Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
Köşe Yazarı
Mesut KARAKOYUNLU - Emekli Öğretmen
 

YÖNETENLERİ BOZAN İKTİDAR DEĞİL, YÖNETENLERİN VE YÖNETİLENLERİN KORKUDUR!

Almanya’da ve birçok Avrupa ülkesinde, Hristiyan demokratlar iktidar oldukları zaman, sosyal demokratlar ve sosyalistler rejim kaygısı taşımazlar.  Bilirler ki, muhafazakâr iktidar, toplumu bir arada tutan değerlerle oynamaz, hatta o değerlere saldıran Nazi kalıntılarına, yakın tarihten aldıkları dersle karşı dururlar.  Toplumda korku ve panik yaratacak, ayrışma ve ötekileştirmeyi keskinleştirecek radikal kararlardan kaçınırlar.  Çünkü ayrımcı politikalarla; toplumu barış ve huzur içinde yönetemeyeceklerini tarih onlara çok acı bir şekilde öğretmiş, yanlışlarla yüzleşilmiştir.  Almanya'da CDU Hiristiyan Demokrratlar Birliği gibi parti adları, dinsel kimliği ifade etse de, siyasetlerinde bu dinsel kimliğin hiç yeri yoktur, ideolojik olarak izledikleri “merkez sağ” çizgi, ekonomideki kararlarını yönetir. Seçimlerde, iktidarda kalmak için; tehdit, şantaj, baskı, korku salma, kamunun olanaklarını sonuna kadar kullanma gibi siyasi etik ve hukuk dışı yollara başvurmazlar. Böyle bir niyetleri olsa bile sistemin kendini koruma refleksi, toplumsal baskıyı tetikleyerek, bunu engeller. Bunu bildikleri için seçimler demokratik ve eşitlikçi bir rekabet ortamında gerçekleşir. Bilirler ki kaybettiklerinde  hesap verme durumunda kendilerini sıkıntıya sokacak, iddialarla dolu  bagajları yoktur. Anlayacağınız seçimle gelen seçimle gider, İstanbul seçimlerinde olduğu gibi ben bunu kabul etmiyorum, seçim yenilenmeli ilkelliğine düşmez. Bu nedenle, Avrupa Birliğine katılıp katılmama bir yana, AB’nin temel değerleri olan; özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve hoşgörünün ülkemizde yaşam bulmasını çok önemsiyorum. “Kıblem insandır” diyen bir kültürün coğrafyasında yaşayan bizler, ayrımcılığın ateşinde insanları yakacak kadar bu değerlerden nasıl uzaklaştık? Muhalefeti düşmanlaşyırıp, hainlikle etiketleyerek söylenen "Bunlara seçim verilemez" düşüncesi, kaybedilmiş bir seçimin verilemez olmasını meşrulaştırılmak için mi ifade edildi, bilmiyorum. En üst perdeden seslendirilen bu ifadeyle  Akp'nin iktidarda kalmak için her yolu deneyebileceğini anlayabiliyorum. Dün Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir haber, iktidarı kaybetme korkusunun bugün yönetimdekilerin esas endişesi haline geldiğini açık biçimde gösteriyor. Bunu daha iyi açıklayabilmek için yazının devamındaki Aung San Suu Kyi'nin konferansından bir alıntı paylaşmak istiyorum "Birmanya’da askeri diktatörlüğe karşı yıllarca mücadele etmiş olan Aung San Suu Kyi, 1990 yılında verdiği bir konferansta, “ Yönetenleri Bozan, iktidar değil, korkudur” deyip devam eder: “İktidarı elinde tutanların bunu kaybetme korkusu ve iktidarın şiddetine boyun eğenlerin korkusu onları bozar. İktidarın mutlaklaşması kimseye hesap vermemesi demektir.  Hesap vermeme ayrıcalığını suiistimal etmek, iktidarı kaybedince hesap verme korkusunu katbekat arttırır.  Eğer mutlak iktidarın şiddetine maruz kalanlar da korkudan boyun eğerler ve iktidarın mutlaklığına, hesap vermezliğine rıza gösterir veya gösterir gibi yaparlarsa, iktidar yönetenleri daha da fazla bozar. Bu nedenle iktidarın belli zaman aralıkları içinde el değiştirmesi, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olmasa da demokrasi için son derece önemli bir dirilik kaynağıdır." Sonuç; İktidarın daha fazla bozulmasını önlemek için yurttaşa düşen görev, şiddet karşısında korkup iktidara rıza göstermek mi ne!? 13 bin oy farkla kaybedilerek yenilenen İstanbul seçimleri, iktidarın mızıkcılığına rıza  göstermeyerek 800 bin oy farkıyla İstanbul'u hak edene teslim etmedi mi? Bu tecrübe önümüzdeki seçimlerde farkı tahminlerin çok üstüne çıkarmak gerektiğini önermiyor mu? O zaman şiddete boyun eğip rıza vermediğimizi göstermek gerekmiyor mu? Tek başına kurtuluş yok..ya hep beraber ya hiçbirimiz! Mesut Karakoyunlu
Ekleme Tarihi: 09 Temmuz 2021 - Cuma

YÖNETENLERİ BOZAN İKTİDAR DEĞİL, YÖNETENLERİN VE YÖNETİLENLERİN KORKUDUR!

