Afet Potansiyel Risklerini Anlama
Türkiye, tarih boyunca çok sayıda büyük ölçekli depreme neden olan oldukça aktif bir Avrasya Jeolojik Plakası üzerinde yer almaktadır. Türkiye'nin mevcut resmi deprem tehlikesi imar haritasına dayanarak, toplam yüzey alanının% 92'si ve toplam nüfusun% 95'i değişen derecelerde sismik riskli bölgelerde bulunmaktadır; Sanayi merkezlerinin% 75'i maalesef bu deprem eğilimli bölgelerde yapılmıştır. Ayrıca, arazinin% 53'ü, nüfusun% 50'si ve sanayinin% 15'i her zaman şiddetli bir depremden sorumlu birinci ve ikinci derece riskli alanlarda bulunmaktadır. Tablo 1'de Türkiye'de nüfus, yüzey, yüzey alanı, büyük sanayi merkezleri ve risk altındaki barajlar gibi unsurlar sunulmaktadır. (Mehmet Emin Baris, Effectiveness Of Turkish Disaster Management System And Recommendations. (Online).Biotechnol. & Biotechnol., 2009, p.1391.)
Türkiye'nin Deprem Bölgesi Haritası (Mehmet Emin Baris, 2009: 1391).
Türkiye’nin yüzey alanının yaklaşık yarısının yüksek deprem riski altında olduğunu ve nüfusun yaklaşık yarısının en yüksek veya yüksek riskli bölgelerde yaşadığını bilinmektedir. Türkiye'nin uzun yazılı tarihi, son bin yıl içinde birçok yıkıcı depremin tanımlarını içermektedir. En erken deprem kayıtları M.Ö. 411 yılına dayanıyor. Türkiye'de Büyüklükleri olan 7.0 veya üstü 100'e yakın deprem oldu. Ayrıca M.S. 342'den bu yana 10.000'den fazla can kaybı olan 14 deprem meydana gelmiştir. Sonuç olarak Türkiye, deprem nedeniyle önemli can ve mal kaybı yaşayan ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Geçen yüzyılda Türkiye'de meydana gelen 80 büyük deprem sonucunda 80.000'den fazla insan hayatını kaybetti. En önemli olaylar 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde, sırasıyla 7.4 ve 7.2 büyüklüğündeki depremlerdi. Resmi verilere göre, depremler 18 373 ölüm ve 48 901 yaralanmaya neden oldu ve resmi rakamlara göre 311 693 konut birimi ve 46 538 iş birimi çöktü ya da sekiz şehir de dâhil olmak üzere yaklaşık ülkenin sanayi ve ekonomi merkezi 30.000 km2'lik bir alanda ağır hasar gördü. (Mehmet Emin Baris, a. g. e., p: 1391.)
DEPREMLERDE KORUNMA YÖNTEMİ
Arabadaysanız, kenara çekin ve durun. Park freninizi ayarlayın. Yataktaysanız, yüzünüzü aşağı çevirin ve başınızı ve boynunuzu bir yastıkla örtün. Dışarıdaysanız, binalardan uzak durun.
İçerideyseniz, kalın ve dışarı çıkmayın ve kapılardan kaçının.
1. ÇÖK
Nerede olursanız olun, ellerinize ve dizlerinize eğilin ve sağlam bir şeye tutun. Oturaklı bir tekerlekli sandalye veya yürüteç kullanıyorsanız, tekerleklerinizin kilitli olduğundan ve sallanma durana kadar yerlerinde kaldığından emin olun.
2. KAPAN
Başınızı ve boynunuzu kollarınızla kapatın. Yakınlarda sağlam bir masa veya masa varsa, yaşam üçgeni oluşturmak ve sığınmak için yanına sürünün. Yakınlarda sığınmak için yaşam üçgeni oluşturulacak korunaklı bir alan yoksa bir iç duvarın yanından (pencerelerden uzağa) sürünün. Yalnızca daha fazla moloz içeren bir alandan geçmeden daha iyi bir örtüye ulaşabilirseniz sarının. Hayati organları korumak için dizleriniz üzerinde durun veya eğilin.
