AKP’nin metal yorgunluğu teşhisi aslında tükenmişlik sendorumunu ifade ediyor. Yolun sonuna gelmiş bir iktidar var. Kendi gücüyle değil sadece devletin gücünü kendi gücü gibi kullanarak ayakta. Bu nedenle tekrar iktidar olmak için her yolu mubah kılacak bir arayış içinde. Bunun için kendi iktidarını ülkenin bekası için zorunlu göstererek, yasal ve yönetsel düzenlemelerle her türlü hile, hurda, baskı ve zorbalığa uygun bir zemin hazırlığı gözden kaçmıyor, devlet güvencesi olan mührü, olmasa da geçerli sayan yasal değişiklikte olduğu gibi...
Buna karşı gösterilecek; meşru, cesur ve kararlı bir direniş, medyatik algı ile makyajlanarak kaplanlaştırılmış güçsüzlüğü kıracak bir iradeyi ortaya çıkaracaktır.
Bu mücadelenin asıl düşmanı umutsuzluk ve karamsarlık, bunlar ne yaparsak yapalım hileyle, hurdayla, baskıyla kazanacaklar şeklinde ortaya çıkan...
Ne yazık ki bu tuzağa açık, öğretilmiş çaresizlik yaşayanlar var. Bunu kıracak, topluma cesaret ve umut aşılayacak bir çalışmaya odaklanmak gerekliliği tarihsel bir sorumluluk, aksi durumda gelecek kuşaklara açıklayamayacağımız.
16 Nisan Referandumunda, haksız rekabetin yanında hukuksuz YSK Kararıyla kazanıldığı halde kaybedildi. Bu akla hayale gelmedik hukuksuzluk karşısında meşru direnme hakkı hayata geçirilemedi, kazanılmış bir seçimin kaybedildiği anlatılamadı.
Çünkü atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti, alaycı bir ifadeyle öğrendiğimizde...
2023 Seçimlerinde yaşanabilecek her türlü haksızlık ve hukuksuzluk karşısında hazırlıklı olmak, yaşanan 16 Nisan tecrübesinin gereği... Parlamenter demokraside ortaklaşan tüm muhalif kesimler tarafından, kazanılmış bir seçimin kaybedilmiş gösterilmesinin kolayca kabullenilmeyeceği herkesin malumu olmalıdır. Hak gaspı durumunda meşru ve demokratik direniş hakkının gündeme geleceği herkesçe bilinmelidir ki böyle bir hukuksuzluğa kimse cesaret edemesin, ortak olmasın, seçimler hukuka uygun, huzur ve güven içinde geçsin!
DİREN HAK
DİREN HUKUK
DİREN ADALET
DİREN DEMOKRASİ!
Mesut Karakoyunlu