Almanya’da ve birçok Avrupa ülkesinde, Hristiyan demokratlar iktidar oldukları zaman, sosyal demokratlar ve sosyalistler rejim kaygısı taşımazlar. 

Bilirler ki, muhafazakâr iktidar, toplumu bir arada tutan değerlerle oynamaz, hatta o değerlere saldıran Nazi kalıntılarına, yakın tarihten aldıkları dersle karşı dururlar. 
Toplumda korku ve panik yaratacak, ayrışma ve ötekileştirmeyi keskinleştirecek radikal kararlardan kaçınırlar. 
Çünkü ayrımcı politikalarla; toplumu barış ve huzur içinde yönetemeyeceklerini tarih onlara çok acı bir şekilde öğretmiş, yanlışlarla yüzleşilmiştir. 

Almanya'da CDU Hiristiyan Demokrratlar Birliği gibi parti adları, dinsel kimliği ifade etse de, siyasetlerinde bu dinsel kimliğin hiç yeri yoktur, ideolojik olarak izledikleri “merkez sağ” çizgi, ekonomideki kararlarını yönetir.
Seçimlerde, iktidarda kalmak için; tehdit, şantaj, baskı, korku salma, kamunun olanaklarını sonuna kadar kullanma gibi siyasi etik ve hukuk dışı yollara başvurmazlar. Böyle bir niyetleri olsa bile sistemin kendini koruma refleksi, toplumsal baskıyı tetikleyerek, bunu engeller.

Bunu bildikleri için seçimler demokratik ve eşitlikçi bir rekabet ortamında gerçekleşir.
Bilirler ki kaybettiklerinde  hesap verme durumunda kendilerini sıkıntıya sokacak, iddialarla dolu  bagajları yoktur.
Anlayacağınız seçimle gelen seçimle gider, İstanbul seçimlerinde olduğu gibi ben bunu kabul etmiyorum, seçim yenilenmeli ilkelliğine düşmez.

Bu nedenle, Avrupa Birliğine katılıp katılmama bir yana, AB’nin temel değerleri olan; özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve hoşgörünün ülkemizde yaşam bulmasını çok önemsiyorum.

“Kıblem insandır” diyen bir kültürün coğrafyasında yaşayan bizler, ayrımcılığın ateşinde insanları yakacak kadar bu değerlerden nasıl uzaklaştık?
Muhalefeti düşmanlaşyırıp, hainlikle etiketleyerek söylenen "Bunlara seçim verilemez" düşüncesi, kaybedilmiş bir seçimin verilemez olmasını meşrulaştırılmak için mi ifade edildi, bilmiyorum.
En üst perdeden seslendirilen bu ifadeyle  Akp'nin iktidarda kalmak için her yolu deneyebileceğini anlayabiliyorum.
Dün Cumhuriyet gazetesinde yer alan bir haber, iktidarı kaybetme korkusunun bugün yönetimdekilerin esas endişesi haline geldiğini açık biçimde gösteriyor.
Bunu daha iyi açıklayabilmek için yazının devamındaki Aung San Suu Kyi'nin konferansından bir alıntı paylaşmak istiyorum

"Birmanya’da askeri diktatörlüğe karşı yıllarca mücadele etmiş olan Aung San Suu Kyi, 1990 yılında verdiği bir konferansta, “ Yönetenleri Bozan, iktidar değil, korkudur” deyip devam eder:
“İktidarı elinde tutanların bunu kaybetme korkusu ve iktidarın şiddetine boyun eğenlerin korkusu onları bozar.
İktidarın mutlaklaşması kimseye hesap vermemesi demektir. 

Hesap vermeme ayrıcalığını suiistimal etmek, iktidarı kaybedince hesap verme korkusunu katbekat arttırır. 
Eğer mutlak iktidarın şiddetine maruz kalanlar da korkudan boyun eğerler ve iktidarın mutlaklığına, hesap vermezliğine rıza gösterir veya gösterir gibi yaparlarsa, iktidar yönetenleri daha da fazla bozar.
Bu nedenle iktidarın belli zaman aralıkları içinde el değiştirmesi, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olmasa da demokrasi için son derece önemli bir dirilik kaynağıdır."
Sonuç;
İktidarın daha fazla bozulmasını önlemek için yurttaşa düşen görev, şiddet karşısında korkup iktidara rıza göstermek mi ne!?

13 bin oy farkla kaybedilerek yenilenen İstanbul seçimleri, iktidarın mızıkcılığına rıza  göstermeyerek 800 bin oy farkıyla İstanbul'u hak edene teslim etmedi mi?

Bu tecrübe önümüzdeki seçimlerde farkı tahminlerin çok üstüne çıkarmak gerektiğini önermiyor mu?

O zaman şiddete boyun eğip rıza vermediğimizi göstermek gerekmiyor mu?

Tek başına kurtuluş yok..ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Mesut Karakoyunlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seckinhabertv.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.