3. TUTUN
Bir masanın yahut koltuğun yanında iseniz, bir elinizle tutunun ve hareket ederse hareket etmeye hazır olun. Oturursanız ve yere düşemezseniz öne doğru eğilin, başınızı kollarınızla örtün ve iki elinizle boynunuzu tutun. Sonra Güvende Kalın.
Uyarı işareti
Bir depremden sonra, binada hasar, sızan gaz ve su hatları veya devrilmiş elektrik hatları gibi ciddi tehlikeler olabilir. Artçı sarsıntıların bir depremin ana şokunu takip etmesini bekleyin. Artçı bir sarsıntı hissederseniz çök-kapan-tutuna hazır olun.
Hasarlı bir binadaysanız, dışarı çıkın ve hızla binadan uzaklaşın. Hasarlı binalara girmeyin. Kapana kısılırsanız ağzınızı, burnunuzu ve gözlerinizi tozdan koruyun. Kurtarıcıların sizi bulmasına yardımcı olmak için bağırmak yerine bir mesaj gönderin, boruya veya duvara vurun veya ıslık çalın. Yaralanma olup olmadığınızı kontrol edin ve eğitiminiz varsa başkalarına yardım edin. Yardım gelene kadar nasıl yardımcı olacağınızı öğrenin. Güvende olduğunuzda, acil durum bilgileri ve pille çalışan radyo, TV, sosyal medya veya cep telefonu metin uyarıları yoluyla talimatlar için yerel haber raporlarına dikkat edin. Telefon görüşmelerinden daha güvenilir olabilecek iletişim için metin mesajlarını kullanın. Temizlerken dikkatli olun. Uzun kollu gömlek, uzun pantolon, iş eldivenleri ve sağlam, kalın tabanlı ayakkabılar gibi koruyucu giysiler giyin. Deprem sonrası ağır yıkıntıları kendi başınıza çıkarmaya çalışmayın. (https://www.ready.gov/earthquakes#during: Erişim tarihi; 12. 11. 2022.)
Mikdat Kadıoğlu (2006), “Afetler Konusunda Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi ve Eğitimi” başlıklı çalışmasında benzer tavsiyelerde bulunur:
Binalarımızın yüzde olarak büyük bir kısmının yassı kadayıf gibi olmayacağı ve yapısal olmayan risklerden korunmanın evrensel olarak kabul edilen tek davranış şeklinin de (hedef küçültmeyi amaçlayan) “Çök-Kapan-Tutun” olduğunu dikkate almalıyız. Bu gün artık “Çök-Kapan-Tutun” öğretisi, ABD’deki FEMA (Federal Afet/Acil Durum Yönetim Merkezi), Red Cross (Kızıl Haç) ve NWS (Ulusal Meteoroloji Servisi) gibi afetlerle ilgili belli başlı 40 değişik kurum tarafından başta deprem, hortum, yıldırım olmak üzere birçok afetten korunmak için halka tavsiye edilmekte ve halka yoğun bir şekilde de öğretilmektedir. Deprem anında kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmek önemlidir. Ailece, sınıfça veya çalışma arkadaşlarımızla deprem olunca ne yapacağımızın provalarını yaparsak deprem başladığında reflekslerimiz otomatik olarak bizi doğru davranışlarda bulunmaya yöneltecektir. Çök-Kapan-Tutun öğretisi, sadece çocuklar için değil; herkes için gereklidir. Deprem anında kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmek önemlidir. Ailece, sınıfça veya çalışma arkadaşlarımızla deprem olunca ne yapacağımızın provalarını yaparsak deprem başladığında reflekslerimiz otomatik olarak bizi doğru davranışlarda bulunmaya yöneltecektir. Çök-Kapan-Tutun öğretisi, sadece çocuklar için değil; herkes için gereklidir. Bu nedenle, yetişkinlerin de mutlaka bu güvenlik hareketini öğrenip deprem anında doğru bir şekilde uygulaması gerekir. Hatta yetişkinler bu egzersizi yaparak çocuklara örnek olmak zorundadır. Öğretmen, vb. yetişkinlerin öncelikle kendilerini koruması çocukların afet sonrası bakımı için büyük önem taşımaktadır. Gerçek bir depremde insanların paniğe kapılmadan doğru hareket etme şansı, her Çök-Kapan-Tutun egzersizini çalışıldığında iki kat arttığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. (Kadıoğlu, M., 2006, Afetler Konusunda Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi ve Eğitimi; Kadioglu, M. ve Özdamar, E., eds., 2. Baskı, “Afet Yönetiminin Temel İlkeleri” içinde; s. 67-80, JICA Türkiye Ofisi Yayınları No: 1, Ankara. Mikdat Kadıoğlu, a. g. m. ,s. 67-80.)
