Her şey Bozularak Değişiyor, Bildik Demokratik Yöntemler Artık İşe Yaramıyor.
Halk adına, anayasa, kanun ve uluslararası sözleşmelerle korunan, başta ifade özgürlüğü olmak üzere evrensel insan hakları, kamuya ait tarihi ve doğal yaşam alanlarını koruma insan hakkı iken;
Kanun hükmünde kararnamelerle, yetmedi dezenformasyon yasasıyla susturulan ülkemizde, AK Parti iktidarı, belediyeleri ve valileri tarafından hak arayışları engellene biliniyor, yaşam alanları da bürokrasi üzerinde kurulan baskı ve dayatmalarla ranta ve özel işletmeciliğe açık hale getirilerek bir bir paranın gücüne teslim edilebiliyor.
Vatandaşa rağmen alınan kararlara karşı koyulan eylemlerle eksikli de olsa kör topal işleyen demokrasiyi, hak ve hukuk arayışında yavaş da olsa işleyen yargıyı arar hale geldik.
Evrensel insan hakları ve yaşam alanlarını korumak için yapılan çevre savunmalarında, bildik yöntemlerle verilen mücadelelerle artık bir sonuç almak imkânsızlaştı.
"Tek başına kurtuluş yok, ya hep beraber ya hiç birimiz" anlayışına uygun çoğulcu demokratik mücadele yöntemlerine ihtiyaç olduğunu birçok yurttaş gibi ben de düşünüyorum.
Zaman küçük siyasi hesaplar ve kişisel politik çıkarlar zamanı değil... Çünkü sürdürülemez olan bir durumun devamı halinde yaşanacaklar, bu ülkede hiç kimseye yarar sağlamayacaktır, ülkede yaşayan herkes bir şekilde daha büyük bedeller ödemek zorunda kalacaktır.
Bu kötü gelişmeler, tüm muhalif kesimlerin farklılıklarını saklı tutarak, temel konularda ortaklaşma ihtiyacını dayatmaktadır. Böylece oluşturulacak, demokratik güç birliği ile sürdürülecek mücadeleyi nasıl geliştirebilir, varsa başka seçenekler bu sürece nasıl eklemlenebilir, çok geç kalmadan, artık bir işe yaramayacak siyasi hesapları bir tarafa bırakılarak, bu konuda kafa yormamız, motivasyon üretmemiz gerekmiyor mu?
Mesut Karakoyunlu