Yıl 1994…  Recep Tayyip Erdoğan Refah Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı...  Konuşma yapmak için kürsüye çıkıyor. Hanımların seçim çalışmalarına katkısını anlattıktan sonra cebinden çıkardığı bir zarfı kürsünün üstünde açıyor. Zarfın içinden bir yüzük ve bir not çıkarıyor. Yüzüğü izleyicilere göstererek; "Genç bir hanımefendi, kampanyamıza destek için nişan yüzüğünü göndermiş. Yazdığı notta, 'sayın başkanım, bu yüzük seçim kampanyamızın besmelesi olsun' yazmış. Bu aşkı bu heyecanı holdinglerin milyarları aşabilir mi? Sayın Dalan bunu anlayabilir mi, anlasa Refah Partisi saflarına gelir." diyor. Ne müthiş bir hikâye değil mi? Karşıtları için o kadar etkili olmasa da kendi tabanı için inanılmaz bir motivasyon aracı bir hikâye…  Bu ve benzeri hikâyeler katkısı seçimlerde yaklaşık %25 oy oranıyla, birbirine düşmüş sosyal demokrat parti adaylarının arasından sıyrılan Recep Tayyip Erdoğan'ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşıdı. Yüzükle başlayan hikâye bitmeti. Hikâye içinden yüzük, yüzük içinden hikâye çıkaran Recep Tayyip Erdoğan seçildikten sonra yaptığı yüzüklü konuşmasında; "İşte bütün servetim bu yüzük. İstanbul’a hizmete hazırım." dedi ve 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve başladı. Böylece tek adamlığa giden yolun taşları, yüzük hikâyeleriyle döşenmeye başlamış oldu. 01.07.2014 tarihli Sözcü Gazetesinde' AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan tüm serveti olan "yüzük" ile başladığı siyaset yolculuğunda, en zengin liderler sıralamasında 8. sıraya kadar yükseldiği haberini okuduk. Bu tablo bize Sayın Erdoğan’ın sık sık kullandığı, “Nereden, nereye ” sözünü akla getirdi. Bu bana, dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi anlatan Yüzüklerin Efendisi adlı fantazi eseri hatırlattı. Yıllar önce üretilen ve Orta Dünya topraklarına kandan başka hiçbir şey getirmeyen yüzüklerin sonuncusu, üretiminden yüz yıllar sonra ortaya çıkar. Yüzük Kardeşliği, dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi konu ediyor.  Amcasının kendisine emanet ettiği yüzüğün nelere kadir olduğundan habersiz olan Frodo, büyücü Gandalf'ın anlattıkları sonrasında dehşete kapılır. Bu yüzükten ve müstakbel savaşlardan kurtulmanın tek yolu, bu yüzüğü yok etmektir. Yüzüğü yok edilebileceği tek yer olan Mordor'a götürmek için çok uzun ve çetin geçecek olan yolculuk başlar.  Orta Dünya'nın kaderi, bu insanların ellerindedir.  Yüzüğü Mordor Yanardağı'nın bacasından içeri atıncaya kadar kötlükler peşlerini bırakmaz, kötüler yüzüğe sahip olarak yüzüğün lanetini insanların üzerine salmak için birbirleriyle yarışırlar. Yüzüklerin efendisi olmak, dünyaya hakim olmaktır çünkü... Çünkü yüzük; dünyada savaşın, vahşetin ve zulmün yarattığı ölüm, acı ve gözyaşlarıyla insanlığın başının belasıdır. Yüzük, hikâyenin nihayetinde yanardağın lavları arasına atılarak, ilelebet yok edilir ve Frodo'nun görevi biter. Böylece fantazi dünyasının insanları, yüzüğün neden olduğu savaşlardan, savaşların neden olduğu ölüm, acı ve gözyaşlarıdan kurtulurlar. Gerçek dünyanın insanları mı? Onlara da Frodo olmak mı düşüyor ne?   Mesut Karakoyunlu