İLK YARDIM
İlk yardım, “Sağlık Bakanlığı” “Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı” ndaki tanıma göre; herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.
Acil tedavi nedir?
Acil tedavi ünitelerinde, hasta/yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından yapılan tıbbi müdahalelerdir.
İlkyardım ve acil tedavi arasındaki fark nedir?
Acil tedavi bu konuda ehliyetli kişilerce gerekli donanımla yapılan müdahale olmasına karşın, ilkyardım bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahaledir. (H.Fazıl İnan, Zülfinaz Kurt, İlknur Kubilay, Temel İlkyardım Uygulamarı Eğitim Kitabı, T. C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Eğitim ve Projeler Daire Başkanlığı, Ankara, 2011.s.7.) Bu yazımızda gönüllülerin eğitimi ile sağlanacak olan ilk yardım uygulamaları özet olarak anlatılacaktır.
İlk Yardım Eğitimi ise ihtiyaç duyulan, ilk yardım ve acil tıp üzerine uluslararası bir halk eğitimi programı ve insanlara mağdurlarsa ne yapacaklarını ve çeşitli arazi türlerinde arama ve kurtarma yapmanın doğru yollarını ve yapacakları diğer birçok teknik meseleyi öğreten programlardır. Güvenliklerini ve kurbanları kurtarma şanslarını artırmaları gerekir. Bununla bağlantılı olarak, uygun olanı kolayca erişilebilir kılmak için hükümet programları oluşturmaya acil ihtiyacı vardır. Deprem gibi doğal afetler sırasında kurtarma faaliyetlerini yürütmek için eğitimlere katılmış farkındalığı ve bilinç düzeyi yüksek gönüllülerin yardımına ihtiyaç vardır. Ayrıca, felaketlerin ardından gönüllülerinin katkı sağlayacağı yeni ortaya çıkan sosyal organizasyonlara daha fazla dikkat ve destek vermek için dünya çapında acil çalışmalara her geçen gün ihtiyaçlar artmaktadır. Acil durumlardaki eğitimli gönüllüler devlet kurumlarının çalışmalarına ek olarak katkı sağlamaktadırlar. (Margarita Poteyeva et al., Disaster Management A Disaster Manager’s Handbook, W. Nick Carter(Edit), 1991, 2008 Asian Development Bank, 6 ADB Avenue, Mandaluyong City 1550 Metro Manila, Philippines, 215-216.)
Afetlerde İlk Yardım ve Temel İlkeler
Doğal afetlerin başında gelen depremler ya da çok çeşitli yaralanmalar, tıbbi girişim ve ilk yardım uygulamalarının gerçekleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu gibi durumlarda “ilk 60 dakika” içinde doğru ve etkili yöntemle yapılan ve “altın saat” olarak adlandırılan girişimler, yaralıların yaşamının kurtarılmasında birincil öneme sahiptir. Özellikle acil havayolu açılması ve solunum uygulaması gerektiren yaralılara uygulanacak girişimlerde ise bu süre, birkaç dakika ile sınırlıdır. Bu nedenle, sağlık bakım profesyonelleri dışında kalan toplumun büyük bir kısmının da ilk yardım konusunda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır. Gerçekte her birey, bilgi ve yetenekleri doğrultusunda “Afetlerde İlk yardım Gönüllüsü”dür. İnsan yaşamını kurtarıcı rol üstlenirken önemli olan, yaşamın sonlanmasına ya da sakatlığa yol açmamaktır. Bu nedenle, ilk yardım temel ilke ve uygulamaları konusundabilgi sahibi olmayan bireylerin, sağlık çalışanı olsun olmasın, herhangi bir girişimde bulunmaması yaşamsaldır. (Prof. Dr. Seher Deniz Öztekin(Edit), Afetlerde Tıbbi Müdahale Acil Yardım ve Afet , İstanbul Üniversitesi, Yönetimi Lisans Tamamlama Programı, s.46.).
