1956-57 Eğitim-Öğretim yılıydı. İlkokul birinci sınıf öğrencisiyim. Gümrük Muhafaza Memurluğu binası… Her gün önünden geçmek zorunda olduğum devlet dairesi. Bu bina, büyüklerin, o günler korkuyla söz ettikleri devleti anlamaya çalıştığım ilk yer.
Bu nedenle, balıkçı ve gemicilerin ellerinde defterlerle girip çıktıkları bu binada neler olup bittiğini hep merak etmişimdir.
Bir gün, dedesi gümrük müdürü olan arkadaşımla bu binaya çıkma fırsatı buldum. Tahta merdivenlerden çıkarken duyduğum heyecan ve endişe kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Çekingen ve ürkek bakışlarla etrafı gözetliyor, artan merakımla, balıkçılarla memurlar arasında geçen, bazen sertleşen konuşmalardan neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu arada kendisini unuttuğum arkadaşım, dedesinden kopardığı parayı göstererek, “hadi gidelim” dedi.
İçinde ne olduğun ve neler yapıldığını görme fırsatını yakaladığım binadan birikmiş merakımı gideremeden ayrılmak biraz zor geldi. Ama o an hafızama, bugünlere taşıdığım bir anı olarak kazındı.
Bu nedenle, önünde akan ıranası, (küçük dere) ırananın ağzına kadar çekilmiş balıkçı tekneleri ve farklı mimari yapısıyla gümrük binasının oluşturduğu fotoğraf bizim kuşağın anılarında önemli bir yere sahiptir.
Zamanla, bu fotoğrafı oluşturan öğeler bir bir kaybolmaya başladı. Önce ırana yok oldu. Doldurulan deniz nedeniyle balıkçı tekneleri gümrük binasından uzaklaştı. Yıllar sonra gümrük, daire olarak başka bir binaya taşındı. Türkiye’nin ikinci gümrüğüne ev sahipliği yapma onuruna sahip olan bina kaderine terk edildi.
Terk edilmişliğe ve yılların acımasız tahribatına karşı koyamayan bina, her gün duvarından bir taş, ahşap kısımlarında da çürüyen tahtaları bırakarak hızla kendi kendini yok ediyordu.
Tarihe ve kültüre sahip çıkma bilinci, kaderine terkedilmiş, yok olmaya doğru giden kültür mirası bu binanın kurtarılması yönünde bir çalışma başlattı. Bizim kuşağın anılarında önemli bir yeri olan bu binanın, restore edilerek Finike’ye tekrar kazandırılması yönündeki çalışmalara yazı ve fikirlerimle katkı sunmayı bir görev bildim.
Oluşturulan bilinç; kurumsal ve kişisel bazda yaratılan maddi katkılarla birleşerek, gümrük binasının restorasyonu gerçekleşti.
Finike Özel İdare’nin mülkiyetinde, kaymakamlığın denetiminde olan bina Finike Kültür ve Sanat Evi olarak tescil edildi. Özel İdare’nin kontrolünde lokal hizmeti de veren bina, Finike Festivali’nin bazı kültür etkinliklerine de ev sahipliği yaptı.
Bu sırada, dernekleşme çalışmalarını başlatan Finike Müzik Eğitim Grubu açtığı bir kampanya ile Kültür Evi müzik odasına bir piyano kazandırdı. Finike Müzik Eğitimi Grubu’nun önderliğinde, gönüllü katkılarıyla müzik okullarına gitmek isteyen yetenekli öğrencilere müzik eğitimi verilmeye başlandı. Resim odasında da kurslar açılan eski gümrük binası, kültür ve sanata adına üretilen etkinliklere hizmet eder hale geldi.
Ne var ki Kaymakamlık, Finike Müzik Eğitim Grubu dernekleşmesini tamamlamadan, biraz da aceleci davranarak bina kullanımını siyasi kimliği olan ticari bir işletmeciye ihale etti.
Bu arada Finike Müzik Eğitim Derneği kuruldu. Ancak dernek, başlangıçta oluşturulan gönüllü heyecanını ve motivasyonunu, mevcut işletmecinin müdahil tavırları nedeniyle sürdüremedi.
Çünkü; kısa bir süre içinde Kültür ve Sanat Evi ön mekanında çekilmiş, basına yansıyan nargile içen müşteri fotoğraflarıyla Finike’nin gündeminde Nargile Evi olarak yerini aldı.
Bu gelişmeden sonra, yöremiz mimarisinin özgün bir örneği olan bu binaya.. tüm iyi niyetli sivil çabalara rağmen kültürel kimliğine uygun bir işlevsellik kazandırılamadı.
Çünkü devlet; kendi üzerinden güç devşirenlere karşı ne kadar hoşgörülü ise, gönüllülük üzerinden yürütülen kültür ve sanat faaliyetlerine de bir o kadar mesafeli ve şüpheci yaklaşıyordu.
Geçmişin Finike’ye emaneti olan Gümrük Binası... Restorasyondan sonra da bu anlayışın kurbanı oldu; tekrar kaderine terkedildi.
Tüm olumsuzluklara karşın, bu binanın kimliğine ve ruhuna uygun kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapma beklentisi Finike’de hep var oldu.
Binanın merkezi yönetimden, kültür ve sanat faaliyetlerinden de sorumlu olan yerel yönetime devredilmesi, beklentileri daha da güçlendirmişti.
Ne var ki, Finike Belediyesine devredilen ‘Kültür Evi’nin, Belediye Başkanı O. Sarıoğlu döneminde ‘Yardım Evi olsun’ önerisine muhatap olması şaşkınlık yarattı.
Finike Belediye Başkanı’nın, bir başka binada yapılabilecek bu hayırlı sosyal hizmetin, ‘Kültür Evi’nin Yardım Evi’ne dönüştürülerek yürütülmesi önerisine sıcak bakması ise şaşkınlığı daha bir arttırdı.
Başkan binayı Yardım Evi'ne dönüştüremeden 2019 Seçimlerinde koltuğunu kaybetti.
Yeni gelen başkan M. Geyikçi döneminde Finike Belediyesi Kültür Müdürlüğü olan bina, "Resmi Hizmete Mahsustur “etiketi ile devlet dairesi sıfatı kazandırıldı.
Halbuki Finikelilerin talebi, bu binaya tarihi ve kültürel kimliğine denk bir işlevsellik kazandırılması; sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetlere ev sahipliği yapması yönündedir.
Bu hikâye... Ancak bu bina Kültür ve Sanat Evi olarak tescil edilip, bir vakıf veya derneğe tahsis edilirse mutlu sonla bitecek gibi görünüyor.
Mesut Karakoyunlu