İstanbul'da "Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek" yürüyüşü Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı gösteriye dönüştü.
Yürüyüş ve miting sırasında açılan hilafet bayrakları ve atılan şeriat sloganları gösteriyor ki.. sanki bir hilafet ayaklanması provası yapılıyor.
Bu işin sonu yok!
İktidarca desteklenen hilafet ve şeriat yanlılarının kontrolden çıkması, bu ülkede iktidar dahil herkesi içine alan bir kaos üretebilir.
Atatürk Cumhuriyetini hedef alan bu dinci yapıların gücü meşruluktan değil Atatürk Cumhuriyetini etkisizleştirip silmeyi düşünen iktidarın bu zafiyetinden gelmektedir.
İktidar da bu dinci yapıların hilafeti ve şeriatı getiremeyeceklerini biliyor ama ülkeyi kutuplaştırmanın aracı olarak hilafet ve şeriat yanlılarına cesaret vererek bunu toplumu baskı altında tutmanın enstrümanı olarak görüyor gibi...
Bunlarla aynı harara girilmeyeceğini öğrenmek için daha ne kadar bu yapılarla birlikte ülkeyi yönetmeye devam edilecek.
Not: Açılan tevhit bayraklarında "kelime-i tevhid", yani "Allah'tan başka Tanrı yoktur; Muhammed Allah'ın elçisidir" demek olan "Lâ İlâhe İllallah Muhammedun Resulullah" sözleri yazılıdır. "Kelime-i tevhid", İslâm'ın esasını teşkil eden tevhid kavramının ifadesidir.
Bu Kelime-i tevhid'in camilerde benzeri kutsal mekanlarda bulunması, bazı ibadet ve ritüellerde söylenmesi laiklik açısından bir sorun değildir.
Bunu bayrak yapıp, sokaklara dökülüp bayrağın hilafet ve şeriat adına siyasallaştırılması sorundur.
Siyasallaştırılmış Kelime-i tehvit üzerinden yaratılan tartışma ile insanları kutuplaştırmak, laik ve seküler kesimleri düşmanlaştırmak sorundur; bu ülkeye faydası olmayacağı gibi zararı kaçınılmaz olan...
Çünkü bu durumda Allah'ın tekliğini ifade eden tevhit, milletin birlik ve beraberliğini bozar, huzurunu kaçıran, kavga ve şiddeti körükleyen bir araca dönüştürülmüş olur ki.. bunu Kelime-i tevhidi bayrak yapan IŞİD'in Ortadoğu'yu kana bulayan eylemlerinde gördük.
Sorun Kelime-i tevhit değil, Kelime-i tevhitin siyasete araç yapılmasındadır.
Mesut Karakoyunlu