İlkyardımın öncelikli amaçları nelerdir?
Hayati tehlikenin ortadan kaldırılması,
Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesinin sağlanması,
Hasta/yaralının durumunun kötüleşmesinin önlenmesi,
İyileşmenin kolaylaştırılması. (H.Fazıl İnan, Zülfinaz Kurt, İlknur Kubilay, Temel İlkyardım Uygulamarı Eğitim Kitabı, T. C. Sağlık Bakanlığı, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Eğitim ve Projeler Daire Başkanlığı, Ankara, 2011, s. 7.)
Bu amaçlara ulaşırken hedef girişimler;
Havayolunu açmak ve rahat solunum yapılmasını sağlamak,
Kalp atımının olmadığı durumda, kalp masajı yapmak,
Kanamayı durdurmak,
Yaralının şoka girmesini önlemek,
Yaraları sarmak,
Kırık ve çıkıkları hareketsiz hâle getirmek,
Yaralıyı uygun pozisyona getirmek,
Beden sıcaklığını korumak,
Haberleşmeyi sağlayarak yaralının hızla sağlık kuruluşuna sevk edilmesini sağlamaktır. (H.Fazıl İnan, Zülfinaz Kurt, İlknur Kubilay, a. g. e., s. 47.)
İlkyardımın temel uygulamaları nelerdir?
İlkyardım temel uygulamaları Koruma, Bildirme, Kurtarma (KBK) olarak ifade edilir.
Koruma:
Kaza sonuçlarının ağırlaşmasını önlemek için olay yerinin değerlendirilmesini kapsar. En önemli işlem olay yerinde oluşabilecek tehlikeleri belirleyerek güvenli bir çevre oluşturmaktır.
Bildirme:
Olay / kaza mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde telefon veya diğer kişiler aracılığı ile gerekli yardım kuruluşlarına bildirilmelidir. Türkiye'de ilkyardım gerektiren her durumda telefon iletişimleri, 112 acil telefon numarası üzerinden gerçekleştirilir. (H.Fazıl İnan, Zülfinaz Kurt, İlknur Kubilay, a. g. e., s. 7-8.)
Kurtarma
Afet durumunda, afetzedeye girişimde bulunurken, ilk yardımın temel ilke ve uygulamaları konusunda yeterli şekilde bilgi ve beceri sahibi olmak, yaşamın kurtarılmasında büyük önem taşımaktadır. İlk yardım uygulamaları sırasında temel ilke ve uygulamalara dikkat edilmesi, kurtarma girişimlerinin aceleye getirilmemesi, yeni kanamaların, yeni kırıkların hatta ağır yaralanmaların ortaya çıkmasının önlenmesinde önemlidir. İlk yardım tekniklerinin yeterli ve etkili şekilde bilinmemesi ve uygulanmaması, yaşamın kurtarılması adına yapılan yanlışlıklara ve sonuç olarak yaralının durumunun ciddileşmesine/ kötüleşmesine yol açabilmektedir. Bu nedenle ilk yardım bilinçli şekilde ve belirli temel ilkeler doğrultusunda uygulanmalıdır.
