Beni farklı yapan, farklı olmaya zorlayan bir özelliğimi paylaşmak istedim.
Hepimiz farklıyız ama bu bir üstünlük veya zayıflık değil aksine farklılıkların etkileşimiyle ortaya çıkan bir sinerji nedeni...
Bu nedenle farklılık karşıtlık değil birbirimizi yeniden üretmenin aracı...
Kasıtlı algılar farklılığı düşmanlaştırarak ayrımcılığın nefret dilini ve şiddeti beraberinde getiriyor, çatışma kültürünü besliyor, kavgalı bir toplum yaratıyor. Bu da çatışmadan, savaştan beslenen rejimlere hizmet ediyor.
Kendim üzerinden bu konuyu biraz açmak istiyorum.
Bana biri bir tokat atsa öbür yanağımı çevirmem ama öfkeye kapılıp, aynı şekilde karşılık vermem, nerede hata yaptım diye düşünürüm önce...
Bu beni kin, nefret ve şiddetin zehirleyici etkisinden korur, sağlıklı düşünmem için bana zaman kazandırır. Sorunu anlamaya ve anlatarak akli bir çözüm bulmaya çalışırım, meşru müdafaa hakkımı başkalarının kabulüne kadar direnme hakkımı saklı tutarım. Kusurluysam özür dilerim haklıysam inatlaşmam, anlaması için zamana bırakırım. Bu barışçıl yaklaşım çoğunlukla şiddet girişimini sönümlendirmiştir. Bazıları buna ister korkaklık ister naiflik desin. İncinsen de incitme felsefesinin ve demokratik siyaset anlayışının bana öğrettiği anlayış bu!
Hayat felsefemi oluşturan bu insani yaklaşım düşüncelerimin de kaynağı...
Başka ne diyeyim, ben buyum işte!
Mesut Karakoyunlu