Ortaçağ'da "Tek adam" hükümranlığına dayalı kutsanmış imparatorluklar varlıklarını savaşlarla sürdürdüler. Ulus devletler döneminde, kabına sığamayan sermayenin sınırlarının dışına taşma güdüsü başta Almanya olmak üzere Avrupa’da ırkçılığı tetikledi. "Deutschland Deutschland über alles" sloganıyla anlam bulan  "üstün ırk"  tezi, Hitler "Tek adam"lığını kutsallaştırarak, insanlığın felaketi olan ıı. Dünya Savaşı'na neden olmuştu. Bu süreç dünyada, bölgesel savaşları tetikleyen emperyal yayılmacılığın hüküm sürdüğü Tekelci dönemi başlattı. Emperyal odaklar,  inanç, mezhep, köken farklılıklarını kaşıyarak Ortadoğu başta olmak üzere Müslüman coğrafyalarda dinsel ve etnik çatışmalarla halkları ve kaynaklarını sömürmeyi sürdürdüler. Onlarca yıl Ortadoğu'da birbiriyle çatışan, birbirinin kanını dökerek var olmaya çalışan Araplar, Kürtler, Türkmenler, Müslümanlar, Şiiler,  Sünniler, Hiristiyanlar, Ezidiler ve aynı topraklarda yaşayan daha birçok farklılık, baktılar ki "tek ben olayım diğerleri olmasın" arzusu; savaş, kan, gözyaşı ve yoksulluktan başka bir şey getirmiyor, bunun üzerine demokratik, çoğulcu bir yönetim arayışı başlattılar… Bu arayış Ortadoğu coğrafyasında farklılıkların temsilini kabul eden bir yönetim modeline odaklanarak bu modeli ilk orada hayata geçirdiler. Farklılıklara rağmen birlikte yaşama arzusu güçlendikçe bölgede barış ve huzura hizmet edecek bir irade gelişme eğilimi güç kazanmaya başladı. Ortadoğu'daki sömürüsünü ve varlığını istikrarsızlık üzerine inşa eden emperyalist çıkarlar için bu model tehlikeli idi. Bölgenin kültürel dokusunda iş görecek, istikrarsızlık üretecek, bölge insanını ABD'nin yardımına muhtaç bırakacak bir süreci IŞİD'le başlattılar. Farklılıklara rağmen birlikte yaşama modelinin yaşam bulduğu bölge, Işid sürülerinin vahşi saldırılarıyla taş taş üstünde bırakmayacak şekilde talan edildi. Bir çeşit,  Işid'le terbiye edilen burada yaşayan halklar, ABD yardımına muhtaç hale getirildiler. Bu sefer de Işid'le üretilen istikrarsızlığı gidermek için bölge insanı, özellikle bazı Kürt gruplar ABD desteğinde İşid'le mücadelede kullanılmaya başladı. Bölgede, bilemiyorum, belki de istikrar adaları oluşturabilecek bir modeli, doğarken boğan ABD,  Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ederek tüm Ortadoğu'da büyük bir istikrarsızlık yaratacak bir planı uygulamaya koydu. Bu şu demekti; Ortadoğu'da TEK hâkim Musevilik ve Siyonizm, dünyada TEK hâkim ABD ve emperyalizm. Bu diğer halkları ötekileştirip, düşmanlaştıran yaklaşım, kaossuz bir Ortadoğu"da ekmek yoktur emperyalizme… Bunu iyi bilir. Geçmişten bu yana insanlık ne kadar zulüm yaşamışsa, ne kadar acı çekmişse tekliğin yarattığı savaşlar nedeniyle olmuş, Hitler örneğinde olduğu gibi... Tekliğin yarattığı acılardan süzülen çözüm çoğulculuk olarak dayatıyor. Çünkü doğada yaşam, çeşitliliğin uyumu üzerine inşa edilmiştir, tıpkı farklı enstrümanların çıkardıkları farklı seslerin uyumuyla ürettikleri senfonik güzellik gibi... Mesut Karakoyunlu