İlk yardım temel ilke ve uygulamaları: İlk yardımı gerçekleştiren birey;
İlk yardımın bir insanlık görevi olduğunu unutmamalı,
Kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalı,
Olay yerinde birden fazla yaralının olduğu durumlarda, tüm yaralıları hızla değerlendirerek, öncelikli olarak yardıma gereksinimi olan yaralıları belirlemeli (triyaj/ayırma),
İçinde bulunduğu durumu değerlendirerek, riskleri ortadan kaldırmalı ya da yaralıyı ilk yardımın daha uygun koşullarda yapılacağı yere taşımalı,
Çevresinde bulunan sağlık bakımı veren kuruluşları tanımalı ve ülkenin sağlık sistemi hakkında bilgi sahibi olmalı,
Sakin ve telaşsız olmalı, olayları hızla değerlendirme yeteneğine sahip olmalı,
Eldeki olanakları ve malzemeyi en etkin şekilde kullanabilmeli,
Gereken ilk yardım girişimlerini başlatabilmeli
Doğru olmayan uygulamalardan kaçınmalı,
Ortamda bulunan bireyleri organize ederek, sağlık kuruluşları, itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için katkıda bulunmalarını sağlamalı,
Yaralıyı sakinleştirmeli ve güven vermeli,
Ortamda, yaralıya girişimde bulunabilecek bir sağlık bakım profesyonelinin olduğu durumlarda, yardımcı rol üstlenmeli,
Profesyonel ekip üyelerine bilgi aktarımı sağlamalı,
Yaralının kimliğini ve değerli eşyalarını koruma altına almalı,
Haberleşmeyi sağlamalı ve yaralının sağlık kuruluşuna en kısa zamanda ve güvenli bir şekilde ulaştırılmasını sağlamalıdır. (Seher Deniz Öztekin(Edit), a. g. e., s.47-48.)
İlk yardımın temel ilke ve uygulamaları içinde gösterilmiş triyaj (ayırma) kavramını aydınlatmak gerekir. Çünkü triaj sistemi, eldeki sınırlı kaynakları kullanmak suretiyle çok sayıda yaralıya acil bakımı ulaştırabilmek amacıyla tıbbi personel veya acil tıp çalışanları tarafından kullanılan sistemdir Akıcı ve sürekli değişim gösteren bir süreç olan triaj, hastaların hangi zaman ve sırada acil yardım alması gerektiğini, transport hızını ve seçilecek hastaneyi belirleyen kısa klinik değerlendirmedir. (Galip Usta, Kemal Torpuş, Uçar Küçük, Afetlerde START Triaj Skalası, Journal of Natural Hazards and Environment, Cilt:3 ∙ Sayı:2 ∙ Sayfa:70-76 ∙ Temmuz 2017) Yurt dışında itfaiye (Faizan H. Arshad, Alan Williams, Glenn Asaeda, et all., A Modified Simple Triage and Rapid Treatment Algorithm from the New York City (USA) Fire Department, Prehospital and Disaster Medicine, April 2015, Vol. 30, No. 2 pp.119-204.) sivil savunma uzmanları, askeriye vb mesleklerin triyaj eğitimi söz konusu olsa da yurdumuzda triyaj sadece sağlık çalışanları tarafından uygulanabilmektedir.
Afet durumunda dünyada en yaygın kullanılan triyaj yöntemi; 1983 yılında California’da geliştirilmiş olan Basit Sınıflandırma ve Hızlı Müdahale Yöntemi’dir (BSHM) (START: Simple Triage And Rapid Treatment). Solunum, dolaşım ve bilinç (SDB) durumuna göre yaralıları sınıflamayı amaçlar. Her yaralıya, sağlık durumundaki aciliyete göre bir renk verilir. Yöntem uygulanırken karar verildiği anda o kişinin triyajı biter ve bir sonraki yaralıya geçilir. Değerlendirme sonucunda, kişiler farklı renklerde kodlanmış 4 gruptan birisine ayrılır. (Yasemin Birhekimoğlu, Afetlerde Tıbbi Olmayan Yaralıların Sınıflandırılması- Triyaj Uygulaması- Basit Sınıflandırma ve Hızlı Müdahale Yöntemi, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Afete Hazırlık Eğitim Birimi. 2005,)
........
......
