1. Giriş.
a. Antalya’mızın ve ülkemizin insan sevgisi odaklı, Atatürk sevdalısı yurtsever ve sağduyulu tüm güzel insanlarına merhaba diyorum ve selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Malumunuz bugün 03 Aralık 2021 “ DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ ” ve sizlere bugünün önemi ve bu bağlamda tüm engelli yurttaşlarımızın sorunları ile ülkemizdeki engelli yurttaşlarımızın nitelik ve nicelik olarak hangi durumda olduklarına ilişkin durumu ile yaşanan sorunlara dikkati çekmek amacıyla bazı tespitler yapmak istiyorum. Öncelikle ülkemizde Cumhuriyetimizin bölünmez bütünlüğü için terörle mücadele kapsamında bazı uzuvlarını kaybetmek suretiyle gazi olan tüm engelli asker, polis, korucu ve tüm güvenlik görevlisi yurttaşlarımız başta olmak üzere diğer tüm engelli yurttaşlarımızın sorunlarının giderilerek sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmelerini yürekten diliyorum.
b. Yaklaşık üç yıl önce Antalya’da Uluslararası Tüm Engelliler, Yaşlılar ve Yoksullar Federasyonu yöneticisi olan ve bu konuda yararlı çalışmalar yapan Mete Mutlu Kaçar ve Güldane Kaya hanımefendinin önerileri ile “ ATATÜRK’ÜN SOSYAL ALANDA YAPTIĞI DEVRİM VE YENİLİKLER ” konusunda bir konferans vermiş ve Atatürk’ün özellikle sosyal ve kültürel alandaki milli hedeflerini araştırmak suretiyle engelli, yaşlı, yoksul ve emeklilere ilişkin olarak düşünceleri ile bu konuda yaptığı yenilikler konusunda tüm katılımcılara yararlı bilgiler aktarmıştım. Beni en çok üzen bu araştırmalarım sırasında Türkiye’deki Atatürk’ü araştıran tüm tarihçi yazar ve akademisyenlerin Atatürk’ün bu yaptığı yenilikler konusunda yeterli bilgiler araştırmadıklarını ve gereken yeterli çalışmayı yapmadıklarını, daha çok askeri ve siyasi alandaki özelliklerini araştırıp sunduklarını gözlemledim.
c. Benim yaşamımdaki engellilere karşı olan ilgimi ve bakış açımı etkileyen en önemli olay, yaklaşık 20 yıl önce bir dostumun önerisiyle okuduğum ve dünyada çok büyük bir üne kavuşan “ Sol Ayağım “ isimli romandır. Bu romandan çok etkilendim ve özellikle dünyaya küsen, yaşamla ilgili her türlü coşku ve motivasyonunu kaybetmiş ve her şeye isyan eden insanlar ile başta kendi çocuklarım olmak üzere tüm genç insanlara hediye ederek okumalarını sağladım. Ben bu kitabı okuduktan sonra hiçbir olumsuz ve zor koşullardan etkilenmedim ve mücadele etmekten yılmadım. İrlanda asıllı yazar, ressam ve şair Christy Brown’ın 1954 yılında yayımlanan eseri Sol Ayağım, dokunaklı öyküsü ve güçlü mesajıyla okurlarına yaşam boyunca unutamayacakları bir ders veriyor. Brown’ın kendi hayatından yola çıkarak kaleme aldığı eser, roman türünde yazılmış bir otobiyografi olarak okurlarıyla buluşuyor. Geçirdiği beyin felcinden dolayı doğumundan itibaren sadece sol ayağını kullanabilen Christy Brown, Sol Ayağım eserinde mücadele dolu yaşam öyküsünü çarpıcı ve sürükleyici bir dille okurlarına aktarıyor. Yazar, eserinin başlangıcında beş yaşına gelene kadar bedensel ve zihinsel olarak hiçbir gelişim gösteremediğini anlatıyor. Ve buna rağmen nasıl büyük bir azim gösterdiğini; böylece zamanla konuşmayı, okumayı, yazmayı ve hatta ayak parmaklarıyla resim yapmayı nasıl öğrendiğini tüm detaylarıyla paylaşıyor. Otobiyografik anlatımının yanı sıra bu yapıt, okurlarını hayata karşı motive edici yönüyle ise dünyanın en etkili kişisel gelişim kitapları arasında gösteriliyor. Hatta bu roman ile ilgili çok güzel bir anım var ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Yaklaşık on yıl önce izlediğim bir alman TV kanalında “ Wer ist millioner - Kim milyoner olmak ister “ yarışmasında bu romanın adı sorulmuştu. Yarışmacı ise eğitimli bir alman akademisyendi ve para ödülü de çok yüksekti. Ancak bu soruyu bilemedi. Ben Almanca bildiğim ve bu romanı okuduğum için bu sorunun cevabını bilmiştim. Bu olay bile beni küçük de olsa mutlu etmişti.
