getirilmiştir.
Kaotik ortamda sadece muhalefet değil, AKP dahil bu milletin ve ülkenin de büyük zararlar göreceği konusunda farkındalık yaratacak; insanları sarsacak demokratik bir etkinlik gerekiyor, diye düşünüyorum.
Nasıl olacak bilmiyorum, ama bunun acil bir ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Bu gidişten zarar gören, muhalif tüm kesimlerin, önümüzdeki seçimlerde artık taşın altına hep birlikte el koyma zamanı gelmedi mi? Çünkü; Kurtuluş yok tek başına…ya hep beraber ya hiçbirimiz! Noktasına geldik.
Mesut Karakoyunlu