SONUÇ
Doğal afetler içinde önemli bir yüzdeyi teşkil eden deprem, farkındalığı ve bilinci ile toplumun her kesimi için önem arz etmektedir. Yine tüm afetler için insanların adeta ilk başvuracağı can simidi ilk yardım bilgileri de o denli önceliklerimiz arasındadır. Bu açıdan bakıldığında hem afet hem ilk yardım eğitimleri ana sınıflarından üniversitelere kadar insanlara yeryüzünün her kıtasında ve ülkesinde öğretilmelidir. Kurslar açılmalı tatbikatlar yapılmalı hatta iletişim imkanları ile online eğitimler belirli aralıklarla çeşitli senaryolar üzerinden verilmelidir. Deprem sırasında özellikle kanamalar, kafa ve omurga travmaları gibi ilk yardımcıları sağlık çalışanları gelene kadar müdahale etmesi veya yaralıyı yerinden hareket ettirmemesi gereken tedbirler olacaktır. “Bir kişi beş ila sekiz dakika içinde kan kaybından ölebilir” Afet mahallindeki birinin yahut ilk yardım eğitimini almış gönüllünün yaralıyı kurtarmak için müdahale etmesi gerekecektir. Çünkü deprem gibi afet anlarında yeterli ambulans istenen zamanında ulaşamayacaktır. Etrafımızda herhangi bir malzeme olmasa bile yarayı bir bezle (gömlek, atkı, etrafındaki herhangi bir şey) örtmek ve iki elle sertçe bastırmak gereklidir. Kanama şiddetli ve turnike gerekiyorsa herhangi bir eşarp, fular, kravat gibi kullanım aksesuarı bu görevi yapabilecektir. Bakım gerektiren yaşamı tehdit eden veya bir yaradan fışkıran kan, bir uzvun kaybı veya kısmi kaybı ile sonuçlanabilir. Kanamayı durdurmak için mutlaka yaraya basınç uygulamak gereklidir. Depremden etkilenmiş ve bir uzvunu kaybetmiş veya kaybetmek üzere olan kişilere de mutlaka turnike uygulanmalıdır. Hayat kurtarıcıdır. Yıkıntılar altında hareketsiz kalmış kaza zadelerde vücut ısısı düşmüştür. Kişi göçük altından çıkarıldığında vücudu mutlaka bir örtü ile sarılarak ısıtılmalı ve hipotermi riski azaltılmalıdır. Ambulansa hastanın teslimi sırasında ise mutlaka ambulansın plakası ile ambulans şoförünün kendisinin ve nüfus cüzdanının fotoğrafı çekilmelidir. Marmara depreminde yaşadığımız acı olaylar hatırlanmalıdır. Kaçırılan ve organları çalınan vatandaşlarımız unutulmamalıdır. Hatta yaralının götürüldüğü hastane sorulmalı ilk yardımcı tarafından takibi yapılmalıdır. Omurga kırığı gibi durumlarda hasta eğer deprem nedeniyle çökme tehlikesi, patlama ve yangın gibi acil durumlar yoksa sağlık ekipleri gelene kadar hareket ettirilmemelidir. Eğer kişi beton yükler veya molozlar altında kalmışsa arama kurtarma ekipleri öncü olmak kaydı ile çıkarılmalıdır. Çıkarılma geciktirildiğinde depremden sağ kurtarılmış insanlar doku ezilmesinin sonucu böbreklerde ve sistemlerde harabiyet nedeniyle Crush Sendromundan kaybedilebilmektedir. (AFAD) Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığının kurslarına, eğitimlerine ve tatbikatlarına katılmak afetler konusunda insanımızın bilgi ve bilinç düzeyini artıracaktır. Eğer eğitim ve tatbikatlar sürekli yapılmazsa bilgilerin hafızada kalıcılığı uzun süreli olmayacaktır. Çünkü uzun süreli hafızaya atılmamış bir bilginin hiçbir önemi yoktur çok çabuk unutulur. Adeta kısa süreli hafızayı raflara fiziksel olarak konmuş kitaplara; uzun süreli hafızayı ise okunmuş anlaşılmış kitaplar misali insanın biyokimyasına nüfuz etmiş canlanmış bilgilere benzetebiliriz. Bu sebeple afet ve ilk yardım tatbikatları sık sık tekrar edilmelidir.
Prof. Dr. Hilmi ÖZDEN