Sarhoş işte, bundan hayır gelmez, şer gelir diyenler unutmasın!
Huzursuzluğu besleyip büyüten aslında kendi kusurlarımız aynı zamanda…
Bu konuda kıssadan hisse;
Bir gün Şems, Mevlana’dan meydandaki bir meyhaneden şarap almasını istiyor. Hazreti Mevlana o güne kadar hiç bir meyhaneye girmemiş, şarap da ağzına koymamış; ama diğer taraftan Şems’e de ikrar vermiş, gitmese olmaz. Kalkıyor Mevlana meyhanenin yolunu tutuyor, giriyor meyhaneye. Meyhaneci karşısında Mevlana’yı görünce çok şaşırıyor, “Buyurun Mevlana Hazretleri, bir şey mi oldu?” diyor.
Mevlana, “Şuradan bana bir testi şarap doldurur musun?” diye sıkılarak cevap veriyor. Meyhaneci şaşkınlıklar içinde bir testi şarabı Mevlana’ya ikram ediyor.
Mevlana şarabı alarak çıkıyor meyhaneden, sokakta kimse onu elinde şarapla görmesin diye de şarabı cübbesinin altına saklıyor ama tam kalabalık halkın arasından geçerken, testi kayıyor, yere düşüyor ve kırılıyor. Her yer şarap oluyor ve etraftaki halk da bunu görüyor ve aralarında söylenmeye başlıyorlar;
Biri diyor, “Mevlana şarap mı içiyormuş”, öbürü diyor,
“Yazıklar olsun, biz kime inanmışız, kime iman edip sözlerini dinlemişiz!”
Mevlana’nın canı bu duyduklarına çok sıkılıyor, eve dönüyor ve üzüntüden sakalları titreyerek çıkıyor Şems’in karşısına.
Şems, Mevlana’nın bu halini görünce gülümseyerek soruyor,
“Hayırdır Mevlana ne oldu?” Hazreti Mevlana başına gelenleri olduğu gibi anlatıyor.
Bu olayla Şems'in toplumun en saygın insanı Mevlana üzerinden vermek istediği ders;
“Ey insan! Kusursuz kul bu âlemde arama. Kusursuz insan yoktur bu âlemde, herkeste bir kusur vardır. İnsanlarla iyi geçinmek istersen, herkesin iyi taraflarına bak, o zaman huzurlu olursun.”
İnsanların kusurlarını suç olarak görmenin, suçlu muamelesi yaparak aşağı görmenin huzur getirmediğini anlatır bu hikâye...
Mesut Karakoyunlu