2. Dünyada ve ülkemizde engellilerle ilgili gelişmeler
a. Üzülerek söylemeliyim ki başta siyaset ve devlet adamları tarafından en çok istismar edilen ve bu yurttaşlarımızın gerçek sorunlarına çözüm getirmekten daha çok, üstü cilalanmış kısa vadeli çözüm ve uygulamalar görmekteyiz ve ne yazık ki sadece belirli etkinlik günlerinde bir gösteri şeklinde onları hatırlıyoruz. Özellikle bu engelli yurttaşlarımızın sorunları duyarlı ve hayırsever dernek, sivil toplum örgütleri ile duyarlı yurttaşlarımızın gayretleri ile çözümlenmektedir. Ben özellikle bu konuda aşağıda belirtilen ana düşüncelerin yeniden değerlendirilmesinin daha uygun ve yararlı olacağını düşünüyorum.
(1) Ülkemizdeki tüm engelli yurttaşlarımızın istatistikî tüm bilgileri yaşadığı şehirlerdeki sağlık ve sosyal birimler tarafından yeterli doğrulukla takip edilerek sınıflandırılmaları ve iletişimleri yeterli şekilde yapılıyor mu?
(2) Ülkemizdeki engelli yurttaşlarımızın özellikle akraba evlilikleri başta olmak üzere neden çok olduğu araştırılarak önleyici önlemlerin alınıp alınmadığı araştırılıyor mu? Özellikle 1984 yılından beri devam eden ülkemizdeki bölücü terörü önleyici önlemlerin titizlikle alınarak artık bu kahreden soruna bir çözüm getirilmesi düşünülüyor mu?
(3) Ülkemizdeki tüm engelli yurttaşlarımızın ekonomik ve yaşamsal ihtiyaçları ile istihdam sorunları konusunda yeterli çalışma yapılıyor mu? Özellikle engellilerle ilgili anayasa, yasa ve yönetmeliklerle ihtiyacı karşılayacak ve sosyal devlet ilkesine uygun düzenlemeler yapılıyor mu?
(4) Engelli yurttaşlarımız için gerekli sağlık ve eğitim kurumları yeterli düzeyde ve coğrafi olarak tüm ülke sathında yaygınlaştırılması sağlanıyor mu? En önemlisi de “ Ülkemizde neden çok engelli var! “ ana düşüncesiyle gerekli araştırmalar yapılarak, gerekli önlemler alınıyor mu?
b. Küreselleşme ve artan rekabet sürecinde ekonomik kalkınmanın sağlanmasında toplumun tüm kesimlerinin katılımı gerekmektedir. Bu nedenle engelli bireyler ve özel politikalar gerektiren tüm grupların erişim olanaklarının artırılarak engellerin ortadan kaldırılması ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanmasında büyük öneme sahiptir. Çoğunlukla evlerinde vakit geçirmek durumunda kalan engellilerin toplumla bütünleşme talepleri sosyo-ekonomik gelişmeler, teknolojik ilerlemelerle birlikte toplumun diğer katmanları tarafından görünür hale gelmiştir. OECD, AB ve Türkiye’de açıklanan verilerine göre dünya nüfusunun %15’inde engellilik durumu bulunmaktadır. Dünya nüfusu yaşlandıkça ve kronik hastalıklar arttıkça engelli sayısı da artmaktadır. Buna bağlı olarak engelli bireylere ilişkin istihdam politikalarının da düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler yapılırken engelli istihdamına ilişkin ihtiyaç analizlerinin yapılması ve politika önerilerinde bulunulurken devlet, işveren ve engelli bireylerin ortak çabaları gerekmektedir. Bu konudaki farkındalıkların arttırılması engelli bireylerin istihdam alanlarının yaratılmasında ve çalışma alanlarında gösterdikleri başarılar ile ekonomik kalkınmada önemli bir rol oynayacaktır.
c. Engelli olmak bir insan için büyük işler başarmasına engel değildir. Bu doğrultuda dünyada isim yapmış ve büyük işler başarmış engelli insanlar hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
(1) Franklin Delano Roosevelt 1882 ve 1945 yılları arasında yaşamış olan ABD’nin 32’nci Devlet Başkanıdır. Yapı olarak güçlü beden yapısına sahip değildir. Kendisi 39 yaşında iken çocuk felci hastalığına yakalanmış ve yürüyemez hale gelmiştir. Buna rağmen azimle çalışarak siyasi rakiplerinin kendisini engelinden dolayı siyasi malzeme yapsalar da, o bıkmadan usanmadan çalışarak 08 KASIM 1932 tarihinde ABD’nin 32’nci Cumhurbaşkanı olarak tarihe iz bırakır. Ülkesindeki kaplıcalarda şifa araması engellilerin de o kaplıcalara akın etmesine sebep olur. Kaplıcaları engellilerin faydalanacağı tesislere dönüştürerek onlara destek olur. Engelli olmasına rağmen sağlam kişiliği sayesinde inat ve azmiyle tam üç kere devlet başkanı olarak tarihe geçer.
