Yusufçuk adıyla da bilinen kumrunun, "gugu guk... gugu guk!" diye öten sesindeki hüzünlü ezgi beni hep etkilemiştir.
Kumrular hiçbir zaman eş değiştirmez. Eşlerine bağlılığı ile Ünlüdür.
Eşlerden biri ölecek olursa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmez.
Eşlerine olan bağlılıkları nedeniyle de halkımız, kol kola girmiş yürüyen, yan yana bankta erkeğin omuzuna başını koymuş bir çift gördüklerinde, aşkı ifade etmek için "kumrular gibi" deyimini kullanır.
Bu nedenle kumrulara karşı saygım ve sevgim hep büyük olmuştur.
Bugün neden mi kumrudan söz ediyorum?
Anlatayım:
Sabah kahvaltısını hazırlamadan önce.. helezon telle çevrili bölümde yem için sabırsızlan tavukları yemledim.
Doğal olarak yem saatini bekleyen kumrular da, tavukların yemlerine ortak oldular.
Her gün yaptığım gibi Kumrular için de bir tas fazla yem serptim.
Bir süre kuşlarla tavukların yem yiyişlerini izledim.
Bu arada eve geçtim, mutfağın penceresinden bir Şahin'in kumrularının üzerine Yıldırım gibi indiğini gördüm.Kumrular hep birlikte kanatlarını patırdatarak havalandılar. Şahin'in arkasına takıldığı kumru onu kovalayan yırtıcı kuşa bakarken tüm hızıyla mutfak penceresine çarptı. Pencereden dışarı baktığımda mandalin ağacının altına düşmüş can çekişiyordu.
Şahin ortadan kayboldu. Ortalık sakinleşti. Bir kumru mandalin ağacının üzerine kondu. Bir, o sırada ölmüş kumruya bakıyor, bir de çarptığında camda bıraktığı ize bakıyordu.
Olayı izleyen eşim, "Kumrular tek gezmez, bu kumru ölenin eşi.. matemini tutuyor" dedi.
Sonra ilk konduğu ağaçtan havalandı biraz ilerdeki okaliptüs ağacın tepesine kondu. Oradan cama bakarak gugu guk! gugu guk! diyen hüzün dolu bir sesle öttü, öttü bir süre sonra kayboldu.
Kumru neden hep cama bakıyordu. Merakımı gidermek için dikkatlice cama baktığımda gördüğüme inanamadım.
Kumru çarpmanın etkisiyle cama, fotoğrafını çıkarmıştı.
Sanki eşine, ölmeden hemen önceki halini hatıra olarak bırakmak ister gibi...
Mesut Karakoyunlu