Cumhuriyetin değerleri bir bir yok edilirken Atatürkçüler olarak ne yaptık?
Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini askerin üzerine yıkıp, bunun rahatını yaşarken ülke yönetiminin adım adım Cumhuriyet karşıtlarının eline geçmesine seyirci kalmadık mı?
'Nerede yanlış yaptık da gericilk iktidar oldu' diye kendimizi sorgulama cesareti gösterebildik mi? Türkiye'de demokrasiyi güçlendirmeden Cumhuriyet'in korunamayacağını anlayabildik mi?
Bu arada ne yaptık? Rehavetin iktidarlaştırdığı karanlıkla mücadele yerine; bir tarafta meşru farklılıklardan hain üretirken.. diğer tarafta, unuttuğumuz; karşı güce destek verir hale gelmiş sıradan insanları, suçlu ilan edip; ötekileştirerek ve aşağılayarak gericiliğe ve bağnazlığa kendi ellerimizle teslim etmedik mi?
Cumhuriyet'i bir şekilde ele geçirenlerin diktatörleşme sürecine girdiği günlerde gerçekleştirilen Adalet Yürüyüşü, toplumsal muhalefeti aktive ederken, ülkede , ortaklaşılan hak, hukuk, adalet talebinde, farklı kesimleri ayrımsız bir araya getiren güçlü bir çoğulcu halk iradesini, itiraz hareketene dönüştürmedi mi?
Tıpkı; Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, Gezi Direnişi'nde, #Hayır'ın örgütlenmesinde ve şu an Bozaziçi Üniversitesinin öğrencileri ve öğretim görevlilerinin dayatma kayyum rektöre karşı 6 aydır sürdürdükleri itiraz ediyoruz, kabul etmiyoruz eyleminde olduğu gibi...
Tek başına kurtuluş yok; zaman bu çoğulcu ittifakı çoğaltarak güçlendirme zamanı...
Elinde silah olmayan, parlamento dahil meşru zeminlerde siyaset yapan, bazı konularda farklı düşünseler de; ayrımcılığı dışlayan, hak, hukuk, ADALET, demokrasi, ifade özgürlüğü başta olmak üzere evrensel insan hakları konusunda ortaklaşılan tüm kesimlerle beraber olmaktan başka çaremiz kalmadı.
Şu an, bir üçüncü yol bulunmazsa ki henüz böyle bir şey yok; önümüzde çatallaşmış iki yol var. Her muhalefet partisi kendi yoluna diyerek tek adamlkğı diktatörleştirecek sürecin önünü açacak yolu mu... ya da. gücümüzü %60-70 çıkatacak, kurtuluşa giden çoğulcu yolu mu seçeceğiz?
Ulusal Kurtuluş mücadelesi, Adalet Yürüyüşü ve Gezi tecrübesi bize ikinci yolda yürümemizi öneriyor.
Umarım; ayrımcı yaklaşımların yanlış olduğunun ve çözüm üretmediğinin, çoğalmanın önünü kestiğinin farkına varır, Cumhuriyeti, diktatörleştirilmeden tekrar çoğulcu bir ruhla demokrasi rayına çekebiliriz.
Mesut Karakoyunlu