(2) 1770 - 1827 yılları arasında yaşayan Ludwing Van Beethoven gittikçe artan işitme engeline rağmen Müzikte bugün dinlenen meşhur eserler vermiştir. Sağır olmasına rağmen 9’nci senfonisini yazar ve bu eseri seslendirirken bile orkestrayı yönetmeye kalkar, ama orkestra aslında onun yanında bulunan şefe göre 9’uncu senfoniyi çalar ve konseri dinleyenler Beethoven’i ayakta alkışlar. Beethoven’in hayatı bize insan isterse işitme engelli olmasına rağmen bestseller yapabileceğini ve bu alanda dünyaca tanınan eserler verebileceğini göstermektedir.
(3) 1847 ve1931 yılları arasında yaşamış olan Thomas Alva Edison birçok buluşa imza atmasına rağmen biz onu ampulü bulan adam olarak tanırız. İşitme engelli olması onu umutsuzluğa sürüklemez ve bu onun yalnız kalarak yeni icatları için düşünmesine ve kendini geliştirmesine sebep olur. Ampulü bulmak için 2000 deney yaptığı söylenir. Başarısız deneylerden sonra deneyleri bırakmasını söyleyen dostlarına “ Ben başarısızlığa uğramadım, 2000 tane tecrübem oldu” sözü ile meşhurdur ve 2500 ‘e yakın buluşun patentini almıştır. Gramofonun da mucidi olarak bilinir.
3. Sonuç olarak değerlendirmeler.
a. Yüce önder Atatürk’ün bizlere gösterdiği ilkeler doğrultusunda Sosyal ve Kültürel milli hedeflerimizden biri de, sağlık, eğitim, konut ve emeklilik güvencesi ile sosyal devlet ve sosyal adaleti sağlamak, bireylerin işsizlik problemini gidermek, aynı kültür yapısı içinde, birbiriyle kaynaşmış ve ortak menfaatlerde kesin kararlı bir toplum oluşturmaktır. Atatürk’ün gösterdiği hedef olan “çağdaş uygarlık seviyesine” ulaşmak ve milli kimlik özelliklerimizi koruyarak teknolojiye açık ülkemizde “ çağdaş toplum hayatını “ yaşamaktır.
b. Ülkemizde yaşayan tüm yurttaşlarımızın özellikle genç ve çocuklarımızın engelliler konusunda gerekli bilgi ve donamıma sahip olması için okul bünyesinde engelli okul, sağlık ve sosyal kurumlara geziler düzenlenmeli ve konuya ilişkin filmler izlettirilmelidir. Örneğin ben özellikle 2007-2013 yılları arasındaki Milli Güvenlik Bilgisi Öğretmenliğim esnasında Ankara’daki TSK. GATA K.lığına bağlı olan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılan TSK. REHABİLİTASYON MERKEZİ ‘de terörle mücadele esnasında yaralanarak uzuvlarını kaybeden gazilerimize ziyaretler yaptırdım. Öğrencilerime Cumhuriyetimizin bekası için gözünü kırpmadan şehit ve gazi olan fedakâr Mehmetçiklerimizin bu yaptıklarını öğrencilerimize ibret olacak şekilde ziyaret ettirmiştik. Harika sonuçlar almıştık. Ülkemizde halen bu sağlık kurumunu ve işlevini bilmeyen birçok yurttaşımız vardır. Burada siyasetçi Deniz Baykal ve şarkıcı İbrahim Tatlıses gibi sanatçılar felç tedavisi görmüşlerdir.
c. Anayasamızın Madde No: 2’de “ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. “ ile Anayasa Madde No: 5 ‘de belirtildiği gibi Devletin temel amaç ve görevlerinde belirtilen; “ kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” Maddelerine uygun olarak devlet engelli yurttaşlarına da sosyal devlet ilkesine göre her türlü düzenlemeyi yapmak zorundadır. Biz duyarlı yurttaşlar olarak bu haklarımızı sonuna kadar takipçisi olmalıyız.
d. Günümüzde yasal düzenlemeler olarak gerek Anayasa gerekse yasa ve yönetmeliklerde toplumun sosyal sorunlarına yönelik düzenlemeler olmasına rağmen uygulamada bu sorunların yaşanması önlenememiştir. Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmanın yanı sıra bu kişilerin sayısının artmamasına yönelik önlemler alınması gerekmektedir. Örnek: ( Terörle mücadele, Akraba evlilikleri, doğum kontrolü, trafik ve iş kazalarını önleyici tedbirler, ebeveynlerin eğitimi ve bilinçlendirilmesi )
Değerli dostlarım sonuç olarak, ülkemin en büyük yarası olan engelli yurttaşlarımızın oranın düşürülerek sağlıklı ve zinde insanların çoğunlukta olduğu ve engellerin ortadan kalktığı, bugün siyaset ve bürokrasi insanlarının kendilerinin ve aile bireylerinin de her an engelli bir birey olabileceklerini akıllarından çıkarmayarak sosyal ve refah seviyesini yakalamış bir ülkede yaşamamızı sağlayacak düzeni sağlamalarını özellikle diliyorum.
Tarihçi, Yazar ve E. Albay Kemal KARAKUZEY